Monte Penumbra – As Blades in Firmament
Merhaba.
Okur ve PATREON destekçilerimizden Duodenum, İzlanda black metalinin bir başka örneğini incelemiş. Buyursunlar:
Postmodern dünyanın alamet-i farikalarından biri insanların korkunçluk düzeylerinden bağımsız olarak olay veya fikirlere güvenli bir mesafeden yaklaşıp bir turist gibi bunu deneyimleyebilmeleri. Tıpkı İstanbul’u gezen bir yabancının iki mevlevi izleyip Boğaz’da rakı içerek “İstanbul is such a beautiful city,” diye sosyal medyada paylaşım yapması gibi sayısız kişi semavi dinlerin sulandırılmış sürümleri olan New Age saçmalıklarını takip ediyor. Bu güvenli mesafe sayesinde müze gezercesine dini deneyim yaşayan insanlar birilerine servet kazandırıyor, herkes ekmeğine bakıyor. Alan razı satan razı; biz işimize bakalım.
Bizim işimiz tabii ki de Satanizm, tabii ki de Şeytancılık. ANTAEUS, DRASTUS, FUNERAL MIST gibi ortodoks gruplar sayesinde biz de Satanizmi güvenli bir mesafeden izleyebiliyor, inanmasak bile WATAIN’in kafa yapısına büründüğümüzde günlük hayatımızda tatmamızın imkansız olduğu bazı zevkleri yaşayabiliyoruz. Monte Penumbra da İzlanda’nın son dönemde parlayan yıldızlarını taklit eden bir black metal yapıyor ve doğru kafa yapısıyla dinlendiğinde gayet keyifli bir müzik üretiyor.
Prodüksiyonunu İzlanda’daki grupların neredeyse tamamıyla haşır neşir olan Stephen Lockhart’ın yaptığı As Blades in Firmament daha ilk saniyesinden ilham kaynaklarını belli ediyor. Lockhart’ın imzası olan hafif mağaramsı İzlanda tınısı albümün tonunu belirlerken davulların da SINMARA’dan Bjarni Einarsson’a emanet edilmiş olması aslen Portekizli W.uR’nin niyetini gösteriyor. Odadaki file baştan işaret edelim, eğer İzlanda’nın black metaliyle az çok haşır neşirseniz As Blades in Firmament yeni hiçbir şey vadetmiyor. Fakat bu tınıyı seviyorsanız albümden de kesin olarak keyif alırsınız.
Biraz daha detaya inmek gerekirse W.uR oldukça lezzetli fikirlere sahip bir müzisyen. Albümle aynı adı taşıyan şarkının 3 ölçülük ana rifi, To Anoint the Dead’deki melodiler ağızdan salya akıtacak cinsten. Fakat bazı şarkılara atmosfer sağlamak amacıyla konulmuş temiz gitarlar akıcılığı baltalayıp tat kaçırıyor. Çok da yaratıcı olmayan fikirler sırf olsun diye konulmuş gibi. Neyse ki az miktarda var ve albüm bazında çok da rahatsızlık vermiyor. Davulcu Bjarni Einarsson’un performansı ise kusursuz. Müziğe yaptığı süslemeler, çeşitli tom oyunları çok zekice ve gazı köklemek istediğinde hızlandığında düşürmediği tuşesiyle kafaya kafaya çakıyor. Bunların dışında Trephining the Severed Head of the Oracle ve Foreboding in Tidal Breaths’teki bazı melodileri müziğe hiç yakıştıramadığımı da eklemeliyim.
Dürüst olmak gerekirse NoEvDia’nın Instagram hesabından yaptığı ilk paylaşımı olmasa muhtemelen adını bile duymazdım Monte Penumbra’nın. İlk albümünü 2013’te çıkarmış ve bu albümü incelerken öğrendim varlığını. Tabii ki NoEvDia’dan çıkmış her şey gibi belli bir kalite standardının üzerinde, zaten takipçileri çoktan dinleyip kararlarını verdiler bile. Flesh Cathedral, Aphotic Womb gibi başyapıtları dinlememiş olanları bu inceleme vesilesiyle o taraflara yönlendireyim. Bu tınıya doyamayan benim gibileri içinse As Blades in Firmament; 41 dakikalık süresi, kulak okşayan prodüksiyonu ve bazı hoş fikirleriyle çerezlik keyifli bir albüm.
77/100

huzur izlanda
Nick-Entry uyumu