Yerli Pazarı: LeatherFrank – Dark Forest
Merhaba.
İzmir’den çıkmış yepyeni bir oluşumu, LeatherFrank’i tanıtacağım bugün ve ilk çalışmaları olan Dark Forest‘a göz atacağız biraz.
2017’de İzmir’de kurulan grup, tekil tecrübesi ve müzikal becerisi yüksek elemanlardan oluşuyor; dört kişilik ekipte gitar-vokal Bora Şentürk’ün yanı sıra bas gitarda Batu Divrik, davulda Hakan Saraç ve yine gitarda Orkun Demirtay yer alırken sene başında yayımlanan Dark Forest‘ın Mayıs ayında sona eren kayıtları İstanbul’da, miksaj ve mastering mevzuları ise İzmir’de halledilmiş. Dört parça ile yarım saatlik bir süreye ulaşan Dark Forest, psychedelic rock, stoner rock, kraut rock, post-rock gibi türler tek bir şemsiyenin altında topluyor. Kısacası yeni bir grup olsa da LeatherFrank odaklı ve yaptığını bilen bir tavra sahipmiş hissin zahmetsizce iletiyor karşı tarafa.
Aslında bu tip özgürleştirici müziklerde sınırlar geçmişten çekip çıkarılan, örnek alınan albümlerden oluşan o renkli paletin tonlarına, müzisyenlerin becerilerine ve grubun kimyasına göre belirleniyor çoğunlukla. LeatherFrank ise kendi özgürlük alanı içerisinde dinleyiciyi oradan oraya rahatça savurduğu için sınırlarını hiç hissettirmiyor. İlk parça Comfortably Violent, başta ismi yüzünden şüphe uyandırdıysa da 2:15 civarı giren temiz bölümden itibaren gardımı indirdim adeta ve yolculuğun tadını çıkarmak üzere arkama yaslandım. İsim parçası, son sıradaki Dark Forest‘ın son notalarında ise LeatherFrank ismini öğrenmiş olduğuma gayet memnundum.
EP’nin en keyifli tarafı gitarların yoğunlaştığı, cızırtının arttığı anlarla o saykedelik etkinin açığa çıktığı salınım anları arasındaki denge ve fotoğrafçılık üzerinden konuşacak olursak odağın dışında kalan alana işaret eden negatif alandaki detaylar. Yani bir an önce hedefe ulaşmak için aceleci davranmak yerine bütün yolculuktan tat alan, sağda solda durup etrafa bakınan bir anlayış hakim. Böylece on dakikaya ulaşan Comfortably Violent da, dokuz dakikalık Dark Forest ve yedi buçuk dakikalık Out of the Rain de süresini hiç hissettirmiyor. EP boyunca bir sonraki kısımda ne olacağı hiç umrumda olmadı açıkçası ve bu hissi özlemişim doğrusu.
Shoegaze türünden alıştığımız ayakları yerden kesen yumuşak sekanslar, blues ile yoğrulmuş ritmik bölümler, sivrileşmeden hızlanılan anlarda her şeyin başı BLACK SABBATH ulan gerçekten, diye düşündürten rifler, saykedelik boşluklar vs. derken dört parça da akıp gidiyor gerçekten. Kendilerini çok kaptırıp odağı kaybetmemişler de üstelik. Bilirsiniz, özellikle post-rock kafasında bu sıklıkla karşılaşılan bir şeydir; özgürce takılacağız, duyguları açığa çıkaracağız derken saçmalarlar, haha. Neyse ki LeatherFrank hiçbir zaman hakimiyeti kaybetmiyor ve bunu da hissettiriyor dinleyiciye. O yüzden bu türleri görüp de jam session gibi takılmışlardır ya kesin; bununla mu uğraşacağım mıy mıy mıy, diye düşünüyorsanız yapmayın, etmeyin. Böylesi doğal bir akış yakalayıp aynı zamanda müzikal açıdan tatmin edici bir iş ortaya çıkarmak kolay değil ama Dark Forest herkesin rahatça sevebileceği bir iş olmanın da ötesinde, besteleriyle değerli de gerçekten. Grubun vokal kullanımındaki gerektiği kadar seviyesi bile bir gösterge zaten aslında. Sanırım bir tek Dark Forest‘ın sonlarına doğru aynı gitarın üzerinde çok oynanıyor olması biraz baydı galiba beni ve EP’nin kalanına hakim olan tavra ters düştü ama o da benim hissiyatım deyip geçebiliyorum kolayca. Devede kulak yani.
Yeni gruplara ve ilk işlerine biraz önyargılı yaklaşıyorum uzun zamandır, çünkü çok fazla tek atımlık iş ile karşılaştım yıllar içerisinde. O yüzden çok başarılı bulduğumu üstüne basa basa söylemekle birlikte umuyorum LeatherFrank bu EP ile tüm cephanesini harcamamıştır; bu şüphe de kalacak sanırım bir sonraki işlerini görene kadar… Çok daha fazlası için heyecanlı, aç bir halde bekliyorum çünkü.
EP Spotfiy’da da var elbette ama $4 gibi gayet makul bir ücrete 4 tane mis gibi şarkı satın almak ve daha önemlisi bu yepyeni yerli cevhere bir nebze olsun destek olmak için BANDCAMP sayfalarına bir bakabilirsiniz bence.
