Pazar kısaları – 1
Merhabalar. Bundan böyle Pazar günleri ufak bir değişiklik yapıp yoğun albüm trafiği içinde gözden kaçırdığımız ya da yazmaya fırsat bulamadığımız birkaç albüme birden kısa kısa göz atacağız. Pazar kısalarının ilk haftasında üç (hatta dört!) albümü konuk ediyoruz.
MECHINA- As Embers Turn to Dust
Yeni yılın gelişini müjdeleyen olaylardan biri olan MECHINA albümlerinden 2017 etiketli olanına hoş geldiniz. 2011’den beri (2012’yi atlayarak) her yılın 1 Ocak’ında albüm çıkartma geleneğini sürdüren grup, bu garip huya odaklanacağına biraz kendilerini geliştirmeye, değiştirmeye odaklansa keşke dedirtmekten de bu yıl da vazgeçemiyor.
Eğer herhangi bir MECHINA albümünü dinlediyseniz, “As Embers Turn to Dust”ı da dinlemiş sayabilirsiniz kendinizi. Dinlememiş olanlar için MECHINA’nın aşırı senfonik, aşırı endüstriyel bir death metal yaptığını söyleyebiliriz. Kendinizi derin bir bilimkurgu atmosferi içinde bulmak, sürekli bana göre abartılı bir biçimde kullanılan klavyeler ve efektlerle bezenmiş bir müzikte kendinizi sürükletmek istiyorsanız MECHINA sizin için biçilmiş kaftan olabilir.
“As Embers Turn to Dust”ın kötü bir albüm olduğunu iddia etmeyeceğim, zira değil; ama maalesef ki bu grubun her sene aynı albümü çıkartmakta olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bu senenin Hugo ödülü kazananlarını okurken arka planda çalması ideal olabilecek bir albüm arıyorsanız, bunu veya herhangi bir MECHINA albümünü size gönül rahatlığıyla önerebilirim. Değilse daha şimdiden 2017’de bile çıkmış daha güzel albümler bulabilirsiniz.
68/100
MESARTHIM- The Great Filter EP & TYPE III EP
Benim için 2016’nın açık ara en iyi keşfi Avustralyalı atmosferik black metal ikilisi MESARTHIM oldu. Yılın en iyi albümleri listemde de kendine yer bulan mors kodu isimli nefis albümlerinden sonra Aralık ayında 10 gün arayla çıkarttıkları iki EP’ye de değinmeden geçmeyeyim dedim.
Sırasıyla 21 ve 18’er dakikadan oluşan birer şarkıdan oluşan bu iki EP, grubun yalnız müziğiyle ne derece başarılı hikayeler anlatabildiğinin yeni birer göstergesi. Tıpkı bir kitap yazıyormuşçasına giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşan şarkılar yazmış grup. Bizim için önce sahneyi kuruyor, sonra hikayenin özünü bize yaşatıyor, finalde ise sahneyi toplayıp gidiyor adeta MESARTHIM.
Bu hikayeleri anlatırken, daha önce buralarda övdüğüm müzikal çizgilerini hiç bozmuyorlar. Bolca klavye ve uzay efektleriyle bezeli uzay black metalini hiçbir zaman aşırıya kaçmadan icra etmeye devam ediyorlar ve hem akılda kalıcı hem de fazlasıyla epik melodilerle dinleyiciyi kendilerine çekmeyi başarıyorlar. Özellikle kendinizi orada burada The Great Filter’ın kapanış bölümünü mırıldanırken bulmanız işten bile değil.
86/100
DEATH FETISHIST – Clandestine Sacrament
Bir sürü çok iyi pislik albümün çıktığı 2016’nın nispeten gizli hazinelerinden biri de DEATH FETISHIST gibi “bu ne bu” tadında bir isimle karşımıza çıkan Amerikalı ikilinin “Clandestine Sacrament” adındaki ilk albümüydü.
Black metal ile doom metalin oldukça karanlık bir birleşiminde müzik yapan grup, daha kapağına bakarken neler beklemeniz gerektiğini aşağı yukarı tahmin edebileceğiniz bir pislik yuvasına davet ediyor dinleyicileri. Fazlasıyla çiğ ve tekinsiz melodiler kullanan grup, oldukça kendilerine has şekillerde icra ettikleri tremololarla beklenmedik bir atmosfer yaratmayı ve müziğine ilginç bir melodiklik katmayı başarıyor.
Grup aslında bir yan projeden ibaret diyebiliriz. ÆVANGELIST insanı Matron Thorn’un proje grubu olan DEATH FETISTHIST’e “Clandestine Sacrament”ta birçok ünlü black metal müzisyeni de eşlik ediyor. Bunlardan en önemlileri olarak sırasıyla bir ve iki şarkıda vokalleri üstlenen İzlandalı D.G. ve PYRRHON vokalisti Doug Moore’u gösterebiliriz. Bu da grubun Matron Thorn için yalnızca ufak bir hobi değil ciddi bir proje olduğunu gösteriyor diyebiliriz sanırım.
“Clandestine Sacrament” ilk dalga black metalini sevenler için bu yıllarda çıkmış bulunmaz bir nimet niteliğinde. Özellikle old school rifleri özleyenler aradıkları birçok şeyi DEATH FETISHIST’te bulabilirler.
89/100