Firewind – Immortals
Piyasadaki en özgün ve önemli gitaristlerden bir tanesi olan Yunan müzisyen Kostas Karamitroudis – ya da bilinen adıyla Gus G. – aslında gitardaki yeteneklerini sergilemek ve plak şirketlerini etkilemek için, eşinin dostunun da yardımıyla “Firewind” demosunu kaydederken bu ismin ileride power metalin en önemli gruplarıyla birlikte anılacağını tahmin ediyor muydu bilemeyiz ama aradan geçen 30 yıla yakın süreden sonra şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Yunan grup Firewind, power metalin en büyük isimlerinden bir tanesi.
Benim Gus G. ile tanışıklığım ise aslında 2003 yılına ve Gus G.’nin Tompa ile (At the Gates) ortak projesi Nightrage’e dayanıyor. Tompa’nın “bir yerlerde bazı kaslar atıyor olmalı,” diye düşündüren vokalleri ve azalmak bilmeyen bir death metal coşkusunun arasına öyle melodik ve öyle teknik sololar döşüyordu ki Gus G., kısa sürede kendisinin diğer işlerini de takibe almam gerektiğini anladım ve Firewind ile tanıştım.
5 yıl aradan sonra gelen yeni Firewind albümünde elbette bazı değişiklikler var. Bunların ilk ve en önemlisi vokal değişikliği. Önceki 4 albümde yer alan vokalist Apollo Papathanasio SPIRITUAL BEGGARS’a geçmiş ve yerini Henning Basse’e bırakmış. Elbette Firewind hayranları için kolay kabul edilebilir bir durum değil, zira vokaller genellikle bir grup hakkında ilk izlenimi veren unsurdur. Bir otelin ya da restoranın lobisi, resepsiyonu gibidir vokaller. Fakat o grup Gus G. gibi bir gitaristin grubuysa baz istisnalar oluşabilir. Keza Henning her ne kadar Firewind’e gayet yakışan ve oturan bir ses aralığına sahip, iyi bir vokal performansı ortaya koymuş gibi görünse de Gus G.’nin besteleri ve soloları arasında pek de dikkat çekmiyor. Ya da kendisine odaklanacağımız bir performans ortaya koyamamış da denilebilir elbette. Hoş, Gus G. ile yarışa girecek kaç vokalist var ki şu an piyasada, o da tartışılabilir…Fakat bu paragraf çok iyi çeliştim kendimle. Apollo daha iyiydi ya bence de. Söyledim kurtuldum. Oh.
Firewind, Immortals’da Yunan efsaneleri üzerine gitmiş ve yarı-konsept sayılabilecek bir albüme imza atmış. Sandalların, kılıçların, adonisi belirgin adamların havada uçuştuğu bir albüm Immortals. Bu açıdan tarih ve mitoloji sevenlerin oldukça eğlenebileceği bir albüm olduğunu belirtmek gerek. Bu noktada böyle sertkor bir konsepti neden daha heavy riflerle işlemediğini çözemediğimi de eklemem lazım. Yani biraz daha “crunchy” denilen, dinleyenin çenesini burnuna yaklaştıran (deneyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız) riflerden bahsediyorum. Bir parça “We Defy” ve albümle aynı ismi taşıyan “Immortals” dışında insana o toz toprağı yutturabilecek, kılıçların şarkısını dinletebilecek ve yanı başınızda şahit olduğunuz kahramanlıklar karşısında gaza getirebilecek türden riflere denk gelemiyoruz ne yazık ki. Gus G. bu sefer sololarla daha epik bir anlatım tercih etmiş ve elbette saygı da duyuyoruz bu tercihe ama ben puanımı kırarım kardeşim, burası benim çöplüğüm.
Türün en büyük gruplarından biri olmanın da getirdiği bilgi ve tecrübe sayesinde Immortals’ın düzenlemeleri de tüm Firewind albümlerindeki gibi gerçekten de enfes. Şarkı sıralamalarından tutun da gitar tonlarına, çiftkrosoğulları davullara kadar kusursuza yakın bir prodüksiyon ve düzenleme mevcut. Bu da her ne kadar Immortals aşırı vurucu veya hatırda kalıcı olmasa bile albümün usta işi olduğunu anlamaya yetiyor. Şarkı sıralaması ve albüm temposu bile müthiş ayarlanmış. Bir de Gus G.’nin kendi standartlarındaki, çok yüksek performansını da ekleyince herhangi bir Firewind albümünün kötü olma ihtimali pek kalmıyor zaten.
Şöyle 45-50 dakika boyunca tanrıların huzuruna çıkıp onlardan alacağınız güçle tiranları dize getirmek, tanrıçalarla cilveleşmek ve çok kaslı arkadaşlarınızla omuz omuza düşmana kılıcı ver etmek için Firewind’in yeni albümüne bir göz atın. Tek eksiği God of War oyunlarındaki veya 300 filmlerindeki o bomboş ama insanı çok eğlendiren gaz hali…
Bunun dışında Immortals power metal seven herkesi tatmin edecek kadar güçlü bir albüm efendim.
79/100