Vananidr – Road North
Merhaba.
Ne kadar araştırıp takip edersem edeyim mutlaka keşfedecek yeni gruplar, yeni albümler olacağını bilmek içimdeki metal ateşininin asla sönmemesini sağlayan önemli bir güç. Çıktığı dönemde ismini görüp uzun süresi ve ne olduğunu fazlasıyla hissettiren sunumu nedeniyle ertelediğim İsveçli Vananidr’i ele alalım; 2018’de ortaya çıkan bu tek kişilik melodik black metal projesinden kaçımız haberdarız bilemiyorum ama Metalperver’in yeni PATREON destekçilerinden Vehbi Emiroğlu’nun inceleme isteği sayesinde hep beraber öğreneceğiz kimmiş bu Anders Eriksson. Desteği ve keşif katkısı için Vehbi’ye buradan da tekrar teşekkürler.
Hepsi İsveç’te ve hemen hemen tamamı black/death metal olmak üzere beş-altı farklı grup kurup dağıtan, zamanında Necromorbus (FUNERAL MIST, OFERMOD ve niceleri) ile çalıp AMON AMARTH klibinin post prodüksiyonunu üstlenmiş, dikiş tutturamasa da uzun süredir piyasanın içinde yer alan bir zatmış Anders Eriksson. 90’larda HYDRA ismiyle takılıp daha sonra da SYNODUS HORRENDA çatısı altında sekiz yıl kadar kendi projesini sürdürüp 2018’in Ocak ayında aynı adı taşıyan ilk albümünü yayımlamış ve ardından projenin ismini Vananidr (vana indirme şakaları yapmamak için zor durmak) olarak değiştirip bir albüm de oradan patlatmış. Bu yılın Mayıs sonlarında da ikinci albümü Road North‘u yayımlamış. Belli ki değişik bir insan, çok kurcalamadan müziğe dönelim.
Fazlasıyla klasik bir black metal anlayışı var Road North‘ta ve açıkçası bazen böyle sade kayıtları özleyen biri olarak Vananidr’in bu ağdasız, dolambaçsız hali cazip geliyor ilk bakışta. Biraz IMMORTAL, biraz BURZUM ve zaman zaman doğa teması yoğunlaştığında ortaya çıkan folk gitarlar ve temiz vokalli ooOOOOoo bölümler (acaba ne diyorum) ile WINDIR‘i dahi akıllara getiren albüm, elbette ki kara kıştan, soğuğun karşı konamaz ölümcüllüğünden ve ıssızlığından bahsediyor. Ya ne olacaktı, değil mi?
Tek kişilik projelerde fikir bakımından fakir ve bol tekrarlı şeyler görmeye alıştığımızdan Vananidr’in yoğun gitar işçiliği Road North‘u farklı kılıyor. Giderek açılan, yayvan melodiler ile yavaş yavaş tırmandırıp zirvede patlayan yekpare kompozisyonlar ya da tek bir ana melodinin etrafında dolaşan şarkılar tercihi yerine kısa, net rifler ile daha dengeli ve dinamik besteler yazmış Anders. Böylece bir saati aşan uzun süresine rağmen gayet akıcı ilerliyor albüm. Tabii Shadow of the Past gibi şarkılarda görülebileceği üzere kısa süreli ağır klavye geçişleri sonrasına iştahlı blast-beat kısımlar yazıp ateşi körüklemeyi de ihmal etmemiş. Uzun zamandır böylesi işlerde gördüğüm en kalabalık, en keyifli gitar işçiliklerinden biri ve albümün dinleme süresini katlıyor kesinlikle. Türün başındaki melodik sıfatının hakkını vermiş gerçekten Anders.
Yeri gelmişken, Anders türdeki muadillerine göre fazlasıyla agresif ve tempolu bir müzik yapıyor. Bilgisi verilmemiş ama duyduğumdan anladığım kadarıyla davullar program gibi; ver etmiş coşkuyu Anders de. Bleak and Desolate veya Drowned in hell’s fire, ardına roket bağlamış gibi yardırıyor ve albümdeki favori ikilim bunlar oldu. Gitar odaklı prodüksiyon da insanı yormayan ve kısa sürede şarkıları akılda kalıcı bir hale getiren, iyi bir tercih. Üstelik bas gitarı da duyuyoruz. Tek kişilik black metal projesinde bas mı olurmuş, kafamıza taş yağacak.
Sade anlayışına rağmen albümdeki bazı bölümlerin birbiriyle bağlantılı olmaması, Road North için yapılabilecek en ciddi eleştiri bence. Demin bahsettiğim bu folk öykünmeli bölümler (özellikle Beneath the glimmering surface ve Ancient Powers solo gitarları) ile bam-güm soğuk melodik black metal kısımlar arasındaki bağ pek güçlü değil. Bütünü göze alınca boyut katıyor belki albüme ama üzerine de oturmuyor pek, bir tık sakil duruyor. Bir de albüm lüzumsuz uzun. Bu ara hep uzun albümlerden şikayet ediyorum ama yani üç aşağı beş yukarı aynı kafada giden bir müzikte altmış beş dakika ne mana arkadaş; bir hikaye anlatıyor olursun, müzik senden bunu talep ediyor olur anlarım da yani aynı şeyden biraz daha, biraz daha… Özellikle doldurma hissi taşıyan, hiç ısınamadığım bir şarkı yok belki ama albüm şöyle bir on beş – yirmi dakika daha kısa olsa belki tam tadında bırakacak ve o gazla üç-beş puan daha alacaktı. Fazlasıyla lezzetli ama dev porsiyonu yüzünden sona doğru biraz rahatsız edip baymaya başlayan çok iyi bir yemek gibi Road North. Evet.
Özetle aşırı kaotik ve karamsar, insanı perişan eden kayıtlardan yorulduğunuz veya yaz sıcaklarından bunaldığınız bir anda Road North‘u açıp kuzeye, karla kaplı ıssız ve ölgün ortamlara doğru yola çıkıp serinleyebilirsiniz. On kaplan gücünde sövebildiğim bu tek kişilik projelerde düzgün bir şeyle karşılaşmak hoş bir sürpriz oldu gerçekten ve Vananidr, takip edilesi bir proje olarak kayıtlara geçti.
Kritik için teşekkür ediyorum. Bu tek kişilik projenin kaybolup gitmesine gönlüm elvermemişti. 🙂