Kanonenfieber – Die Urkatastrophe
Merhaba.
Black metal camiası, hem müzikal hem de düşünsel anlamda 90’ların sınırlandırıcı kalıplarından kurtulduğundan beri black metal, yeni konseptler ve fikirlerle genişlemeye devam ediyor. Son yıllarda black metalde en çok işlenen konulardan bir tanesi de milyonların yaşamını yitirdiği, sanayinin devreye girmesiyle yıkımın hiç beklenmedik seviyelere ulaştığı, kimyasal gazların kullanımı ve siper savaşlarında yaşanılanlarla deyim yerindeyse insanlıktan çıkılan I. Dünya Savaşı (malum sebeplerden ötürü II. Dünya Savaşı’nı işlemek daha zor). Son yıllarda NON EST DEUS, LEIÞA ve KANONENFIEBER ile adından sık sık söz ettirmeye başlayan Alman müzisyen Noise, bir şekilde hayatta kalmış veya korkunç şekillerde hayatını kaybetmiş askerlerin mektuplarına, gerçek savaş raporlarına ve orijinal belgelerine dayanarak kurguladığı Kanonenfieber müziğinde sayılarla, istatistiklerle soyutlaştırılan savaşın gerçekliğini sarsıcı bir biçimde yüzümüze vurarak Birinci Dünya Savaşı’nın sayısız kurbanını anmayı amaçlıyor.
İlk albüm Menschenmühle bu anlamda gerçekten çok başarılı, hem çarpıcı hem de iddialı bir işti. Savaşa Alman penceresinden baksa dahi devletlerden ziyade siperde canının derdine düşmüş zavallı gençlerin kaderine mercek tutuyor, black metal iskeletini araya sıkıştırdığı death metal rifleriyle güçlendirerek dramatik, fakat sağlam bir yapı sunuyordu. Melodik, kolay dinlenebilir besteler de Kanonenfieber adını hızlıca yukarılara taşıyarak Noise ve kurmaylarını son dönemin önemli figürleri haline getirdi.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan yeni albüm Die Urkatastrophe de ufak tefek detaylar haricinde Menschenmühle‘nin devamı niteliğinde, çok da sürpriz barındırmayan bir albüm olarak karşımıza çıkıyor. Yine tüm enstrümanlardan Noise sorumlu, yine I. Dünya Savaşı’nın can pazarına dönmüş kanlı cephelerindeyiz ve saftirik bir Avrupa gencinin orduya yazılırken hissettiği heyecanın kısa süre içerisinde yerini nasıl da dehşete bıraktığını dinliyoruz.
Noise’un melodik, çoğu zaman geleneksel dörtlük/nakarat dizilimini takip eden besteciliği Kanonenfieber’in en büyük silahı. Bu, kimi black metal dinleyicileri için değer kaybı anlamına gelse de Noise güçlü nakaratlara inanan bir müzisyen belli ki. Açılıştaki Menschenmühle, Der Maulwurf gibi parçalar nakaratlarıyla öne çıkmaya çalışırken Sturmtrupp, bana fazlasıyla VEHEMENCE gitarlarını anımsatan bir nakarat melodisiyle insanın diline dolanıyor. Çok doğru, çok güçlü bir besteciliği var Kanonenfieber’in; kemik fikirleri savaşa ait ek unsurlarla süsleyerek daha derinlikli bir hale getiriyor, o basit ama etkili besteciliğin üzerine katmanlar atıp gizlemeyi başarıyor belli ölçüde. Çok pop veya sabun köpüğü şeklinde değerlendiremeyiz Kanonenfieber parçalarını.
Yine de bence albümün en büyük sorunu, konu edindiği savaşın dehşetini, siperlerdeki kaosu ve can pazarını etkili bir çıplaklıkta, agresiflikte sunamaması. İyi bir savaş filmi izlerken nasıl ki insanın içi çekiliyorsa Die Urkatastrophe dinlerken de benzer şeyler hissetmeyi beklerdim ben. Onun yerine çok daha dostane bir havada ilerliyor parçalar; bu da bence o savaş atmosferinin biraz havada kalmasına neden oluyor. Sözlere dalıp albüme biraz daha sıkı sarılarak dinlendiğinde elbette çok daha derin bir anlatı çıkıyor ortaya ama savaş hissiyatını, o barut kokusunu almak için Almanca sözlerin çevirisi vs. derken dinleyicinin bu kadar zahmete girmesine gerek olmamalıydı benim gözümde.
Sturmtupp‘ün hücum düdüğü, kimi eski radyo kayıtları ve efektler ile atmosferi yoğun tutmaya çalışıp belli ölçüde bunu başarmışlar. Tabii bir çığırtkanlık veya SABATON vari şekillerde savaşı kendi müziğini satmak üzere, bence fazlasıyla itici bir biçimde kullanmak gibi şeyler söz konusu değil Kanonenfieber için. %100 objektif bakılmasını beklemek hata olur ve Noise da Batı Cephesi’ni, Almanların savaş takıntısını, Lemberg ve Verdun Muharebe’sini anlattığı şarkıların yanına Der Maulwurf ve Waffenbrüder gibi çok daha savaş karşıtı parçalar ekleyerek duruşunu göstermiş. Ben özellikle iki arkadaşın hikayesini anlatan Waffenbrüder‘e hayli takılmış durumdayım. Sturmtrupp ile birlikte albümün lokomotif parçalarından bir tanesi.
Noise’un resmi dökümanlar üzerinden kurguladığı sözleri söyleme biçimi çok zengin. Black metal çığlıkları, death metal böğürtüleri ve konuşma sesleri, fısıltılar gibi farklı biçimlerde seslendirmesi hem atmosfere hem de çeşitliliğe katkı sağlıyor. Özellikle Ausblutungsschlacht, Noise’un vokal şovu gibi. Son bölümde senfonik düzenlemeler yükselirken Noise da sesini üst üste bindirerek parçanın finalini görkemli bir hale getiriyor.
Sözün özü Die Urkatastrophe çok iyi bir black/death metal kırması sunuyor dinleyiciye. Kanonenfieber, son dönemde sayıları giderek artan I. Dünya Savaşı temelli ekstrem gruplar arasında hangi noktada yer alacak, bunu zaman gösterecek ama en az 1914 kadar parlayacakları kesin. Hatta Ukraynalı olmadıklarını düşünürsek önleri daha da açık. Albümle ilgili tek sorun biraz fazla kulak dostu olması. Bir de tümü akustik ve dramatik vokallerle geçilen kapanış parçası Als die Waffen Kamen gereksiz uzun tutulmuş Bunlar haricinde hem melodik, hem agresif hem de atmosferik tınlamayı başarıyor. Haliyle eminim ki pek çok sene sonu listesinde kendine yer bulacaktır. Ben kesin kararımı vermeden önce bir de PANZERFAUST‘a bakacağım.