Portal – ION
Müzik mi? O da ne? Merhaba.
Avustralya piyasasının dünyaya kazandırdığı kült oluşumların izinden ilerleyip kangurular diyarından çıkarak dünyaya hükmetmeyi amaç edinmiş ruh hastası grup Portal’ın, aslında Ocak ayının sonlarına doğru yayımladığı fakat az sonra anlayacağınızı umduğum nedenlerle ancak inceleyebildiğim yeni albümü Ion‘dan herkese kucak dolusu sevgiler.
Daha önce duymayanlar için Portal’ı kısaca özetlemek gerekirse deneysel death metalin sınırlarında gezmekten keyif alan, kulak tırmalayıcılığın bir erdem olduğuna inanan, uyumsuzluğun ve kaosun kudretini yücelten, daha da kısaca özetlemek gerekirse hiç de akıl karı olmayan ruh hastası bir grup arkadaşlar Portal.
Anneanne yorganı gibi insanın üzerinden atmasının imkansız olduğu bir ağırlık hasıl oluyor Portal dinlerken. Üstelik o yekpare anneanne yorganının, beş yıldızlı otellerde olduğu gibi yatağın kenarlarına sıkıştırılmış vaziyette olduğunu düşünün. Yorganın altında çırpındıkça kasların yanmaya başlamasının, açığa çıkan klostrofobinin ve nefes darlığının sonucunda giderek tükenmenin müziğini yapıyor Portal. Daha doğrusu Outre’ veya Vexovoid dinlerken böyle şeyler hissediyorum ben. Yaktın, bitirdin beni anneanne yorganı. Şaka bir yana, gerçekten deli gömleği içinde insanın oradan oraya kendini savurduğu bir ortam canlanıyor gözümde Portal dinlerken. Manyaklar sizi.
Ion da his bakımından bu saydığım eski albümlerden gerli kalır durumda değil. Yine insanı kolayca ele geçiren, alt edilmesi imkansız bir düşman ile karşı karşıya olunduğu hissini aşılayan ve kendi gücüyle dinleyiciyi ezen, kıran, tüketen bir albüm yapmış Portal. Prodüksiyon her zamanki gibi mümkün mertebe hiçbir halt anlaşılmasın noktasında olduğu için her şeyden önce o yıkıcı prodüksiyon dikkat çekiyor. Uzun -aslında iki dakika ama insana çok daha uzun geliyor- bir intro sonrasında Esp Ion Age ile gerçek anlamda açılan Ion, salt deneysellik üzerine kurulu death metalin nasıl zorlayıcı ve bunaltıcı bir şey olabileceğininin açık seçik bir beyanı. Tabii bunu olumlu anlamda söylüyorum; nesi olumluysa artık.
Geçen seneki Pyrrhon manyaklığı seviyesindeki gitar işçiliği, sürekli değişkenlik gösteren geniş aralıklı bir tempo, saykadeli ile dirsek temasındaki atmosfer ve diğer bileşenler ile oluşan genel Portal manyaklığı artık iyice üst düzey performans gösteren, asla teklemeden çalışan insafsız bir öğütücüye dönüştürmüş Ion‘u. Phregs, Spores ve albümün çözünmeye, deliliğin dağlarındaki pusların dağılmaya başladığı muhteşem kapanış Olde Guarde‘ı arka arkaya dinlediğinizde sol yanınız uyuşmaya başlıyor zaten direkt. Evet, bilerek deliliğin dağları dedim, çünkü bu ruh hastaları bir de Cthulhu mitosu temasını kullanıyorlar… Şimdi düşündüm de sadece deneysel death metal ve Cthulhu yazıp da bitirebilirmişim kritiği.
Senenin açık ara en ruh hastası işlerinden biri ama kim buna ne kadar tahammül edebilir bilemediğim için çok uzatmak istemiyorum. Bence sadece Portal diye bir manyaklığın olduğunu bilmek adına dahi olsa Ion‘a bir bakın; müzik, his veya insani bir kavram ile ilişkilendirmenin mümkün olmadığı, buna rağmen bir şekilde -tedirgin edici ve korkutucu bir şekilde olsa da- aşırı başarılı olan abstraktlık üstadı Portal hakkında bir fikriniz olsun mutlaka.
91/R’lyeh
“Kanka gitarı versene, bi’ şey denicem”
Çok çok acayip ve ilginç bir biçimde akıcı bir albüm. Dinlerken Lovecraft hikayelerinde adı sessiz harfler ve tırnak işaretlerinden oluşan abuk bir yaratıkla göz göze gelip kafayı oynatmış karakter gibi hissediyorum.