A Swarm of the Sun – The Woods
Merhaba.
Normalde artık bu tür albümlerin kritiklerini yazmaktan hoşlanmıyorum ama uzun zamandır bu kadar etkileyen ve insanın üzerine çöküveren bir albüm dinlemediğim için The Woods özelinde A Swarm of the Sun’a bir ayrıcalık yapmaya karar verdim.
İlk olarak 2015’te çıkan The Rifts ile ilgimi çeken A Swarm of the Sun, İsveçli iki müzisyenden oluşan bir post-rock grubu. Tabii keşke her şey bu kadar sade ve basit olsaydı ama ikilinin müziğinde post-metal, drone ve doom dinamikleri de sıklıkla kendine yer buluyor. Kısacası insanı üzebilecek, göğüs kafesine baskı yapıp organlarını sıkıştırabilecek ne kadar müzik türü varsa çoğundan bir parça taşıyor A Swarm of the Sun. İyi bok yiyor.
The Woods, on üç dakika civarında seyreden üç parçadan oluşuyor. Doğanın, insan elinin uzanamadığı bir köşesindeki ya da var olan son insanın cenazesindeki gibi bir ıssızlık ve yalnızlık hissiyle yoğrulmuş bir albüm The Woods. İlmek ilmek işlenen, dev bir makine gibi ağır ağır kurulan besteler her defasında kesin bir çaresizlik, yenilgi ve hüsran kreşendosuyla finale bağlanıyor. Orta bölümde albüme drone ile dirsek teması kurduran tekrarlar ve kısa bir süreliğine devreyen giren, bir çeşit yalnız olmama hali ilüzyonu yaratan vokal ise daha da baskıcı, neredeyse klostrofobik bir hale getiriyor The Woods‘u. İyi halt ediyor.
Tonu belirleyen Blackout sonrasında, şimdiye kadar gruptan dinlediğim en iyi şey olan These Depths Were Always Meant for Both of Us‘ı bile neredeyse geride bırakan, albümle aynı adı taşıyan muhteşem The Woods giriyor ve aslında İsveçli ikilinin bütün marifeti de bu parçada ortaya çıkıyor bana kalırsa. Marifetlerine sıçayım.
Kapanışı yapan An Heir to the Throne ise bana göre haddinden biraz fazla düşürüyor tempoyu. Atmosfer biraz daha yoğunlaşıyor ve final öncesindeki davullar bir tık yaşam belirtisi gösterse de çok ağır ilerleyen ve yukarıda bahsettiğim şekilde yedi-sekiz dakika kurulduktan sonraki patlamayla artık insanı kederden yerlerde yuvarlanacak noktaya taşıyan bir parça. Tam al canımı da kurtulayım derken de pat diye bitiveriyor albüm. Olmaz olsun.
Tabii paragraf sonu şakalarından kahır bela okuyarak, silah zoruyla dinliyormuşum gibi anlaşılabilir ama öyle değil elbette. The Woods çok iyi bir albüm ve A Swarm of the Sun dinleyecekseniz dinlediğiniz süre boyunca zihnininzde ya da kalbinizde pozitif hiçbir şeyin barınamayacağını bilmeniz gerek. Tıpkı diğer A Swarm of the Sun işleri gibi, doğru ruh halinde dinlendiğinde insanı tabiri caizse köpeği edecek bir albüm The Woods. Mesuliyetin size ait olduğunu bilerek girin bu dünyaya.
Bu albümün bu sene çıkacağını tamamen unutmuştum, çok iyi oldu bu yazıya denk geldiğim; demek istiyorum, ama “ağır” kelimesini o kadar her anlamıyla dolduran bir müzik yapıyorlar ki ne diyeceğimi de tam bilemiyorum. Maalesef kesinlikle dinleyeceğim albümü.
Yazı “kahır bela okuyarak, silah zoruyla dinliyormuşum gibi anlaşılabilir ama öyle değil elbette.” cümlesinin genişletilmiş versiyonu gibi olmuş shfsd ama bu müzik başka bir perspektifle de anlatılamaz galiba. A Swarm Of The Sun’ın ilk albümüyle ilgili yazdıklarıma bakınca benim de aklımda çoğunlukla sadece “These Depths Were Always Meant for Both of Us”ın kaldığını gördüm, 2015’i tanımlayan şarkılardan biriydi hatta benim için. İçine girilmesi aşırı zor olduğundan asla çok beğenilmeyecek ama aslında oldukça derin ve temel konuları işlediklerinden herkese de garip bir şekilde hitap eden bir müzik yapıyorlar. Doğru zamanda dinlenildiğinde yarattığı hislerin benzerini yaratabilen çok az grup var, Korhan’ın söylediklerine bakılırsa bu albümde de aynı şekilde doğrudan DERT, SIKINTI konulara yönelip gerektiğinden fazla sanatsal şekilcilikten kaçınmayı da başarmışlar. Öylesi hiiiiç çekilmiyor çünkü.
Umarım üretmeye ve adlarını duyurmaya devam ederler, çünkü zaman zaman da olsa daha fazla insanın bu tarz albümleri dinlemeye ihtiyacı olabileceğini düşünüyorum. Hem bu kadar karanlık olabilip hem de güzel müzik olarak sınıflandırılabilmeleri bile sanatsal başarılarına dair yeterince iyi bir gösterge bence. Albümü duyurduğu (veya benim gibilere hatırlattığı) için de Korhan’a ayrıca bir teşekkür göndermiş olayım, keyifle ve bir çırpıda okudum yazıyı.
yazımı kışa çevirdin the woods :/