Suffocation – …Of the Dark Light
Kaçın, sahibi geldi!
Death metalin kendisi ve tüm alt dalları için rahatlıkla bu cümleyi kurabileceğimiz birkaç gruptan biri olan Amerikan death metal efsanesi Suffocation, 4 yıl aradan ve türlü kaka fırtınalarından sonra tekrar karşımızda.
Bu 4 yıl içerisinde bir gitaristini ve davulcusunu daha kaybeden Safo’nun (şüphesiz sevenleri için o hep Safo’dur) death metal tanrılarından Frank Mullen ve Terrence Hobbs’a zeval gelmediği sürece bir şekilde yoluna devam edeceğini biliyorduk elbette. Ancak grubun dağılıp tekrar toplanma sürecinden beri biraz ite kaka devam eden bir Suffocation olduğu, bizler pek bunu itiraf etmek istemesek de ayyuka çıkmış durumda ne yazık ki. Bu nedenle beklentiler de çok yüksel değildi doğrusu.
Dağılmaya kadar kariyerinde en ufak bir dalgalanma, en küçük bir duraklama olmadan her biri ayrı bir efsane sayılabilecek albümlerle ekstrem metalin en büyük isimlerinden biri haline gelmiş grubun 2. baharında işler pek yolunda gitmiyor, kabul. Fakat 2002’deki birleşimin üzerinden 15 sene ve 5 albüm geride kalmışken artık yeni bir Suffocation albümünü tamamen kendi dinamikleri çerçevesinde değerlendirip geçmişi geride bırakmanın vakti geldi sanırım.
Safo’dan ne bekleriz? Enerjik, dinamik ve değişken, yüksek tempolu davullar bekleriz. Boru değil, Mike Smith, Dave Culross ve Kevin Talley gibi adamlar gördük biz davulun başında. Dave’in yerine gelen Eric Morotti 1992 doğumlu, henüz çok genç bir davulcu. Buna karşın albümde fena bir performans sergilemiyor. Fazla mekanik ve tek boyutlu olması dışında bir kusur bulamam Eric’e. Umarım kendini biraz daha geliştirir ve modern death metal albümlerinin %101’inde görülen şablonlardan kendini sıyırıp özgün tınısını yakalamayı başarır. İyi ki bir şey demedim ha.
Başka ne isteriz peki teknikli death metalin öncülerinden, bilmem kaç nesle death metal zehri zerk edip kudurtan bir gruptan? Elbette bol kazımalı, şöyle dolu dolu gitarlar. 2004’de gruba dahil olmuş Guy Marchais’in yerine gelen, yine 1992’li (sakinim) Charlie Errigo, Terrence ağabeyinin önderliğinde gayet iyi bir performans koymuş ortaya. Gitarlar gerçekten hem ton bakımından hem de melodi ve kazıcılık açısından bir süredir Suffocation’dan alamadığım bir gazı ve coşkuyu barındırıyor gerçekten, bunu itiraf etmek gerek.
Peki Suffocation’dan başka ve esas olarak ne bekleriz? Tabii ki en üst seviyede bir brutallik ve maksimum ayılık. İşte …Of the Dark Light burada patlıyor biraz. Birkaç dur-kalk bölüm dışında neredeyse hiç değişmeyen bir yapısı var albümün. Zamanında teknik, brutal death metali tanımlayan adamlardan böyle dümdüz çizgide bir albüm gelmesi gerçekthrten içimi burkuyor biraz. Tabii geriye bir tek Frank ve Terrence kalmışken, Frank de çok özel etkinlikler dışında konserlerde vokal yapmayı ve grupla turlamayı filan çoktan bırakmışken o özel Suffocation özüne ulaşmak, ateşi canlı tutmak kolay olmuyordur eminim ama yine de, ne bileyim. İşin büyüsünün çoktan kaçmış olduğunu bilse de insan Mike Smith’in davulun başındaki garipliklerini, gürül gürül gelen ve beklenmedik anda direksiyona geçen basları, Frank Mullen’ın insana arkasını kollama ihtiyacı hissettiren muazzam vokallerini filan arıyor, ne yalan söyleyeyim.
“Some Things Should Be Left Alone”, albümdeki en teknik ve SUFFOCATION ULAN! şarkı olan “Your Last Breaths” ile “Clarity Through Deprivation” gibi şarkılarda hala Suffocation’ın 30 senedir yaptığı şeyleri yine çok iyi yapmaya devam ettiğini görmek ve boyun fıtığı olmak, yahut arkadaşınızın suratında ayağınızdaki postalın izini çıkarmak işten bile değil. O nedenle baştan sona palm-mute gitarlar, çalmaktan ziyada dövmek fiiliyle açıklanabilecek davullar ve içten içe hala hissedilen Frank Mullen davarlığı ile …Of the Dark Light için kötü veya vasat albüm değerlendirmesi yapmak imkansız gibi bir şey. Eğer beklentinizi düşük tutar ve bir ekstrem metal efsanesinin yeni albümü gözüyle değil de solmakta olan bir güneşin son ışımaları gibi filan bakarsanız senenin en iyilerinden filan gibi bir albüm hatta.
Fakat yazı boyunca içimden atamadığım, göğüs kafesime baskı yapan o şey her Suffocation albümüyle beraber varlığını hatırlatıp nefesimi daraltmaya devam edecek sanırım ve ben buna hiçbir zaman alışamayacağım.
77/100