In Flames – Battles
Yıllarca “Jester” mahlasını kullanmış, bir zamanlar gruba laf söyletmeyecek denli fanboy’u olduğum IN FLAMES bir süredir bana farklı duygular yaşatıyor. “Bir zamanlar” derken grubun yalnızca ilk dönemlerini kastettiğim, grubun tür değişikliğini sindiremediğim düşünülmesin. En sevdiğim IN FLAMES albümlerinden biri neredeyse herkesin burun kıvırdığı “Soundtrack to Your Escape”dir mesela. Grubun beni ilk defa tam anlamıyla hayal kırıklığına uğrattığı albüm de sanıyorum “Siren Charms” oldu. Albümü sevmediğimden değil; defalarca dinledim, şarkılara eşlik ettim. İçeriğinde zayıf şarkılar da olmasına rağmen albümde bir şeyler bulabildim. Maalesef ki bulamadığım en önemli şey derinlikti. Albümü ilk dinleyişimle, günler sonra bilmemkaçıncı dinleyişim arasında hiçbir fark yoktu. “Siren Charms” ilk günden benim için tükenmişti, keşfedecek bir şey kalmamıştı.
Peki henüz girişte bunca laf kalabalığı neden? “Battles”ın aynı hataya düşmemesine olan sevincimden diyebilirim en azından. “A Sense of Purpose” ile birlikte kapağından tiksindiğim ikinci IN FLAMES albümü olma özelliğini de taşıyan “Battles” (ki bu tamamen seçilmiş renk paletinden kaynaklanıyor. Düzgün renklerle çok daha güzel bir kapak olabilirmiş bu) en azından selefinden daha derin şarkılar içeriyor. Birkaç dinlemeden sonra gittikçe açılan albüm, seçtiği (yeniden) yeni yolda olgunlaşmaya başlamış bir IN FLAMES’in sinyallerini veriyor.
Malumunuz “ya sev ya nefret et” adamı vokalist Anders Friden grubun artık en önemli silahı haline gelmiş durumda, sevseniz de sevmeseniz de. Zira nadir gitar soloları dışında şarkıların çoğu Friden’in sesini ortaya çıkartmak için yapılmış besteler. Hakkını vermek gerek, Friden de cephaneliğindeki tehdit sayısını gün geçtikçe arttırarak artık daha geniş yelpazede vokaller yapan, ve bunların çoğunu da iyi yapan bir hale büründü. Grubun bu hale dönüşündeki rolü yüzünden çok fazla nefret edilen bir figür hale geldiğini yadsımak mümkün değil, ki bu eleştirilerin birçoğunda haklılık payı da buluyorum; fakat artık geçmişinden izole değerlendirilmesi gereken IN FLAMES’in günümüzdeki müziğini zenginleştirmeyi başardığı bir gerçek.
Ne yazık ki “Siren Charms”daki albüm içi istikrarsızlık ise aynen devam ediyor. Like Sand ya da Through My Eyes gibi bence kendi türü içinde çok başarılı şarkıların yanında Before the Fall ya da özellikle dinlediğim en kötü IN FLAMES şarkısı olan Save Me gibi ne amaca hizmet ettiği belli olmayan parçaların da yer alması kimi zaman albümü baştan sona dinlemeyi gerçekten çok zor kılıyor. Neyse ki albümde yer alan 14 şarkının çoğunluğu iyi tarafta ve sonuç terazisini o tarafa rahatça yatırıyor.
OPETH yahut IN FLAMES gibi eski tarzlarından uzaklaşmış grupların albüm öncesinde yayınladığı single’lar benim için her zaman hayal kırıklığı yaratıyor. Bu tarz oluşumların yeni bir albümünü dinlerken bir şekilde aşabildiğim ön yargıyı nedense tek şarkıları değerlendirmeye çalışırken üstümden atamıyorum. Sonuç olarak albümden önce yayınlanmış single’ların her birinden nefret etmiş, albümü ilk bir-iki dinleyişimde de bunların etkisinde kalarak kötü bulmuş bir dinleyici olarak, “Battles”ın düşündüğüm kadar kötü olmadığını, hatta yeni dönem IN FLAMES albümleri içinde iyi bir yerde durduğunu bile söyleyebilirim. Diğer taraftan ise, eğer ki bu albümü IN FLAMES değil de yeni bir grup çıkartmış olsaydı, büyük olasılıkla bu denli şans vermeyeceğimi ve bir kere çevirdikten sonra kenara atmış olacağımı da biliyorum.
Peki 2016 yılında hala IN FLAMES’e şans vermeye değer mi? Eğer ki modern metalden hoşlanıyorsanız kesinlikle evet, aradığınızı fazlasıyla bulacaksınız. Değilse, hele ki metal müzik açısından bu denli muazzam geçmekte olan bir yılda, kafanızı çevirip başka yöne gitmeniz en temiz tercih olacak.
68/100