Sylvaine / Unreqvited – Time Without End
Merhaba.
Herhalde birazcık Sylvaine hayranı olduğumu bilmeyen kalmamıştır burada. Hiç denk gelmediyseniz bile aslında Norveçli Kathrine Shepard’ın bu naif projesine hatırı sayılır miktarda yer vermişliğim var Metalperver’de.
ALCEST‘in sebep olduğu oluşumlardan biri olarak post-rock ile black metal arasında, folk ve ambient etkisi altında, shoegaze ile dirsek teması kuran hafif bir müziğe sahip Sylvaine ve özellikle Alcest kitlesi arasında fazlasıyla seviliyor. Bugün konuşacağımız Time Without End‘de ise gruba Ontario çıkışlı Unreqvited eşlik ediyor. Depresif black metal etiketiyle çıkış yapsa da sonradan daha minnoş bir konuma yerleşen, 鬼 rumuzunu tercih eden tek bir müzisyenden oluşan Unreqvited’ı da Mozaic albümlerinden (birkaç gün önce çıktı yenisi) veya belki de ilk albüm Disquiet‘tan biliyorsunuzdur.
Böyle iki kırılgan, iki naif ismin ortaklığından çıkan Time Without End‘in çok sivrilmeyen, yumuşak başlı bir eser olmasını beklemek mantıklı zaten ama iki sanatçının da bu konuda daha da uçlara gittiği, iyice yumuş yumuş olduğunu görüyoruz Time Without End‘de. Sylvaine’in en sevdiğim yönlerinden biri olan efektli çığlıklarını duyamamak, Unreqvited’ın bir anda patlayıp saman alevi gibi sönse de kısacık süresinde etkileyici olmayı başaran blast-beat saldırılarını görememek üzücü olsa da rüya aleminde dolaşan, uçucu, sakin, içe dönük bir şeyler dinlemek isteyenler için birebir aslında Time Without End.
İki ismin de ikişer şarkıyla dahil olduğu çalışmanın ilk yarısı Sylvaine’in akustik performansıyla öne çıkıyor. Falling‘in minimalist gitarları, No More Solitude‘un piyano – vokal ortaklığı derken ilk on dakika tamamen Sylvaine’in belli belirsiz melodileri ve melankolik vokaliyle geçiliyor. Unreqvited tarafında ise Interwoman‘ın 2. dakikası itibariyle davulun devreye girmesiyle daha dolu, daha belirgin bir şeyler olmaya başlıyor. Katmanlı synth ile iyice yerden yükselen müzik, şarkı söylemekten ziyade atmosferi besleyen bir enstrüman şeklinde kullanılan vokal ile iyice bu dünyayı terk ediyor. Tabii yine de atmosfer hiçbir zaman o kadar yoğunlaşmıyor, müzik hiçbir zaman sivrilmiyor. Hacimsizliği, havada süzülmeyi, uçuculuğu temsil eden ethereal sıfatını sonuna kadar hak ediyor Time Without End. Bir tek son parça Meadows of Elysium‘da gitarların cızırdadığını duyuyoruz ki o da amiyane tabirle fasulyeden denilecek cinsten.
Kısacası alabildiğine sakin ve rahatlatıcı bir şeyler dinlemek istediğiniz, şöyle düşünceyi yavaşlatarak dalıp gitmek istediğiniz bir anda dinlenildiğinde gayet keyifli olabilecek bir iş çıkarmış Sylvaine – Unreqvited ikilisi. Ağırlığı ambient ve böyle ferah, zahmetsiz bir işin müzikal değeri tartışmaya açık olabilir veya bam-güm metal övülen bu yerde böyle ılık şeyler paylaştığım için yine metalciliğim sorgulanabilir ama… Size Sylvaine hayranlığımdan bahsetmiş miydim? Tamam o zaman. Görüşürüz.
