Kritik

Blackfield – Blackfield V

BLACKFIELD’ın ilk iki albümü (ki normalde dinlediğim türlerden ancak progresif rock’ın kıyısından geçmesine rağmen) benim için neredeyse efsane statüsündedir. OPETH’e yaptıkları yüzünden PORCUPINE TREE’yi çok sevmeme rağmen sıfatından tiksindiğim Steven Wilson’ın olayın içinde olması zaten birçokları için grubun otomatikman müthiş bir seviyede olmasına yeterken, benim için ise o seviyeye yaptıkları müzikle erişebilmiş bir proje BLACKFIELD.

Steven Wilson ve İsrailli müzisyen Aviv Geffen’in ortaklığı şeklinde başlayan BLACKFIELD, “Blackfield” ve “Blackfield II” olarak müthiş bir yaratıcılıkla adlandırılmış ilk iki albümünde bu iki müzisyenin tam bir iş birliği içinde çalışmasıyla gerçekten harika işler yaptı. Özellikle ilk albümde Blackfield, Cloudy Now, The Hole in Me gibi parçalarla (burada bütün albümü tek tek sayabilirim aslında) progresif rock kisvesi altında ciğerlerimizi dağladı desek yanlış olmaz herhalde. Wilson işin içine dahil olduğu için progresif rock demekte genelde beis görülmese de, müziğin aslında epeyce pop-alternatif rock tadında olduğunu da es geçmemek gerek.

Grubun üçüncü ve dördüncü albümlerinde her ne kadar sevmesem de müzikal zekasından elbette ki şüphe duymadığım Wilson’ın katkısının azalmasıyla proje oldukça sallantıya girdi diyebiliriz. Geffen’in çoğunlukla tek başına yaptığı besteler ilk iki albümün yanına hiç yaklaşamadı ve oldukça sıradan birer albüm olarak unutulması çok kolay eserler olarak tarihte yer aldılar. Artık projenin devam edip etmeyeceği bile tartışılır hale gelmişken Wilson’ın beşinci albümde yine Geffen ile ortaklaşa çalışacağı ve ikilinin yarı yarıya katkı vereceği haberleriyle elbette ki beklentiler yükseldi.

Peki “Blackfield V” bu beklentileri karşılayabiliyor mu? Tek kelimeyle cevap verecek olursam: hayır. Kendimce daha detaylı incelemeye çalışacağım yazının devamında; ama eğip bükmeden söyleyebilirim ki “Blackfield V” grubun ilk iki albümüne değil, maalesef ki sonraki ikisine her açıdan daha yakın. Belirtmek gerekir ki aslında BLACKFIELD’ı BLACKFIELD yapan her şey albümde hala mevcut. Neşeli gibi gözüken şarkılarda bile mevcut olan derin hüzün, iyi vokaller, tamamen dinleyiciye belli duyguları aşılamak için yazılmış enstrümanlar; her şey burada. Peki yanlış giden ne? Birçok şey.

Her şeyden önce şarkı sıralaması öylesine garip ki, bazen yeni başlayan bir şarkıya odaklanmayı oldukça güçleştiriyor. October gibi bir ballad üzerine The Jackal’ın başlangıcının saçmalığı bir anda sanki radyoda başka kanala geçmiş gibi bir his yaratıyor. Bir başka sıkıntı ise şarkı sözlerinin bazen hüzünlü olacağım, yaratıcı benzetme yapacağım diye apaçık saçmalaması. “Mutluluğum tıpkı yerdeki tahtaların arasından süzülüp karanlığa sığınan bir yılan gibi kimsenin onu bulamayacağı yerlere saklanıyor” ne demektir yahu? Bunu nasıl yazdınız, gülmeden nasıl kaydettiniz?

Albümde başka sorunlar da yazabilirim kendi bakış açıma göre; ama çok uzatmayıp kanımca en büyük eksikliğe gelmek istiyorum: samimiyet. BLACKFIELD’in ilk oluşumu Wilson ve Geffen’in bir gün birlikte stüdyoya girip bir şarkı kaydetmeleriyle başlıyor. Böylesine güzel bir doğallıkla başlayan projenin ilk aşamalarındaki bestelerinin de can yakıcı olmakla beraber en önemli özelliği de o doğallık, o samimilikken, vardıkları nokta çok kısıtlı bir tarz içine sıkışıp kalmış; dolayısıyla zorlama bestelere düştükleri bir yer gibi gözüküyor.

Bu demek değil ki “Blackfield V” çok güzel parçalar da içermiyor. Undercover Heart rezalet ismine rağmen bence nefis bir şarkı mesela; hem duygulu, hem akılda kalıcı çok iyi vokal melodilerine sahip hem de konuk kadın vokalistin pamuksu sesiyle bir kademe daha yukarı çıkıyor. Maalesef ki yine şarkı diziliminin hışmına uğrayıp peşinden gelen Lonely Soul gibi rezil bir şarkıyla katlediliyor, orası ayrı.

BLACKFIELD benim gözümde miadını doldurmuş, bu albümün bana kesin olarak hissettirdiği tek şey maalesef ki bu oldu. Steven Wilson’ın yokluğu sayesinde önceki iki albümün zayıflığına bahane bulmakta zorlanmıyordum; ama onun dönüşüyle yapabildikleri hala buysa (ki tamam, “Blackfield IV”dan iyi!) projenin son kullanma tarihi gelmiş gibi duruyor. Her şeye rağmen BLACKFIELD öyle iyi iki albümle başladı ki kariyerine, bundan sonra da iyi hatırlanacak.

63/100

kscope360-1000px

Become a patron at Patreon!

Ertuğrul Bircan Çopur

Doydum ama aç gözlülükten yiyorum.

Bir Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.