Kritik

Witherfall – Nocturnes and Requiems

Teknolojinin (fazlasıyla) gelişmesinin müzik piyasası açısından oldukça zorluk yarattığı bir gerçek. İnternetin yaygınlaşmasıyla müzik yayınlarının önce korsan indirilenler, daha sonra ise Spotify ya da Apple Music gibi servisler yüzünden satışlarının iyice düşmesi ile müzikten para kazanmak gittikçe zorlaşır oldu. Birçok müzisyenin itiraf etmek durumunda kaldığı gibi, bilhassa metal müzikte, gruplar albümlerini artık amaç olarak değil; yalnızca turneye çıkmak için birer araç olarak görmeye başladılar. Turne sonrası hızlıca, ya da hatta bazen turne sırasında yazılmış albümlerin peşinden yıllarca süren dünya turneleri artık sıradan bir hale geldi. Bu hem müzisyenler için çok zorlu bir hayata yol açıyor elbette, hem de birçok dinleyici grupların mecburiyetten de olsa konserlerde seyirciyi coşturmak için yaptıkları bestelere ağırlık vermesinden şikayetçi. Bandcamp ve Soundcloud başta olmak üzere kimi platformlar müzisyenlerin direkt olarak dinleyiciye ulaşmasını sağlayarak değişik bir yaklaşımla işi müzisyenler için daha para kazanılabilir bir hale getirip yazılan bestelerin kalitesi için motivasyon yaratmaya çalışsa da, gidişatın ne yönde olduğu az çok belli gözüküyor.

Albümle hiç alakası olmayan bir düşünce akışıyla başlamamın sebebi ise, teknolojinin daha az düşünülen avantajlar da sağlamış olması aslında bu piyasada; hem gruplar hem dinleyiciler için. Büyük olasılıkla bir önceki paragrafın içerdiği eksik yanların yanında pek kayda değer anılacak olmasa da, işini iyi yapan grupların bir şekilde adını duyurmasının da oldukça kolaylaştığını itiraf etmek gerek. Streaming servisi olarak tercih ettiğim Apple Music’in bana inatla önermelerinden sonra (güzel kapağın da etkisi var evet) bir şans vermeye karar verdiğim WITHERFALL ve “Nocturnes and Requiems”, eskiden olsa bir kitabevinin CD yahut plak kısmında görüp çok büyük olasılıkla üzerindeki etiketteki “Progressive Power Metal” yazısından sonra elimden bırakacağım bir albüm olarak kalacaktı. Şu an ise hiç alakam olmayan bir tarzda olmasına rağmen yıl sonunda 2017’nin en iyi albümlerinden biri sayılacağına emin olduğum bir başyapıt olarak görüyorum. Eski WHITE WIZZARD ve INTO ETERNITY elemanlarının kurduğu WITHERFALL bu sene tanıştığınız ve tanışacağınız en iyi grup olabilir.

Önce albümün en can sıkıcı yönüyle başlayalım. “Nocturnes and Requiems”teki davul performansını öve öve bitiremeyeceğim, çok uzun zamandır bir ekstrem metal albümünde dinlediğim en iyi işlerden birine imza atmış Adam Sagan, geçtiğimiz yıl lenfoma dolayısı ile hayata gözlerini yummuş. Henüz 36 yaşında hayatını kaybeden davulcu bu albümde resmen bir “swansong” bırakmış bizlere ve eminim ki adı hatırlanacak bir müzisyen.

Grubun müziğini biraz tanıtmaya çalışacak olursam, oldukça belirgin bir neoklasik etkisinin altında net bir progressive power metal yattığını söyleyerek başlayabilirim. Akla ilk gelecek benzetme SYMPHONY X olabilecekken aynı zamanda EVERGREY ya da ne bileyim NIGHTINGALE gibi her biri türünün sağlamlarından gruplardan da bahsetmek mümkün. Bu gruplardan esintiler bulmak mümkünken, kendilerine has dokunuşlar ve her biri kendini benzerlerinden arındırmayı başaran enstrüman performansları ise “Nocturnes and Requiems”i tamamen kendine ait bir yere konumlandırabiliyor.

Albümde Adam Sagan’ın olağanüstü davul performansını dahi gölgede bırakabilen bir şey varsa, o da geçtiğimiz aylarda Jon Schaffer’ın ICED EARTH’in lead gitaristi olarak seçtiği 25 yaşındaki hayvan oğlu hayvan Jake Dreyer’ın gitarları. Türün en iyileriyle aşık atacak kadar iyi shred atabilen Dreyer bir şekilde inanılmaz performansını hiç kendini tatmin tatsızlığına dokundurmamayı da başarıyor, ki bence bu yaşta bu performansla bundan kaçınabilmesi inanılmaz bir olgunluğa da işaret ediyor. İspanyol Flamenko dokunuşlarından neoklasik sololara, oradan power metal riflerine, NEVERMORE tarzı gitar oyunlarına kadar her şeyi inanılmaz bir başarıyla taşıyor ve WITHERFALL’un daha çok fazla can yakacağının göstergesi gibi şimdiden.

WITHERFALL’un bir başka büyük avantajı da (bu gidişle grubun bütün elemanlarını sayacağım böyle böyle) vokalleri. Aynı zamanda gelmiş geçmiş en iyi heavy metal vokalisti Ronnie James Dio’nun (itiraza yer bırakmayacak şekilde kurdum cümleyi farkındaysanız) kuzeni olan vokalist Joseph Michael WHITE WIZZARD’dan kovulmasının ne kadar saçma bir iş olduğunu kulağımıza sokmaya kararlı görünüyor. Tizlerinde bir Russell Allen havası sezdiğim vokalleri daha sakin veya heyecansız anlarda ise eskilerden Freddie Mercury’ye, yenilerden ise Tommy Rogers’a benzettiğim bir tonda tınlıyor. Oldukça sık değişim gösteren WITHERFALL şarkılarının kendisine her fırlattığını çok rahatça yakalayacan Michael’ın vokali de albümün geri kalanı gibi neredeyse hiç şikayete yer bırakmıyor. Bilhassa End of Time şarkısında öyle bir parlıyor ki adeta göz kamaştırıyor.

Yazdığım en uzun albüm kritiği haline gelmeden artık toparlayayım bari, yoksa daha paragraflarca yazabilirim sanıyorum. Yukarıda bir yerde dedim; ama tekrar diyeceğim: “Nocturnes and Requiems” türü için bir başyapıt. Davulcu Adam Sagan’ın kaybı her ne kadar yeri doldurulması çok zor bir boşluk yaratacak olsa da henüz ilk albümünden böylesine bir performans sergilemiş olan WITHERFALL’un eğer dağılmaz da devam etmeye karar verirse ileride ortaya neler koyabileceğinden korkuyorum doğrusu.

95/100

Not: Albümün tamamını grubun resmi Youtube kanalından dinleyebilirsiniz. Dinleyin bence kesin.

witherfall-cover

Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 0 / 5. 0

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Ertuğrul Bircan Çopur

Doydum ama aç gözlülükten yiyorum.

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.