Blood Tsunami – Grave Condition
“Karanlık, ketum ve meşum bir gecede gökyüzünü aydınlatan korkunç bir şimşektir Blood Tsunami.”
Halit Manik Neresiyanık
Norveçli thrash metal grubu Blood Tsunami, kadrosunda Faust isimli manyağı barındırmasıyla ilgimi çekmeyi başarmış bir oluşum. Faust’u tanımayanlarınız varsa kendisi EMPEROR‘un efsanevi ilk albümünde ve THORNS‘da baget sallamış, ancak müzisyenliğinden ziyade skandallarıyla tanınan bir şahsiyet. Konuyu çok dağıtmadan Faust’un 90’ların başında patlak veren kilise kundaklama olaylarına karıştığı ve homoseksüel bir bireyi bıçaklayarak öldürme suçundan dokuz yıl dört ay hapis yattığı bilgisini vererek devam ediyorum. Adam manyak demiştim.
Hızlı, öfkeli ve kötücül bir thrash metal tabanına sahip olan Blood Tsunami, punk ve NWOBHM etkilenimleri taşıyan, mümkün olabildiğince lafı uzatmayan ve direkt bir müzik yapıyor. Son albümünü bundan beş yıl önce çıkaran grup, yeni albümünü AURA NOIR ile aynı gün yayınlayarak 27 Nisan 2018’in bu tür thrash metale gönül verenler arasında coşkuyla kutlanmasına neden oldu, çünkü Grave Condition ateş ediyor.
Dokuz parçadan oluşan ve yarım saatin biraz altında çalma süresine sahip albümün temposu inanılmaz, öncelikle bunu belirtmek lazım. Ne ara, nasıl, kim sorularını bile sormaya müsaade etmeden ani darbelerle bir araba sopa atıp hızla kayıplara karışıyor Blood Tsunami. Bir yandan makasla buz mavisi Levis 501’in dizlerini kesme isteği uyandıran jilet gibi gitarlar, öte yandan kelle koparan bir tempoda seyreden ve tekdüzelikten uzak, usta işi davullar, orta noktada aşırı çirkin ve bu yüzden muhteşem bir vokalle birleşerek Voltran’ı tamamlıyor. Buram buram 80’ler kokan, retro olduğunu en yüksek perdeden haykıran, olmaya çalıştığı öfkeli 80’ler thrash metalini enfes bir biçimde olmayı başarmış, bu açıdan da mis gibi bir albüm Grave Condition.
Seek and Destroy mu dersiniz – Allegory of the Cave – ya da Disposable Heroes tatları mı ararsınız – In the Dungeon of the Rats – derken ben bir de tüm bu sinirli, karanlık retro thrash kafasının içinde bir de METALLICA yakaladım ki, benim için iyice tadından yenmez bir hale geldi albüm. Tamamen 80’lerden fırlamış gibi duran müziğine rağmen prodüksiyon günümüz standartlarını iyi karşılıyor ve tüm cazur cuzurluğuna rağmen tertemiz bir kaydı var albümün. Özellikle Pete Evil’ın giderek daha da temiz bir hale gelen vokallerini bu kadar net duymak ayrıca sevindirdi beni. Albümün kapanışını da İngiliz thrash metal devi ONSLAUGHT‘un ilk albümünden Steel Meets Steel ile yapmışlar. Aslında bu saygı duruşu bile grubun ne noktada olduğunu yeterince ortaya koyan bir detay.
Thrash metale kıyısından köşesinden bulaştıysanız Grave Condition‘a ve Blood Tsunami’ye mutlaka bir bakın derim. Hele 80’ler thrash dünyasına aşinaysanız, hatta black/thrash füzyonu ilginizi çekiyorsa sakın ıskalamayın zaten. Açıkçası gruptan yeni albüm geleceğinden haberdar değildim ve benim için yılın en güzel sürprizlerinden biri oldu kesinlikle. Bu yıl serseri müziğine doyuyoruz, çok mutluyum!
87/100
Biraz geç dinleyebildim de cidden inanılmaz iyi bir albüm. Zaten 27 dakikaya 9 şarkı sığdırmaları çok sağlam bir referans veriyor nasıl bir şey geleceği konusunda. Temponun hiç düşmemesi asıl beni benden aldı.
Albümün yarısında tempo değişiyor ya ne güzel insanlarsınız siz. Resmen 7 bira içip göt olduktan sonra tuvalete gitmeye çalışırken halıya kusup ardından albüm yazmışlar. Aşırı seviyorum bu albümü.
Tempo demişim prodüksiyon olacak. Benim de kafam güzel ¯\_(ツ)_/¯