Kritik

Paradise Lost – Draconian Times

Kendilerine 17. yüzyılın önemli şairlerinden İngiliz John Milton’ın yaklaşık 800 dizelik meşhur şiiri Paradise Lost’u grup adı olarak seçen yine İngiliz bir dörtlü, bir araya geldikleri 1988 yılında büyük ölçüde kendi başlarına, belki aynı ülkeden birkaç grupla daha birlikte, koca bir; hatta belki iki metal alt türü yaratacaklarını biliyor muydular acaba. Böylesine önemli bir albümle ilgili bir şeyler söylemeye çalışırken yazıyı bir PARADISE LOST biyografisine çevirmek istemiyorum; ama davulcu koltuğunda gelip giden isimler dışında neredeyse 30 yıldır aynı kadroyu koruyup, bu süre zarfında doom/death ve gotik metal olmak üzere koskoca iki alt kolu şekillendiren, bir dönem elektronik müzikle yoğunca flört eden ve kuruluşlarından tam 27 yıl sonra “The Plague Within” ile çemberi tamamlayıp köklerine geri dönmüş gözüken PARADISE LOST’a hayranlığımı gizlemekte zorluk çekiyorum. Grubun 15. albümünün kaydı için stüdyoda olduğu şu günlerde, klasik eserlerinden birini hatırlayalım istedim.

“Draconian Times” grubun doom/gotik metal döneminin, hatta bir çoklarına göre kariyerinin zirvesi. Gregor Mackintosh’un gitarının grubun imzası haline gelen tonlarıyla PARADISE LOST tarihinin en duygusal, en hüzünlü anlarını yarattığı eser olarak niteleyebileceğimiz albüm, o dönemde metale henüz bulaşmamış gotik müzik etkisinin THE SISTERS OF MERCY gibi devlerden alınıp daha sert bir tonla dinleyiciye sunulduğu ilk eserlerden bir tanesi. Oldukça karanlık; fakat ucu açık ve nelerden bahsettiği tam olarak anlaşılamayan şarkı sözleri Nick Holmes’un yarı-temiz bir şekilde icrasıyla kimi zaman yüksek bir enerjiyle adeta ergenliğin getirdiği sebepsiz isyanı dinleyicinin yüzüne çarparken, bazen de bu enerji seviyesini iyice aşağılara çekip nedeninin anlaşılamadığı; ama yoğun, çok yoğun bir hüzne saplıyor onu. Holmes’un buradaki vokallerinden, özellikle daha coşkulandığı anlardan bahsederken akla bir James Hetfield benzetmesi gelmemesi de pek mümkün değil doğrusu.

“Draconian Times”dan yalnızca iki yıl önce çıkan ve o dönem de büyük övgüler alan “Icon”dan sonra bu albümde grubun biraz daha radyo-dostu bir yöne kaydığı gözden kaçmıyor. Henüz elektronik unsurlar bir iki yıl daha sonra çıkacak “One Second” ile başlayacak dönemde olduğu gibi müziğin içinde yer bulmasalar da, şarkı yapılarının klasik rock düzenine sokulması, hemen her şarkıdaki fazlasıyla akıldı kalıcı melodiler ve nakaratlar grubun kaliteden ödün vermeden, bu albümde henüz “davayı satmadan” bir nebze de olsa büyüme hevesinde olduğunu gösterir gibi.

Kısa bir piyano pasajıyla başlayan ve sonra kendimizi Nick Holmes’un güvenilir vokallerine bıraktığımız Enchantment ile açılan albüm, tek bir noktadan bahsetmek oldukça zor olsa da bana göre zirvesini albümün nispeten başlarında Forever Failure ile yapıyor. 82 yaşında halen hapishanede yaşamını sürdüren katil, meşhur manyak Charles Manson’ın kendisiyle ilgili çekilen bir belgeseldeki konuşmalarından monologlar içeren bu şarkı hem sözleriyle, hem grubun doom metal yönünün iyice öne çıkmasıyla hem de bu monologlarla o kadar güçleniyor ki adeta nefes darlığına sebep oluyor zaman zaman. Benzer bir zirve noktası da albümün sonlarında I See Your Face ile geliyor. Albümün çoğunluğuna göre daha agresif, bu sayede özellikle davulları ve Holmes’un vokallerini iyice parlatan şarkının isyanı iliklerde hissediliyor.

Albümün her şarkısına bir şekilde eli değen Gregor Mackintosh & Nick Holmes ikilisi PARADISE LOST’un günümüzde bile nasıl olup da bu kadar el üstünde tutulan bir grup olduğunu göstermeye daha çok erken dönemlerden and içmiş gibiler. Mackintosh’un 12 şarkının istisnasız her birine ayrı, farklı bir ruh katmayı başaran gitarları üzerine Holmes’un dürüst olmak gerekirse çok da geniş olmayan vokal yelpazesini muazzam bir ustalıkla kullanarak gitarların ortaya çıkarttığı o ruha her defasında nasıl uyum sağladığını henüz ilk dinleyişten fark edip albümün değerini anlamak inanın hiç zor değil. Grubun en uzun soluklu davulcusu Lee Morris’in de özellikle trampet tonlarının güzelliği ve klasik doom davullarını yukarıda değindiğim gibi gotik gruplardan ödünç aldığı ritmik oyunlarla zenginleştirmesiyle “Draconian Times” iyice büyüyor.

Durmaksızın hem PARADISE LOST’u hem de “Draconian Times” adlı şaheseri sabahlara kadar övebilirim; ama açıkçası gerek yok. Bir tanesi adını tarihin en iyi doom/gotik metal albümlerinden biri olarak çoktan yazdırdı bile; diğeri ise 30. yılına yaklaşırken daha hala attığı her adımda biraz daha büyüyerek kendi efsanesini metal tarihinin duvarlarına kazımaya devam ediyor.

94/100

Paradise-Lost-Draconian-Times-Album-Cover

Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 0 / 5. 0

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Ertuğrul Bircan Çopur

Doydum ama aç gözlülükten yiyorum.

0 thoughts on “Paradise Lost – Draconian Times

  • Onur toptaş

    Grup hayatta en sevdiğim 3-4 müzikal olușumdan biri olduğu için yazı Paradise Lost biyografisine dönse de şikayet etmezdim.:) kritikte grubun hemen tüm alametifarikaları sayıldığı için gerek kalmamış gerçi, eline sağlık abi.

    Çoğu hayranına göre hâlâ grubun en iyi albümü. Benim de ilk 3’ümden aşağı inmez ve grubu tanımak isteyen yeni dinleyicilere tereddütsüz bunu tavsiye ederim. Bir de bence Holmes’un sesi bir önceki albüm Icon’da net daha fazla J.Hetfield idi ama burada biraz yine kendi kimliğini, rengini bulmuş.

    Ayrıca bu albümün 2011’de çıkan, şarkıların tamamını çaldıkları live kaydını da şiddetle öneririm. Zaten Paradise Lost kayıt kalitesi olsun, sahne performansı olsun, ambiyans, atmosfer ve seyirci-şarkı sesi dengesi vs. olsun en harika canlı albüm ve konser gruplarından biri.

    Yanıtla
    • Çok sağ ol Onur, grupları böyle çok sevenlerden gelen pozitif yorumlar ayrı bir mutlu ediyor.

      Özellikle canlı performans konusunda çok katılıyorum, The Plague Within turnesindeki konserde aklımı almışlardı yine hem performansları hem de seyirciyle iletişimleriyle.

      Yanıtla

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.