Kritik

Riverside – ID. Entity

Merhaba.

Hayatta bazen hiçbir şeyin bize yolunda gitme sözü vermediğini unutuyoruz. Bazen parçalar birbirine uymuş, hayat en doğru biçimde akacağı yatağı bulmuş gibi görünüyor ve o hülyalı sürecin içerisinde olması gerektiği gibi hissinin ekstazıyla kendimizi kaybediyoruz. Sonra birden pat diye birine araba çarpıyor; patronunuz metresi olduğu ortaya çıktığı için hızlıca şirkette küçülmeye gidiyor; kışın ortasında su borunuz patlıyor; kabaca hayat, size hiçbir borcu olmadığını gösterip suratınızdaki o salak ifadeyle, göt gibi ortada bırakıveriyor.

İşte Riverside‘ın kurucu gitaristi Piotr Grudzinski de, Polonya’nın progresif rock/metal dünyasındaki gururu için her şey çok yolunda gidiyorken ani bir kalp kriziyle, henüz sadece 40 yaşında hayatını kaybetti. Ölümü hiç tecrübe etmemiş değilim; fakat 15 sene birlikte çaldığın ve duygularını paylaştığın biri yanından bir anda kaybolunca ne hissedilir, nasıl toparlanılır kestiremiyorum açıkçası. Geriye kalan üç elemanın müziğe sarılıp Grudzinsnki’nin anısını yüceltmeyi, acılarını en iyi bildikleri şekilde atmaya çalışmalarını sadece saygıyla karşılayabiliyorum. Marisuz Duda mikrofonu fırlatıp kendini alkole verseydi de yine saygıyla karşılayacaktım zaten.

Konuya buradan girmek istedim, çünkü Riverside’ın bugünkü halini Grudzinski’nin kaybından bağımsız değerlendirmekte güçlük çekiyorum. Konuk gitarist Maciej Meller (2020 itibariyle konuk statüsü ortadan kalktı gerçi) ile birlikte çıkardıkları, bir tür veda sayabileceğimiz Wasteland direkt olarak bu trajik hadisenin etrafında şekillenmişti zaten ama ID.Entity‘i dinledikten sonra bir kez daha onun yokluğunun Riverside’ı ne kadar etkilediğini hissettim. Gerçi bu defa bu etki, biraz daha farklı.

İlk albümlerini herhangi bir zamanda, herhangi bir ruh halindeyken açıp dinleyebileceğiniz ve o dönemde progresif rock/metal seven herkesi rahatlıkla tatmin edebilen Riverside, kariyerinin orta bölümüne doğru çok daha melankolik, ağır ve doğru zamanda dinlenmesi gereken bir gruba dönüşmüştü. Grudzinski’nin insanı perişan eden soloları, Mariusz Duda’nın birden fazla duyguyu hissettiren içten vokali ve tatlı-sert dengesini iyi ayarlayan besteler insanı yıpratıyordu ve iş sadece progresif müzikten çıkmıştı. ID. Entity ile biraz daha o ilk döneme, maceracı ve progresif bakışın ön planda tutulduğu günlere dönüyoruz. Salt progresif müzik dinlemek isteyenler için belki bu iyi bir haberdir; fakat Riverside’ı melankolisinden, duygusundan bağımsız düşünemeyen bir dinleyici olarak ben ID. Entity dinlerken zihnimdeki yavanlık düşüncelerini uzaklaştırmakta biraz zorlandım.

Sad boi progresifliğinden bahsetmiyorum aslında. Steven Wilson diye düşüp bayılan biri olmadım hiç mesela. Riverside’ın kurduğu eşsiz bir denge vardı bence ve zamanla metal tarafı giderek törpülenip tümüyle rock müzik çerçevesinde değerlendirilebilecek kadar eridiyse bile Grudzinski’nin kimi sololarında zarif bir keskinlik, o melankoli örtüsünü bir hışımla kesiveriyordu. Çok boyutlu, hem beste hem de duygu tarafında katmanlı işler çıkarabiliyordu Riverside. ID. Entity‘de ancak ve sadece I’m Done With You parçasında duyguların yükseldiğini duyabiliyorum ve o da basit bir hard rock şarkısının ucuz power chord‘ları seviyesinde. Bas ve synth. odağındaki bestelerin akıcılığı, kalitesi belirli bir standart tutturuyor elbette ama denklemin içinden yası, acıyı çıkarınca geriye içi hayli boşalmış bir progresif kabuğu kalmış. Dost acı söylermiş ama ne yapalım; 80’ler synthpop klavyelerinden, bas gitarın cangından cungundan ne kadar hoşlandığınıza göre değişecek sürelerde dinleyip bir kenara atacağınız türden bir albüm ID.Entity.

Bu durumun en büyük sebeplerinden biri de içler acısı sözler… Mariusz Duda hiçbir zaman edebiyat parçalayan, düşünceleri tetikleyen bir söz yazarı olmadı ama en azından ebedi konularda her zaman geçerli olabilecek cümlelerle şarkıların ömrünü uzun tutabiliyordu. ID.Entity‘de sosyal medyanın hayatlarımızı ele geçirişinden post-gerçeklik çağının uydurukluğuna, yaşamlarımızı manipüle eden toksik insanlara kadar uzanan (“Sure Grandpa, lets get you to bed” ya resmen!) konularda o kadar ucuz ve basit sözler yazmışlar ki sadece bir-iki dinlemeden sonra bir tür söz yorgunluğu oluşuyor insanda. 47 yaşında hala ergen gibi “Beni istediğin kalıba sokamazsın, bu hayat benim!” diye söz yazmak da, ne bileyim… LIMP BIZKIT misiniz ya siz. Big Tech Brother‘ın başında da şarkıyı dinlemeden önce “Terms & Conditions” onayı istiyorlar ki iyice kör göze parmak yani. Black Mirror dizisinin son sezonları gibi. Hayır bir de Big Tech Brother da albümün en iyilerinden biri. Neredeyse ADHD zamanını anımsatan bir synth. yoğunluğu ve Maciej Meller’in ender riflerinden birkaçıyla yağ gibi kayıyor şarkı; başında böyle cringe bir giriş olmasaymış keşke.

Belli ki Duda ve arkadaşları yas sürecinin bittiğine kadar verip yeniden müziğe odaklanmaya, progresif rock/metalin maceracı ruhunu yakalamaya çalışmış. Bence Riverside, müzisyenlerin parçalarla kişisel bağları ne kadar kuvvetliyse o kadar başarılı olabilen bir isim ve ID.Entity‘de böyle bir hava var mı derseniz bence zerresi yok. Kusursuza yakın bas gitar / synth. ortaklığına rağmen çoğu beste yıllardır progresif raflarında gördüğümüz şeylerin farklı paketlere sarılmış hali gibi. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı çok açık ve o konuda hayatın kendisinden başka bir şeyi suçlayamayız ama eğer daha profesyonel, daha mesafeli bir yol çizeceklerse ben de diskografinin Grudzinski’nin hayatta olduğu dilimindeki o birbirinden enfes albümlerle devam edeceğim yoluma sanırım. Üzgünüm ama istediğim şekilde değil.

67/100


Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 0 / 5. 0

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

One thought on “Riverside – ID. Entity

  • Albüm çıktığından beri düşünüyorum benden mi geçti bu müzik yoksa olmayan bir şeyler mi var diye. Aynı son Porcupine Tree albümünde olduğu gibi bu grupları özel yapan duygusal tarafı tamamen törpüleyip 70’ler 80’ler proguna bağladılar ve bu durum aşırı canımı sıkıyor. Kritik duygularıma tercüman oldu resmen eline sağlık abi <3

    Yanıtla

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.