Toby Driver – Madonnawhore
Müzik adına yaptığı her işi aşırı sevdiğim New York’lu Toby Driver, bir iki gün önce kendi ismiyle dördüncü albümü olan “Madonnawhore”u yayımladı. Toby’i hangi gruplardan tanıyoruz peki? Buraya tek tek yazılamayacak kadar çok grupta yer almış ve bunların birçoğunda doğrudan temel faktör olmuş birisi. Bu yazıyı okuyan birçok kişinin onu tanımadığını düşündüğüm için albümden çok Toby’nin niçin çok önemli bir müzisyen olduğunu sizlere açıklamayı düşünüyorum. Bu soruya cevap verirken farklı tarzlarda en az dört grup tanıyacağınız için çok faydalı ve bilgilendirici bir yazı olacak kanımca.
Toby daha üniversite yıllarında genel olarak müzik ve spesifik olarak Jazz eğitimi alırken (ki kendisinin hocası jazz müziğin efsanelerinden Yusuf Abdul Latif idi) okuldan arkadaşlarıyla 96’da Maudlin of the Well grubunu kuruyor. Birçok müzikal elementin bir araya geldiği bu avangart etkileşimli müzikle en başlarda çok fazla yayılamasalar da sonraları ciddi anlamda efsane bir grup haline geliyorlar. Tabi burada bir parantez açmam lazım. Efsane grup tanımı biraz göreceli bir tanım malumunuz. Bir grup stadyumları doldurup, milyonlarca albüm satıp, yıllar boyu o turne senin bu turne benim olarak dolaşınca mı efsane oluyor, yoksa dinleyen kişinin sayısı ve albüm satışları gözetilmeksizin yıllar sonra bile açıp ilk heyecanla dinlenilebilecek bir albüm ortaya koyduğu zaman mı efsane oluyor? Yani efsanelik bilinirlikle doğru orantılı mı yoksa bununla hiçbir bağlantısı yok mu? Benim görüşüme göre tanınmakla veya milyonlarca albüm satışıyla hiçbir alakası yok bunun. Şuna emin olabilirsiniz ki, Maudlin of the Well’i seven herkes onu doğrudan hayatının grubu haline getirdi bile. Sayıları her ne kadar binleri geçmese de. İşte bu sebeple efsane bir grup haline geliyorlar birkaç sene içerisinde. 2003’de grup dağıldığında, aynı yıl Toby Driver hemen Kayo Dot’ı kuruyor. “Choirs of the Eye” albümünde her ne kadar MotW etkisi bariz biçimde görülse de, akabindeki hemen her albüm bir öncekine hiç benzemeyen bir yapıt olarak öne çıkıyor.
Toby Driver neden önemli bir müzisyen? Çünkü bir yaptığını asla bir daha yapmayan bir kişilik. Hemen her albümü bir diğerinden farklı ve alabildiğine orijinal. İşte onu benim gözümde aşırı iyi yapan etkenlerden biri budur. Hala Kayo Dot’ı aktif olarak sürdüren Toby, bu iki grupla elbette yetinmiyor. Bununla birlikte hayatımın grubu olan Vaura’da bas çalıp şarkı yazımında aktif rol oynuyor. Kayo Dot’la hiçbir alakası olmayan bu oluşum normalde Joshua Strawn kişisinin kendi projesi. Ancak şarkıları taslak olarak yazdıktan sonra Toby’e ve diğer bir deha yetenek Kevin Hufnagel’e (Gorguts gitaristi) vererek, onların elinde şekillendirmelerine izin veriyor. Ortaya şu hayatta en çok sevdiğim albüm olan “Selenelion” çıkıyor. Bununla birlikte Stern, Bloodmist, Tartar Lamb, Tartar Lamb II, Secret Chiefs 3 gruplarında aktif olarak yer alırken daha birçok grupta konuk müzisyenlik yapıyor.
Toby niçin önemli bir müzisyen? Çünkü tür ayrımı olmadan hemen her projeye atılabilen ve hayatını tamamen müziğe adamış bir kişilik. Hiç durmadan, sürekli üretebilen ve kendini tekrar etmeyen biri. Peki katıldığı ve sürdürdüğü bunca projeye rağmen para içinde yüzüyor mu? Maalesef hayır. Burada ajitasyon yapmayacağım ancak internetin ve korsan müziğin yayılmasıyla birlikte, özellikle ana akım müzikler yapmayan müzisyenler bayağı aç dolaşıyorlar. Kıt kanaat Avrupa turnesine çıkıp, daha turnenin yarısında Facebook sayfalarına “Bir sonraki şehre gidecek benzin paramız kalmadı, lütfen koyduğum şu tişörtleri ön şipariş edin, turne sonunda göndereceğim” tarzı mesajlar yayımlamak zorunda kalan, hayranları albümlerin yıllar önce tükenmiş plak ve CD’lerin yeniden basılması için yalvarırken yeniden basım işlemi için yeterli parası olmadığı için kara borsaya düşmüş albüm plaklarının yüzlerce euro’ya Discogs’ta satıldığını görüp hüzünlenen, internete koyduğu playthrough videolarını bile kötü kamerayla çekmek durumunda kalıp, daha iyi bir kamera alacak parası olmadığını söyleyen biri. Tabii ki bu yalnızca Toby için geçerli değil, ancak bunca zor duruma rağmen asla vazgeçmeyip sürdürmek için çabalaması, benim gözümde onu önemli bir müzisyen yapıyor.
Bir iki gün önce yayımlanmış “Madonnawhore” albümü ise geçtiğimiz sene çıktığı solo turnesinde çaldığı şarkılardan oluşuyor. Hatta kendisi 19 Mart 2016’da İstanbul’da konser verdi. Evet şu Beyoğlu patlamasının olduğu akşam. Öyle ki davulcu arkadaşı Keith Abrams korkup sabahtan ülkeyi terk ederken, kendisi Facebook’a konsere çıkacağını, müzisyenin görevinin böyle zor zamanlarda insanlara ilham verebilmek olduğunu belirtti. O gün İstanbul’da olmama rağmen (benim grubumun da konseri vardı o gün ancak patlama yerine çok yakın olduğu için doğrudan kapatıldı mekân) Toby kadar cesaretli olamayıp İstanbul’dan ayrılmıştım (en büyük pişmanlığım sanırım). Şimdi şarkıları dinleyince ne mükemmellikler kaçırdığımı düşünüp iyice kendime sinir oluyorum.
“Madonnawhore” ağır tempolu, her şeyin olabildiğine yavaşladığı bir albüm. Basit davul ve gitar uyumunun Toby’nin vokalleriyle süslendiği, dinleyiciyi ruhsal bir yolculuğa çıkartan bir çalışma. Metal müzikten bir an olsun uzaklaşıp, farklı anlayışlara yelken açmak isteyen herkese tavsiyemdir. Emin olun albümü dinlediğinizde bu üç cümleden fazlasına ihtiyaç duymayacaksınız.
95/100
Not : Albüm şuradan dinlenilebilir.