Kritik

The Great Old Ones – Kadath

Merhaba.

Metalin alabildiğine geniş ilham kaynakları arasından bilim kurgu ve korku edebiyatının usta ismi H.P. Lovecraft’ın eserlerini seçmek, MORBID ANGEL‘ın ilk albümüne, yani 35 yıldan dahi geriye uzanan örnekleri de düşünürsek tazelik, şaşırtıcılık gibi özelliklerini yitireli uzun zaman oluyor. Birçok grup Cthulhu referanslı, Necronomicon göndermeli işler yaptı ve yapmaya devam ediyor, fakat hiçbirimiz aa ne kadar ilginç, demiyoruz artık. 2009’da kurulan Fransız post-black metal grubu The Great Old Ones (TGOO) ise bu konuda nadir bir istisna; bir ya da birkaç şarkı, kapak tasarımı veya konsept albüm seviyesinde değil, tüm eserlerini ve varoluşunu Cthulhu mitosuna dayandırarak eşi benzeri pek görülmemiş bir adanmışlık sergiliyor. Kendisiyle hoş bir röportaj da yaptığım Benjamin Guerry ve tayfası, Lovecraft edebiyatını black metal estetiğiyle birleştirerek sanatın bu niş iki parçacığını benimsemiş, sevmiş insanları mest ediyorlar.

Innsmouth’un yerlisi gibi takılmaları, Lovecraft sevenleri direkt cezbederek gruba avantaj sağlasa da aslında TGOO müziğinden keyif almak için Azathoth’un kozmik dehşetine maruz kalıp oradan sağ çıkmaya, Yuggoth mantarları yutmaya filan gerek yok. Yoğun bir atmosfer, acelesi olmayan bir müzik inşası ve black metalin daha modern ögelerle birleşiminden keyif alan herkes, TGOO için potansiyel hayran durumunda. Çok daha genele hitap eden, dümdüz sözlere sahip grupları düşünürsek -özellikle de dil ve kültür bariyerine takılan Türkiye metalcisi için- sadece enstrümanı, melodiyi dinlemek çoğu zaman yetiyor da artıyor zaten. Ne var ki söz konusu TGOO gibi benliğinden Lovecraft’ı, çekip çıkarmanın imkansız olduğu bir grupta olan biteni daha net kavrayabilmek, sunulan deneyimi bütün olarak yaşayabilmek ve keyif alabilmek için biraz bir şeyler bilmek, kurcalamak gerekiyor illa ki. Harika bir filmi hiç bilmediğiniz bir dilde izlemekle aynı şey gibi düşünebilirsiniz bunu. Kısacası gruba tapanı da, hiç anlayamayanı da bu bağlamda değerlendirmek gerekir benim gözümde.

Photo Credit: Daphnea Doto / Solweig Wood

Çıktığı yılın en iyileri arasındaki Cosmicism ve Season of Mist transferi sonrasında daha hızlı hareket edeceğini tahmin ettiysem de yeni albüm için 6 yıl bekleyerek beni yanıltmayı ve şaşırtmayı başardı TGOO. Bu defa Cthulhu mitosundan biraz uzaklaşıp The Dream-Quest of Unknown Kadath (Bilinmeyen Kadath’a Düş Yolculuğu) hikayesini ele alarak Randolph Carter adlı kahramanımızın (bu karakterin biraz da H.P. Lovecraft’ın alter egosu olduğuna inanılır) rüyalarında gördüğü, tariflere sığmayan mükemmellikteki bir şehri arayışını konu edinmiş. Rüya aleminin en gizemli yerlerinden biri olan Kadath‘a ulaşmak o kadar kolay değil elbette. Nihayet Kadath’a vardığındaysa hatıralarının yansımaları, bilinçaltı, rüyalar ve evrenin bilinemezliği üzerine insan aklını zorlayan bir tecrübe yaşayacak Carter.

Tematik tazelenme, müzik tarafında da belirgin şekillerde kendini gösteriyor. Kadath, bugüne kadar TGOO elinden çıkmış, dinlenebilirliği belki de en yüksek albüm. Her zamanki progresif ve deneysel pasajlar, istikşafi geçişler ve üç gitarın gücüyle yaratılan karşı durulmaz ses duvarı, yekpare bir TGOO müziği oluşturmak üzere hazır ve nazır; ancak bu defa In the Mouth of Madness gibi alabildiğine melodik, orta tempoya sırtını yaslamış, temiz vokalin de devreye girdiği, görece kısa (7 dakika ile albümün en kısası) süresi içerisinde çok rahat dinlenebilen besteler de mevcut. Günün sonunda Lovecraftian korku atmosferinde, 60 dakikanın üzerine çıkan bir black metal albümü için rahat sıfatı pek çokları için yanlış yönlendiren bir tanımlama olacak tabii ama grubu bilenler veya bu tür albümlere aşina olanlar, Kadath‘ın ne denli rahat aktığını fark edip şaşıracaklar mutlaka.

Bir pus perdesi arkasında akustik gitarın belli belirsiz dokunuşlarıyla açılsa da hemen peşisıra Guerry’nin “Kadath!” diye haykırmasıyla bilindik black metal karakterine bürünen giriş parçası Me, the Dreamer, hem üç gitarın ses duvarı yaratmadaki gücünü hem de grubun zarif melodiler, Cosmicism ile gruba dahil olan GOROD insanı Benoit Claus’un maceracı bas gitar yürüyüşleri ve alışagelmişin dışındaki davul örgüleriyle post-black metalin hakkını nasıl verdiğini gözlemlemek adına iyi bir örnek. 4. dakikaya ulaşana kadar blast-beat duymadan, adım adım deliliğe yürüyen vokalin yakarışları arasında devamlı bir alışveriş halindeki gitarlar kulaklarınızda dans eder, Claus’un bas gitaristi gönlünce parçanın üzerinde salınırken TGOO büyüsü de yavaş yavaş açığa çıkıyor.

İlk anda dikkat edilecek şey mutlaka birbirine dolana dolana göğe yükselen gitarlar ve o enfes bas gümbürtüsü olacak ama özellikle Julian Deana, kitin tüm unsurlarını etkin biçimde kullanıp sadece gerekli anlarda blast-beat atarak albüme büyük bir dinamizm eklemiş. Hem parçaların en durgun anlarını bile daha zengin kılan hem de tansiyonu çok iyi yöneterek anlatıyı güçlendiren bir davul performansına imza atmış Deana. Nefes alan enfes prodüksiyon da her bir vuruşunu hissetmemizi sağlıyor. Zaten röportajda da belirtmişti Guerry dinamik aralık mevzularına, prodüksiyona ne kadar kafa yorduklarını.

Bir enstrümantal ara faslı (The Gathering) arkasına tam 15 dakika süren bir başka enstrümantal (Leng) koymak gibi manyaklıklar yapmasına rağmen kozmik korku ve sürreal diyarların gizemini müzikla ifade etme konusunda o kadar başarılı ki hiçbir anında sıkılmadan, hatta çoğu zaman arkaya yaslanıp gözleri kapayarak dinledim Kadath‘ı. Biraz da dinleyicinin kendi kendine tecrübe etmesi gereken, dinlendikçe o kalın duvarı ören gitarların ayırt edilip favori anların belirleneceği türden bir albüm olduğu için yazıyı uzatmak gibi bir niyetim yok. The Great Old Ones, müzikal olarak evrim geçirmeye devam ettikçe her bir albümde daha da görkemli hale geliyor. Kadath, Cosmicism kadar boğucu olmadığı için şimdilik bir adım geride belki benim için, fakat The Great Old Ones’ın kendi zamanının en iyilerinden biri olduğu, su götürmez bir gerçek.

85/100


Okur puanı:

Ortalama puan 4.7 / 5. 14

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.