Hellbutcher – Hellbutcher
Merhaba.
Çok az dinlediğim, buna rağmen çok sevdiğim ve ne zaman lafı geçse daha çok dinlemeliyim dediğim gruplardan biri de 90’ların önemli black/thrash marifetlerinden bazılarına imza atan NIFELHEIM. Sadece dört albümleri bulunmasına rağmen türe damgasını vurmuş durumdaki İsveçli grup, 32 yıl kadar süren macerasının bittiğini hiç duyurmadı belki ama 2022’de Hellbutcher lakaplı Per Gustavsson, ikiz kardeşinin yer almadığı, Hellbutcher adında yeni bir grup kurduğunu açıklayınca herkes, ikilinin arasında bazı anlaşmazlıklar olduğunu veya Erik’in çalma hevesinin kalmadığını anladı elbette. Üstelik Hellbutcer logosu da bayağı Nifelheim logosuna benziyor ki bu da artık yola buradan devam edileceğinin habercilerinden bir başkası.
Bu yeni serserilik ocağında Per Gustavsson’a eşlik edenlerse hiç yabana atılmayacak cinsten müzisyenler: OPETH ve BLOODBATH‘ten tanıdığımız, daha önce Nifelheim’da da çalmış davul üstadı Martin Axenrot’tan tutun da UNLEASHED‘ın ana bestecisi konumundaki (yıllarca FIRESPAWN‘da da çalmış) Fredrik Folklare’ye uzanan, GAAHLS WYRD ve AETERNUS bas gitaristi Eld’i de barındıran sağlam bir liste var elimizde. Nifelheim vokalisti ve İsveç’in en yetenekli metalcilerinden bazılarından black metal fikri, elbette kulağa çok cazip geliyor.
Tabii Hellbutcher’ın biraz fazla old-school ruhlu olduğunu, ortaya yeni bir şeyler koymaktansa en eski derileri, en ucuz birayı, en çiğ müziği aramaya yönelik bir motivasyonla yola çıktığını söylemek lazım. Black metalin thrash metalden, punk kültüründen aldığı ilhamla itlik ve serseriliği yücelttiği bu müziği herkes yapabilir. Hellbutcher’i genç, ateşli ama müzisyenlik tarafında sınırlı yeni yetme bir gruptan ayıran temel faktörse tüm elemanların çok tecrübeli, enstrümanına ve metale hakim oluşu. Bunun sonucunda ortaya çıkan iş, hem çiğliği ve hırpaniliğiyle samimi bir damardan giriyor hem de üç şarkı sonra baymayan zengin, kaliteli bir bestecilik sunuyor.
Daha 2. parça Perdition‘da 90’lar MARDUK‘una benzer bir vokal performansı, arkasındaki Violent Destruction‘da albümün ruhunu özetleyen, ismiyle müsemma vahşilikteki gitarlar, bu şarkıda ipuçlarını duyduğumuz melodi/solo kombinasyonlarının Hordes of Horned God‘da arşa çıkması, Devil’s Rider‘da MOTÖRHEAD ve VENOM vari gruplarınkine benzer bir rock’n’roll ruhu derken gerçekten de her şarkıda yeni bir şeyler sunup sıkmadan dinletiyor kendisini Hellbutcher. Zaten yarım saatin biraz üzerinde ideal bir süresi var, bir de şarkıdan şarkıya farklı yöntemler ve biçimlerle ders niteliğinde bir akıcılık sağlamışlar. Tempoyu hiç düşürmemeleri ve baştan sona devamlı eşlik eden Per Gustavsson’un yırtıcı, güçlü vokali, albümü yukarı taşıyor.
Black metalin thrash, speed ve heavy ile iç içe geçmiş bu saf hali, herhalde tüm metal türleri içerisinde köklerine yakın durma konusundaki en istekli alt tür. Yeni, genç gruplar da oralara dokunmaya çalışıyor, eskinin yüce efendileri de geçnişte standart belirleyen büyük albümlerine yakın işler çıkarmaya çalışıyor. Bu yüzden türün büyük isimlerinden biri dağıldığında, “artık zamanı gelmişti,” veya “yaşlanmışlardı,” gibi yorumlar yapılmıyor ve dinleyiciler gerçekten üzülüyorlar. Nifelheim’ın belirsiz bir süreliğine durduğu haberi de bu türe gönül veren herkesi yaralayan bir gelişmeydi. Neyse ki Hellbutcher, Nifelheim’ın bıraktığı yerden devam ediyor ve Hellbutcher, gönül rahatlığıyla dinleyebileceğiniz çok sağlam bir albüm. Eğer bu tümüyle görmezden geldiğiniz bir tür değilse Hellbutcher’ın 2024’ün en iyi çıkış yapan gruplarından biri olarak hafızanızda iz bırakacağına eminim.