Röportaj: Salgında Vaziyet – Bölüm İki
Merhaba.
İlk bölümünü birkaç gün önce paylaştığım Salgında Vaziyet röportajlarının ikinci bölümüyle karşınızdayım. Yerli gruplarımızda çalan önemli müzisyenlerle Covid-19 ortamı üzerine laflayıp biraz farkındalık yaratmak, üç aşağı beş yukarı herkesin aynı durumda olduğunu hem dinleyici/okuyucu tarafına hem de birbirimize göstermek istiyordum, o nedenle de tanıdığım, ulaşabildiğim isimlere birkaç soruluk birer röportaj yollayıp cevapları topluca paylaşmaya karar verdim. Aynı sorulara farklı müzisyenlerden aldığım cevaplar, içinde bulunduğumuz tatsız durumu yeterince özetliyor gibi. Umarım işler düzeldiğinde biraz daha birlik olmayı, sorumlu davranmayı becerebiliriz.
Bir Metalperver marifeti olarak Salgında Vaziyet – Bölüm İki için buyursunlar efendim:
BORA İNCE (Furtherial)
Korhan: Tek işiniz müzik mi? Öyleyse de, değilse de salgın sürecini nasıl idare ediyorsunuz? Kimse sormuyor müzisyenlere, kabaca nasılsınız?
Bora: Değil, çevirmenlik yapıyorum. Hatta gelire göre oranlarsak, yıllardır asıl mesleğim çevirmenlik oldu. Müzikten geçinmek salgından önce de akıl kârı bir iş değildi, şimdi zaten malum. Çevirmenlikden de gelirim olduğu için pek borca batmadan geçinebiliyorum, o yüzden durum kabaca iyi. Ama sadece müzikten geçiniyor olsaydım şu an gelirim sıfır olacaktı. Sadece müzikten geçinen ya da evden çalışabilecekleri bir işi olmayan milyonlarca insan da aynen o durumda zaten.
Korhan: Salgın yüzünden grubu dağıtmayı, müziği bırakmayı düşündünüz mü? Beste üretimi konusunda sizi nasıl etkiledi? Zaman fazlalığından müziğe ilginiz arttı mı, yoksa ilham eksikliğinden azaldı mı?
Bora: Öyle bir düşünce hiç olmadı, zaten bu süreçte Furtherial’ın 3. albümü Liberation Path’i sonunda yayınladık. Razor Inc. için de bolca yeni beste hazırda var. Üretim ve grupları devam ettirme konusunda bir sorun olmadı yani. Bunlar haricinde de ufak tefek yeni riffler, melodiler çıkıyor. Üretkenlikten yana bir sorun yok.
Korhan: Salgının konser izleme alışkanlıklarını değiştireceğini düşünüyor musunuz? Patlama bekleniyor ama yerleşmiş bir tedirginlik de var. Tırsacak mıyız, yoksa eskisinden de kuduruk bir kitleye mi dönüşeceğiz?
Bora: O kadar sıkıldık ki kimsenin aklına tırsmak gelmeyecek bence. Biz aradaki önlemlerin gevşediği dönemde seyircili konser yapma imkanı da bulduk, sosyal mesafeli, oturma düzenli 80 kişilik kapasite vardı, her seferinde biletlerin tamamı satıldı. İnsanlar önlemler nedeniyle ayağa bile kalkamadan metal konseri izledi. İnsanlar o şartlarda bile konsere geldilerse işler normale döndüğünde o açıdan bir sorun olmayacaktır.
Korhan: Çevrimiçi konser veya diğer interaktif fikirler hakkında neler söylemek istersiniz? Hiç katıldınız mı? Kendi grubunuzla böyle bir şey yaptınız mı?
Bora: Razor Inc. olarak çok sayıda online konser yaptık. Şu an kötünün iyisi bir çözüm; hiç yoktan iyidir. Gerçek bir konserin yerini tutacak bir şey asla değil, ama internette de varlığını arttırmak ve normalde konserimize gelemeyecek insanlara ulaşmak için güzel bir araç. Normal düzene döndükten sonra da devam etmeyi düşünüyoruz.
Korhan: Grubunuz, müziğiniz hakkında yakın gelecekteki planlarınız var mı?
Bora: Sırada Razor Inc.’in yeni albümü var. Furtherial ile de Liberation Path lansmanı ve sonraki tanıtımları için hazırlıktayız.
Korhan: Bandcamp gibi sayfalar, belirli günlerde kendi alacaklarından feragat edip gruplara yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bununla birlikte ülkemizin hali ortada. Merchandise (grup ürünleri) konusunda ülkedeki alım/tüketim durumu nasıl, bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Bora: Söyleyecek şey şu, kimsede para yok. Müzikte para olmaması, sadece müzikten geçinmenin zor olması gerçeği zaten tüm dünyada geçerli, ancak bizim gibi sıkıntılı ekonomide bu durum beş kat kötü oluyor. Durum öyle olunca da hem cd ve merch. bastıracak para bulmak hem de dinleyicilerin ona para ayırabilmesi zor oluyor. Buna rağmen yine de sırf gruplara destek olsun diye cd alan, Bandcamp’ten albüm alan çok dinleyici var, onlara burdan tekrar teşekkür etmek isterim. Ayırca Bandcamp de müzisyeni biraz da olsa düşünen tek online platform, Spotify gibi müzisyen düşmanlarının yanında gerçekten çok kıymetli.
Korhan: Salgın döneminde en çok dinlediğiniz albüm hangisi oldu?
Bora: Sylosis – Cycle of Suffering
Korhan: Salgın olmasaydı hayatta şunu yapmazdım/öğrenmezdim/tüketmezdim dediğiniz bir şey oldu mu? (ahşap boyama falan gibi haha)
Bora: Salgından biraz önce başlamıştım gerçi, ama son bir senede epey kilo verdim, hastalığa karşı önlem de olsun diyerekten daha düzgün beslenmeye, sigarayı azaltmaya çalıştım, o açıdan iyi oldu. Sürekli sabaha kadar barda program yaparken insanın kendine dikkat etmesi zor oluyor.
Korhan: Hazırlayacağım özel Spotify listesi için salgını anlatan bir şarkı seçsen bu ne olurdu?
Bora: Salgınla direkt bir ilgisi olmasa da, salgınlar beraber iyice gün yüzüne çıkan dünyanın asıl sorununu anlatan bir şarkı olabilir. GOREFEST – The War on Stupidity
Korhan: Dinleyicilere, organizasyonlara veya herhangi birine/kuruma bir mesajınız var mı?
Bora: Söylenecek çok şey var ama şimdilik kısaca herkes kendine dikkat etsin ve birbirine sahip çıksın diyelim. Teşekkürler.
ERDEM ÇAPAR – (Ex-Antisilence, Ex-Nitro, Sülfür Ensemble, Mood Live Org.)
Korhan: Tek işiniz müzik mi? Öyleyse de, değilse de salgın sürecini nasıl idare ediyorsunuz? Kimse sormuyor müzisyenlere, kabaca nasılsınız?
Erdem: Ben müzik yaparak değil de canlı müzik satarak geçimimi sağlıyordum. Fakat pandemi ile birlikte durdu tabii. Ayrıca turizm ile ilgili de bir iş yapıyordum, anlayacağın iki işim de iptal şu an. İlk başlarda hazırdan yedik malesef, ama son 5-6 aydır yine müzikle alakalı bir işle uğraşıyorum. Canlısı olmadığı için medyasını satıyorum şimdilik.
Korhan: Salgın yüzünden grubu dağıtmayı, müziği bırakmayı düşündünüz mü? Beste üretimi konusunda sizi nasıl etkiledi? Zaman fazlalığından müziğe ilginiz arttı mı, yoksa ilham eksikliğinden azaldı mı?
Erdem: Zaten grup üyelerimizden biri artık İstanbul’da yaşamadığı için çok sık bir araya gelemiyorduk, bu süreçte biraz ara vermek zorunda kaldık. Şu sıra daha çok gitaristimizin hazırladığı kayıtlar üzerine çalışarak verimli olmaya çalışıyoruz ama bizim gibi eski kafalara çok rahat gelmiyor bu işler uzaktan.
Korhan: Salgının konser izleme alışkanlıklarını değiştireceğini düşünüyor musunuz? Patlama bekleniyor ama yerleşmiş bir tedirginlik de var. Tırsacak mıyız, yoksa eskisinden de kuduruk bir kitleye mi dönüşeceğiz?
Erdem: İlk başlarda bir tereddüt olacaktır tabii ama sonrasında herkes deli dana gibi saldıracak gibi geliyor bana. (umarım)
Korhan: Çevrimiçi konser veya diğer interaktif fikirler hakkında neler söylemek istersiniz? Hiç katıldınız mı? Kendi grubunuzla böyle bir şey yaptınız mı?
Erdem: Dürüst olmak gerekirse çok sıcak bakmıyorum, ama bazı müzisyenlere destek olmak için bilet aldım. Biletini aldığım şovu bile çok uzun süre izleyemedim ama…
Korhan: Bandcamp gibi sayfalar, belirli günlerde kendi alacaklarından feragat edip gruplara yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bununla birlikte ülkemizin hali ortada. Merchandise (grup ürünleri) konusunda ülkedeki alım/tüketim durumu nasıl, bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Erdem: Türkiye’de bu iş biraz zor ama yeni yaptığım işte gördüğüm bir durum var, insanlar konsere ve sosyal hayata harcayamadığı paranın bir kısımını başta plak olmak üzere değişik medyalara yatırıyor; o yüzden bu sıralarda bu tarz yayınlar karşılığını bulacaktır diye düşünüyorum.
Korhan: Salgın döneminde en çok dinlediğiniz albüm hangisi oldu?
Erdem: O kadar dağınık ki… Sanırım fazlasıyla eski albümlere yöneldim bu sıralar, SEPULTURA’nın Arise albümünü çok dinledim, çok özlemişim. Son günlerde ATLAS LOSING GRIP’in State of Unrest albümünü dinliyorum mesela deli gibi, 10 yıl önce yayınlanmış olmasına hala inanamıyorum. Dinlediğim yeni albümler arasında ise BRKOVI – Hormon Srece, ALOGIA – Semendria, BÜTCHER – 666 Goats Carry My Chariot, NIGHT FLIGHT ORCHESTRA – Aeromantic‘i gösterebilirim.
Korhan: Salgın olmasaydı hayatta şunu yapmazdım/öğrenmezdim/tüketmezdim dediğiniz bir şey oldu mu?
Erdem: Hahahaha, ikinci üniversiteye başladım! Herhalde onu yapmazdım.
Korhan: Hazırlayacağım özel Spotify listesi için salgını anlatan bir şarkı seçsen bu ne olurdu?
Erdem: BONEHOUSE: “Capitalists are fucking mother earth, that’s why we call them motherfuckers”
ERKİN ÖZTÜRK (Raven Woods, In Revel of Seduce, Meshum, Rektal Tuşe…)
Korhan: Tek işiniz müzik mi? Öyleyse de, değilse de salgın sürecini nasıl idare ediyorsunuz? Kimse sormuyor müzisyenlere, kabaca nasılsınız?
Erkin: Değil tabii ki. Gönül isterdi ki tek işimiz bu olsun ve hayatımızı idame edebilelim ama… Cepten yiyorum, yaptığım bu.
Korhan: Salgın yüzünden grubu dağıtmayı, müziği bırakmayı düşündünüz mü? Beste üretimi konusunda sizi nasıl etkiledi? Zaman fazlalığından müziğe ilginiz arttı mı, yoksa ilham eksikliğinden azaldı mı?
Erkin: Bir grubumu ya da müziği bırakmanın aksine, günlük hayat koşturmacası içinde bulamadığım zamanı bulmuşken daha da sarıldım. Bu anlamda olumlu bir etkisi var diyebilirim. Özel bir etkisi olmadı “daha fazla zaman” dışında. Yani dünyanın yeni hali, pandemi vb. konulardan feyz alıp bu temalı bir şeyler yapmayı düşünmedim. Daha fazla üretecek, müzik dinleyecek vakit olması iyi bir şey.
Korhan: Salgının konser izleme alışkanlıklarını değiştireceğini düşünüyor musunuz? Patlama bekleniyor ama yerleşmiş bir tedirginlik de var. Tırsacak mıyız, yoksa eskisinden de kuduruk bir kitleye mi dönüşeceğiz?
Erkin: En son ASPHYX’in canlı yayınlanan canlı performansını izledim. Hem keyif alıp orada olmayı istedim hem de bir garip geldi. Ben kökten bir değişim olacağını sanmıyorum. Eğer insanlar kanlı canlı konsere gidebilse, kesinlikle çevrimiçi konsere göre bunu tercih edeceklerdir. Ben, konserlerin eskisinden daha “kuduruk” olmasını istiyor ve umuyorum.
Korhan: Çevrimiçi konser veya diğer interaktif fikirler hakkında neler söylemek istersiniz? Hiç katıldınız mı? Kendi grubunuzla böyle bir şey yaptınız mı?
Erkin: Kendi gruplarımla böyle bir işe girişmedik ama düşünmedik de değil. “Artık piyasa böyle bir yere gidiyor, ayak diretmek değil, ayak uydurmak gerekli,” minvalinde bir anlayış da var. Mevcut şartlar altında kulağa mantıklı gelse de ileride “gerçek” etkinliklerin yerini almasını çok istemem.
Korhan: Grubunuz, müziğiniz hakkında yakın geleceğe dair planlarınız var mı?
Erkin: Meshum ilk albüm çok yakında çıkıyor, Rektal Tuşe geçen seneki EP’yi takiben hız kesmeyecek ve tam zamanlı ilk albümünü kaydedecek, In Revel of Seduce albümü hazır, kayıt sürecine girildi, bu sene geliyor, Raven Woods albümü büyük ölçüde hazır, yakın zamanda kayıt sürecine girilecek. Bunun dışında da sürprizler ver. Bu sene şenlikli geçecek diyeyim… (hey yavrum hey, adam durmuyor)
Korhan: Bandcamp gibi sayfalar, belirli günlerde kendi alacaklarından feragat edip gruplara yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bununla birlikte ülkemizin hali ortada. Merchandise (grup ürünleri) konusunda ülkedeki alım/tüketim durumu nasıl, bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Erkin: Bandcamp Friday olayını faydalı ve mantıklı buluyorum. Ülkedeki merch. tüketiminin çok iyi olduğunu düşünmüyorum. Yeni bir ürün duyurulduğunda CD, tişört, plak vs gelecek mi diye baş eti yiyen tayfa ürünler geldiğinde ekseriyetle yok olmayı tercih ediyorlar. Ya da bana öyle denk geliyor diyelim hadi… Bence herkes müziğini beğendiği grupların ürünlerini alıp desteklese bile, bu genel çerçevede olumlu bir tarafa kaymamıza yeter.
Korhan: Salgın döneminde en çok dinlediğiniz albüm hangisi oldu?
Erkin: O kadar çok şey dinliyorum ki, belirli bir albüm söyleyemeyeceğim sanırım. Genellikle daha öne duymadığım grupları veya daha önce grubu duymuş olsam da henüz dinleyemediğim ürünleri varsa onları dinliyorum. Ama son birkaç aydır Ominous Scriptures, Wake, Ulsect, Putrescent Seepage gibi grupları ve albüm çıkma süreci olduğu için oldukça fazla Meshum dinledim.
Korhan: Salgın olmasaydı hayatta şunu yapmazdım/öğrenmezdim/tüketmezdim dediğiniz bir şey oldu mu?
Erkin: Mutfakta hiç bu kadar fazla zaman geçirmemiştim...
Korhan: Dinleyicilere, organizasyonlara veya herhangi birine/kuruma bir mesajınız var mı?
Erkin: Konserler başladığı zaman pimpirik yapmayıp gelinsin. Organizasyonlar da insanlar bu kadar konserleri özlemişken ceplerini doldurmaya yönelik değil, insanları doyurmaya yönelik etkinliklere girişirlerse daha iyi olabilir. Söyleşi için teşekkürler, herkes kendine dikkat etsin!
KEREM AKMAN (Devoured Elysium)
Korhan: Tek işiniz müzik mi? Öyleyse de, değilse de salgın sürecini nasıl idare ediyorsunuz? Kimse sormuyor müzisyenlere, kabaca nasılsınız?
Kerem: Tek işim veya işim müzik değil. Freelance illüstratörlük yapıyorum, pandemi işimi çok etkilemese de müziği maalesef kalbinden vurdu. Bir konser olsa şu an gitmem evet, fakat mitingler yapılırken konserlerin yapılamıyor olması da müzisyenin yarasına tuz basıyor diyebilirim. Ben ve Devoured Elysium kabaca iyiyiz diyelim. Klişe olacak belki ama “önümüzdeki maçlara bakıyoruz”.
Korhan: Salgın yüzünden grubu dağıtmayı, müziği bırakmayı düşündünüz mü? Beste üretimi konusunda sizi nasıl etkiledi? Zaman fazlalığından müziğe ilginiz arttı mı, yoksa ilham eksikliğinden azaldı mı?
Kerem: Salgın yüzünden dağılabilecek bir metal grubu tanımıyorum, zaten çoğumuz için metal müzik bir tutku. Başımıza gelebilecek her felaket bu tutkuyu körükleyecektir diye düşünüyorum. Herhangi bir ilham eksikliği hissettiğimi de sanmıyorum hatta söz yazımında daha da kendimi geliştirmeye çalıştım bu süreçte. Çok yakında çıkartacağımız yeni teklimiz Deus Ex Machina‘da bu gelişimini açık bir şekilde herkesin görebileceğini düşünüyorum.
Korhan: Salgının konser izleme alışkanlıklarını değiştireceğini düşünüyor musunuz? Patlama bekleniyor ama yerleşmiş bir tedirginlik de var. Tırsacak mıyız, yoksa eskisinden de kuduruk bir kitleye mi dönüşeceğiz?
Kerem: ORGANECTOMY’den takip ettiğim kadarıyla onlar kendi ülkelerinde konserlere başladılar. Gayet eskisi gibi oldukça gürültülü ve oldukça çılgın konserler veriyorlar. Türkiye’de de salgına karşı -alınan önlemler ve aşı ile birlikte- bir güven ortamı oluştuktan sonra konserlerin patlama yapmaması için bir sebep göremiyorum.
Korhan: Çevrimiçi konser veya diğer interaktif fikirler hakkında neler söylemek istersiniz? Hiç katıldınız mı? Kendi grubunuzla böyle bir şey yaptınız mı?
Kerem: Salgın alışkanlıklarımızı epey etkiledi, konserlere gitmek yerine artık evlerimizden katılabiliyoruz. Ben bunun metal müzik için ne kadar destek görebileceğini bilmiyorum çünkü müziğin kendisi kadar ortam da çok önemli metal müzikte. Ama kesinlikle güzel ve akıllıca bir yol, destekliyorum.
Korhan: Grubunuz, müziğiniz hakkında yakın geleceğe dair planlarınız var mı?
Kerem: Devoured Elysium ile 2021 planlarımızı Extermination Policies çıktığı andan itibaren yapıyorduk çünkü albüm biraz pandemiye kurban gitti. Çok yakında çıkartacağımız Deus Ex Machina, şu an mix-mastering sürecinde. Çok daha teknik ve kesinlikle çok daha Türkiye’deki alışılagelmiş Slam’in dışında ve kesinlikle Avrupa standartlarında bir sound yakalamak istiyoruz.
Korhan: Bandcamp gibi sayfalar, belirli günlerde kendi alacaklarından feragat edip gruplara yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bununla birlikte ülkemizin hali ortada. Merchandise (grup ürünleri) konusunda ülkedeki alım/tüketim durumu nasıl, bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Kerem: Merchandise’ın asıl su gibi gittiği yerler konserlerdi, şu an konserlerin olmaması satışları epey etkiledi. Biz bandcamp kullanmıyoruz ama Bandcamp’in dışında, Spotify’da bir bağış butonu ekleme özelliği getirdi gruplar için. Desteklemek isteyenler destek butonu açık olan profillerden butona tıklayıp müzisyenlere destek olabiliyor bunu da duyurmuş olalım bu vesileyle.
Korhan: Salgın döneminde en çok dinlediğin albüm hangisiydi?
Kerem: Benim salgında en çok dinlediğin albüm, tüm zamanlar ve tüm albümler içerisinde favorim olan ULCERATE – Stare Into Death and Be Still oldu. Çok iddaalıyım sonsuza kadar Ulcerate övebilirim.
Korhan: Salgın olmasaydı hayatta şunu yapmazdım/öğrenmezdim/tüketmezdim dediğiniz bir şey oldu mu?
Kerem: Çizgi Film ve Animasyon son sınıf öğrencisiyim, okul bayağı zaman alıyordu online sisteme geçilmeden önce. Salgın “sayesinde” online olan üniversitem ile birlikte Steam’den yayınlayacağım ilk bilgisayar oyunum üzerinde epey çalışma fırsat oldu. (lan! ne güzel haber bu!)
Korhan: Hazırlayacağım özel bir Spotify listesi için salgını anlatan bir şarkı seçsen bu hangisi olurdu?
Kerem: Kesinlikle salgını fırsat bilircesine çıkmış COVIDECTOMY – Virus Engineer
Korhan: Dinleyicilere, organizasyonlara veya herhangi birine/kuruma bir mesajınız var mı?
Kerem? Müzisyenin daha çok değer gördüğü, pandemi sonrası konserlerde biraların havalarda uçuştuğu bir gelecek diliyorum. Kendinize iyi bakın, aman virüs kapmayın.
ORAL AKYOL ( Carnophage, Cidesphere)
Korhan: Tek işiniz müzik mi? Öyleyse de, değilse de salgın sürecini nasıl idare ediyorsunuz? Kimse sormuyor müzisyenlere, kabaca nasılsınız?
Oral: Tek işim, daha doğrusu mesleğim müzik değil. Salgın sürecini idare edişim ise tamamen iş/aile temelli güvenlik kaygılarına göre gitti. Müzik açısından kısaca “hasretle dolu” durumdayım. Cidden bu konuyu düşünmemeye çalışıyorum.
Korhan: Salgın yüzünden grubu dağıtmayı, müziği bırakmayı düşündünüz mü? Beste üretimi konusunda sizi nasıl etkiledi? Zaman fazlalığından müziğe ilginiz arttı mı, yoksa ilham eksikliğinden azaldı mı?
Oral: Valla pandemi aslında insanlarda üretim hızını depresif yapısı sebebiyle olumsuz tetikliyor. Yine de Cidesphere de Carnophage de yeni albüm için şarkı yazımına devam etti. Bu zor dönem üretimi çok da arttırıcı gözükmese de üretmeye devam ediyoruz.
Korhan: Salgının konser izleme alışkanlıklarını değiştireceğini düşünüyor musunuz? Patlama bekleniyor ama yerleşmiş bir tedirginlik de var. Tırsacak mıyız, yoksa eskisinden de kuduruk bir kitleye mi dönüşeceğiz?
Oral: İlk bir sene çok ciddi olumsuzluk bekliyorum açıkçası. Bununla beraber ilk birkaç konserde aşı yaptıran tayfanın fazlasıyla brutal bir coşku ile konserlere geleceğini düşünmek de olası tabii.
Korhan: Çevrimiçi konser veya diğer interaktif fikirler hakkında neler söylemek istersiniz? Hiç katıldınız mı? Kendi grubunuzla böyle bir şey yaptınız mı?
Oral: Abi açıkçası hiç yokum o toplarda. Bana göre değil. Pandemi bir kaç yıl daha “yönetirse” o zaman bakarız tabii…
Korhan: Grubunuz, müziğiniz hakkında yakın gelecekteki planlarınız var mı?
Oral: 2021’de bir albüm kaydı kesin gibi gözüküyor. 2022 de yayınlanacak şekilde bir plan yapmış durumdayız.
Korhan: Bandcamp gibi sayfalar, belirli günlerde kendi alacaklarından feragat edip gruplara yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bununla birlikte ülkemizin hali ortada. Merchandise (grup ürünleri) konusunda ülkedeki alım/tüketim durumu nasıl, bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Oral: Çıkan yeni ürünlerden bazı cdler ve merchler aldım, almaya da devam edeceğim. Bu çemberin içinde birisi olarak bizler de yeni merchler çıkaracağız yakın zamanda ve hem arz hem talep olarak bu konunun içinde olmayı yıllardır çok seviyorum. Herhalde yüzlerce tişörtüm vardır, yarın yine olsa yine yenisini alırım. Ben buyum; metalci!
Korhan: Salgın döneminde en çok dinlediğiniz albüm hangisi oldu?
Oral: Abi son 1 yılda en çok dinlediğim albüm Cidesphere – Dawn of a New Epoch çünkü mixaj ve editing kısımları için sürekli (her gün) en az 2 kez dinlemek durumundaydım hahahaha… Geyik bir tarafa evde en çok dinlediğim albümler – tabii ki- Suffo, Cannibal ve bilumum death metal ve tabii ki Slayer ve Manowar. Bunun dışında metal harici bir ton zımbırtı da dinledim. Çok var aslında. Bir yıldır evdeyiz ya 🙂
Korhan: Salgın olmasaydı hayatta şunu yapmazdım/öğrenmezdim/tüketmezdim dediğiniz bir şey oldu mu?
Oral: Bu tarz hiç bir halt yapmadım. Evde iş yapma, müzik dinleme, film ve maç izleme mevzuları benim günlerimi komple yedi. Zaten belli saatler iş yapıyorsun, geceleri Nba falan izledim, gündüzleri sürekli müzik, akşamları da dizi/film. Ahşap boyama, gergef işleme, kitap okuma falan pek uğramadı bana.
Korhan: Hazırlayacağımız özel Spotify listesi için salgını anlatan bir şarkı seçseniz bu ne olurdu?
Oral: Carnophage ile bu konuda konuştuğunu hatırlatırım : Deformed Future // Genetic Nightmare bizim işimiz hahahaha (hshah ulan doğru ya)
Korhan: Dinleyicilere, organizasyonlara, Metalperver’e veya herhangi birine/kuruma bir mesajınız var mı?
Oral: Cide’la yeni albüm konserleri vermek için yanıp tutuşuyoruz ve manyakça sahneye dönme fikrindeyiz. Carno ile yeni albümün de sonlarına geliyoruz. Kısacası hastalığın başı ezildikçe yavaştan bize ulaş. 😀
Böylece geldik 2. bölümün sonuna. Bu röportajları paylaşırken birkaç müzisyen daha katılmak istediğini belirtti, o nedenle belki ileride yeni bir bölüm daha yayımlama durumu olabilir. Olmazsa da zaten bu halta gönlünü vermiş, 10 sağlam müzisyenle konunun ne kadar ciddi olduğunu ortaya koyduk sanki.
Metal, insanların ekmek kapıları olamayacak kadar lüks bir şey ne yazık ki bu ülkede ve kendinden bir şey vermeden bu kültürü yaşamak, yaşatmaya çalışmak hiç kolay değil. Evet, göte göt demek Metalperver’in alamet-i farikası belki ama ne olursa olsun, üretimin ve kültürü sürdürmenin önemini de yadsımayacağım hiçbir zaman. “Yerliye destek!” draması değil bu; fakat süzgecinizden geçmeyi başaran ve bir şeyleri hak ettiğini düşündüğünüz işlere karşı da kayıtsız kalmayın. Yeraltına destekle belki like gelmez, belki böyle kız/oğlan düşmez ama gemi yürür. Sevgiler.
Patreon’da hedef: 21/25
Metalperver’e destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp bir göz atabilirsiniz: