Brutal Truth – Sounds of the Animal Kingdom
Merhaba.
Siteyi uzun zamandır takip eden ve Patreon‘da abonemiz olmaya karar veren Berkan Dirim’in isteğiyle bugün biraz Brutal Truth konuşacağız. Sitede daha önce hiç incelemediğim bir isim seçtiği ve destek olduğu için Berkan’a buradan sevgiler, selamlar.
Brutal Truth ismi belki yabancı gelebilir ama grubun kurucusu Dan Lilker’ı duymuşsunuzdur mutlaka. Kendisi thrash metalin kült isimlerinden NUCLEAR ASSAULT‘ın, Big Four‘un en tartışmalı ismi ANTHRAX‘ın ve elbette Brutal Truth’un kurucu isimleri arasında yer alan, ekstrem metal camiasınca saygı duyulan bir isim. Eh, hem grindcore türünün öncü isimlerindne birine, hem de kült bir thrash grubuna hem de Big Four’un parçalarından birine hayat vermiş olmak az buz iş değil, değil mi?
Death metal ile grindcore türünü enfes bir biçimde birleştiren Brutal Truth, maalesef yıllar evvel dağılıp gitti ama grubun0 mirası sağlam ve metalin politik bir duruşu da olması gerektiğini düşünenler, öfkeyle tepinmek isteyenler ve grindcore sevdalıları için harika albümler bıraktılar arkalarında. 1997 yılında yayımlanan Sounds of the Animal Kingdom da böyle bir albüm.
Brutal Truth’u epey geç keşfettiğimi itiraf etmeliyim. Buna vesile olan ise çok sevdiğim LOCK UP grubunun vokalisti Kevin Sharp’tır. Diğer işleri neymiş diye bakınırken denk gelmiştim Brutal Truth’a ve beni gruba ilk çeken de Sharp’ın müthiş vokali oldu. Hem derin böğürtüler, hem tiz çığlıklar hem de öfkeli haykırışlarda Sharp ateş ediyor her zamanki gibi. Grubun en önemli parçası değil belki ama en güçlü tarafı bana kalırsa.
En önemli şey ise elbette Dan Lilker’ın vizyonu ve gürül gürül çağlayıp albüme hacim katan bas gitarı. Brutal Truth, NAPALM DEATH veya TERRORIZER gibi öncülerin aksine death metal ile daha yakın temas kurmuş, onlara nazaran daha dostane bir müziğe sahip ve bundaki en büyük etken de Dan’in bas gitarının yarattığı ağırbaşlılık, sık sık değişen ve yavaşlamaktan çekinmeyen tempo ve biraz boğuk tınlayan prodüskiyon. Belirli bir kesime karşı düşmanca ve saldırgan tavırdaki vahşi müziğin ayaklarının yere basmasını sağlıyor Dan ve kimileri için bu bir eleştiri noktası oldu uzun yıllar. Bence Brutal Truth’un özü burada yatıyor halbuki.
Son albümünde grup daha olgun ve ilk iki albümündeki deneysellik&çiğlik dengesini korurken yapısal olarak daha rahat tüketilebilecek, daha akılda kalıcı bestelerle acı gerçeklerin tokat gibi çarpması odağında yargı dağıtmaya devam ediyor. Bir Dr.Seuss filmi olan The 5,000 Fingers of Dr. T. alıntısıyla, cuk oturan “Still not loud enough, still not fast enough!” sözleriyle açılan albüm, bir yandan da kendiyle dalga geçiyor gibi sanki. Mizahi bir yönü de bulunan sözlerin haricinde zaten ekstra efektler, kimi noise denemeleri ve kaotik çeşitlemelerle bir noktada insana iyi ki dağıldılar çok bozmadan, da dedirtiyor aslına bakarsanız. Fakat bu kaotik ve çok da ciddi olmayan yapıyı bir şekilde benimserseniz albümün değeri artacaktır mutlaka. İyice sapıtıp bozmak ile kontrollü bir delilik arasında bir yerlerdeki ince sınırda duruyor bana kalırsa Brutal Truth ve bu bozdu bozacak tarzı kaygan zeminde yürüme halleri bu albüme özgün bir karakter veriyor.
Günün sonunda Sounds of the Animal Kingdom, Brutal Truth’un yaptığı son iyi albüm bence ve saf bir grindcore albümü kadar ciddi, vahşi veya hırpalayıcı olmasa da kendi delice yöntemleriyle grind coşkusunu sonuna kadar yaşatmayı başarıyor. Sadece beklentiyi doğru ayarlayıp öyle dalmak gerek, o konuda gerkeli uyarıyı da bu yazı vesilesiyle yaptık herhalde… Ha unutmadan, özgün versiyonu 22 dakika süren ve aslında iki saniyelik bir kaydın loop halinde arka arkaya defalarca oynatılmasından oluşan Prey manyaklığına kaç dakika tahammül edebildiğinizi yorumlara yazmayı unutmayın. Benim rekorum 3 dakika 40 saniye, hahaha.
83/100
Yeni ayda yeni aboneleri de bekliyoruz, bak Patreon düğmesi hemen aşağıda: