Kritik

Messa – The Spin

Çökmenin, dağılmanın bin türlü yolu var. İçimizdeki canavarları susturmak her zaman o kadar da kolay değil ve bazen de kibir, her şeyin ensesine bastırıp en tepeye çıkmaya çalışırken etrafındaki her şeyi yakıp yıkmaktan hiç çekinmez. Zor olanı seçmenin onurlu bir tarafı var gibi görünse de insanın derisini sertleştirmekten başka ne işe yarar ki? Bir gün gelecek ve artık istesek de ağlayamayacağız, çünkü kıymetli her şey çoktan yok olup gitmiş olacak. Ön benliği uyandırmak için Yunan ezoterizminin en popüler sembollerini oraya buraya çizmeye devam; belki bir gün Jormungandr kendini mi doğuruyor, yoksa kendini mi yemeye çalışıyor anlarız.

Eveet. Bu sevimli açılışın ardından hala buradaysanız biraz İtalyan psych-doom tanrıçası Sara Bianchin ve onun harika Messa’sını konuşalım. 2016’daki ilk albüm Belfry ile doom dünyasına beklenmedik, fakat çok hoş karşılanan bir girişin arından post-metal ve blues etkilerinin de duyulduğu Feast for Water ve daha da progresifleşilen Close ile kalıcı olacağını gösteren Messa, günümüzün retro/modern, metal/rock kırması grupları arasında zirveye oynuyor. Şimdiden 2025 listelerinde kendi yerini garantilemiş yeni albüm The Spin de üzülürken birbirinden güzel şarkılar dinlemek isteyenlerin en güncel baş ucu eseri olarak Messa’yı bir basamak daha yukarı taşıyacak gibi görünüyor.

Messa’nın en büyük kozu, çok genişbir ilham yelpazesine sahip olmasına rağmen Sara Bianchin’in insanın gecelerine musallat olacak düzeyde etkileyici bulduğum doom vokalinin etrafında, oldukça bütüncül ve akıcı besteler yazabilmesine dayanıyor. Tıpkı kliplerinde özgürce sürdüğü motoruyla yaptığı gibi, Sara ve arkadaşları bir parçayı yazarken direksiyonu diledikleri yere kırmaktan, yeni diyarlara yol almaktan hiç çekinmiyorlar ve işin güzel tarafı, bu hiçbir zorlama veya kopukluk hissi barındırmayan, yumuşacık geçişlerle sağlanıyor. “Kendimle başa çıkamıyorum,” “Aynada kendime bakamıyorum artık,” gibi sözlerle, muhteşem bir nakarat ile saldıran doom canavarı bir parçayı bir anda AMY WINEHOUSE, THE GATHERING gibi isimleri anımsatan caz geçişli enstrümantal diyarlara sürükleyebiliyor, SISTERS OF MERCY gotikliğini pat diye blast-beat ve black metal karanlığına gömebiliyorlar. The Dress ve Thicker Blood , 9 dakikaları bulan epik yapılarına rağmen öyle akıcı, rahat dinlenebilen ve çeşitli bir müzik sunuyorlar ki adeta OPETH vari bir “yav ne ara 10 dakika oldu,” şaşkınlığı yaşatmaları muhtemel.

Öte yandan genele bakınca parça ve albüm süresinin görece kısalmış olmasıysa (Close 65 dakikayken The Spin 40 dakika civarında) müzikal zenginliğin çok daha rafine bir biçimde sunulmasının önünü açmış. At Races, Immolation gibi lokomotifler grubun 4 dakika bandında da çok odaklı işler çıkarabileceğini gösteriyor. Fire on the Roof ve Void Meridian gibi parçalarda kariyerinin zirve performanslarına ulaşan Sara’nın kusursuz vokali de eklenince albüm, hiçbir anında boş atmayan dopdolu, tekrar tekrar dinlenebilecek bir şeye dönüşüyor. Tabii burada gitarist Alberto’ya da hakkını verelim; her parçaya yazdığı harika psych/doom rifleri bir yana, her parçaya seviye atlatan -özellikle de Immolation‘da insanda “katarsiiis!” diye bağırma isteği uyandırıyor namussuz- solo işçiliği gerçekten enfes. Bas/synth. sorumlusu Marco ile birlikte, olabildiğince retro ekipmanlar kullanarak yarattıkları 80’ler prodüksiyonu, bu zengin müzik ve Sara’nın mitolojik varlık boyutundaki sesiyle birleşince The Spin, 2025 listelerini zorlayacak raddeye gelmiş.

Messa, aslında sınırları çok da geniş olmayan bir türde çalmasına rağmen her albümde üzerine koyup evrilmeye, bu esnada da giderek daha rafine, daha yoğun bir şeye dönüşmeye devam ediyor. Melankoliyi bu kadar cazibeli kılmak hiç kolay değil ama The Spin, olduğu şeyi çok basitmiş gibi gösterecek kadar güçlü. Sene sonunda mutlaka tekrar konuşuruz ama ben özellikle The Dress, Immolation, Reveal gibi parçalar yüzünden, duruluğun güzelliğini yansıtan harika klipler yüzünden muhtemelen önümüzdeki yıllarda da sıkça geri döneceğim The Spin‘e.

90/100


Okur puanı:

Ortalama puan 5 / 5. 7

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

2 thoughts on “Messa – The Spin

Bir Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.