Non Est Deus – Impious
Merhaba.
2021’in kaliteli black metal albümlerinden biri de KANONENFIEBER‘in Menschenmühle‘siydi hatırlarsanız. Noise rumuzu haricinde kimliğine dair bilgi sahibi olamadığımız Alman bir müzisyenin tek kişilik projesi, Dünya Savaşı konsepti ve sağlam müziğiyle pek çok listede kendine yer bulmuştu. O pek bilinmiyor ama aslında aynı yıl, LEIÞA adındaki projesiyle depresif bir black metal albümü daha yayımladı Noise. 2022’de de boş durmadı ve bildiğimiz kadarıyla en eski projesi Non Est Deus’nun 3. stüdyo kaydı Impious‘u paylaştı geçtiğimiz Cuma günü. Hatta onun öncesinde de yine Kanonenfieber adı altında, Rusya-Ukrayna savaşına dair farkındalık yaratma amaçlı bir şarkı da yapmıştı.
Böylesi bir üretkenlik söz konusu olduğunda nicelik/nitelik konusunda soru işaretleri normal ama tek kişilik black metal projesi gibi ancak tutkuyla, gerçekten isteyerek yapılabilecek bir işte Noise’un samimiyetini sorgulayasım gelmiyor açıkçası. Belli ki aklındaki fikirleri tek bir isim altında sunup ortaya karışık bir iş yapmak istemiyor ve farklı temaları, hak ettikleri şekilde işlemek ve sunabilmek için ekstra çaba gösteriyor. Dağınık, kopuk bestelere sahip uzun albümlerdense kısa ama odağı belli işleri daha çok sevdiğim için takdir ediyorum bu tarafını.
Haliyle Non Est Deus, Noise’un diğer iki projesinden farklı bir karaktere sahip. Organize din karşıtlığı, günahkarlık tellallığı ve zaman zaman işi şakaya vuracak kadar üstten bakan, aşağılayıcı ve direkt bir tavırda. There is No God diye albüm çıkarıp Fuck Your God diye şarkı yazacak kadar net ve köşeli. Impious da bu keskin üslubu zaman zaman melodik, fakat çoğunlukla çiğ ve saldırgan bir biçimde aktarıyor dinleyiciye. Hafif melankolik alt tonlardaki (Celebrate the Selfdestruct) jilet gitarlar, yine Noise’a ait harika prodüksiyonda belirginleşerek lokomotif görevi görürken anlaşılabilir ama ekstrem çizgisini kaybetmeyen çığlıklar, her rifi daha da tahribatlı bir hale getiriyor.
Vokalden bahsetmişken, Noise’un bir tek konuşma şeklindeki temiz vokallerine alışamadığımı söylemem gerek. Bence Impious‘ta bu vokale yer yok ve her defasında albümün havasını dağıtıp konsantrasyonumu bozuyor. Onun haricinde tüm enstrümanlarda kalbur üstü bir performans sergiliyor zaten ve özellikle de tiz çığlıklarını çok seviyorum. Black metalde vokal artık ekstrem vaizlik boyutunda ve çoğu vokalist, ne söylediğinin anlaşılması için uğraşıyor ama ben o gırtlak kanatan çığlıklardan vazgeçemiyorum doğrusu.
2. parça Burn it Down, tempo değişimlerine ve dinamizmine rağmen vurucu olması planlanmış Burn it Down! nakaratıyla bir süre sonra bayar oldu. Çok fazla tekrar ediyor ve üst üste kaydedip özellikle bozduğu vokali Villenueve’ün Dune filmindeki ses gücünün kullanımına benzer bir efekt çıkarmış ortaya ama birkaç tur çevirdikten sonra yetti bana. Şarkının son bölümünde MGŁA havası estiren harika bir blast-beat var ama ona rağmen artık atlıyorum bu şarkıyı. Bunun dışında her parçayı sevdim sanırım; özellikle kapanıştaki The Ascension, Noise’un besteciliğinin ne kadar güçlü ve dengeli olabileceğini kanıtlıyor.
Black metalin yeni -mümkünse eskilerinden daha düzgün- figürlere ihtiyacı var ve Noise üretkenliğiyle o figürlerden biri olabilecekmiş gibi görünüyor. Kalitesini bozmadan devam ederse belirli bir kesim çok yakından takip edecek kendisini ve neyin altına imza atsa koşa koşa gidip alacak. Hiçbir şey olmasa bile Alman black metali için şimdiden önemli bir isim olmayı başardı zaten. Impious da şimdilik son eseri olarak (25 Mart’ta iki parçalık bir EP gelecek Kanonefieber’den) yeterince güçlü ve potansiyelini gösteriyor. Umarım bir sonraki albümde saldırganlık dozunu biraz daha artırıp temiz vokali azaltır; başka bir günahı (en büyük ve ilahi olan dışında) yok Non Est Deus’nun.
83/100
Metalperver’e destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp PATREON’a bir göz atabilirsiniz: