Memoriam – To the End
Merhaba.
Yahu bu Karl Willets resmen senelerdir death metal yapmak için yanıp tutuşuyormuş da adamın elinden tutan yokmuş. Biraz yavaş reis, ümmet hızına yetişemiyor!
Martin “Kiddie” Kearns’in 2015’teki zamansız vefatı sonrasında, 2016’da, onun anısına kurduğunu duyurduğu Memoriam ile beş senede 4. stüdyo albümünü yayımladı Karl Reis. Hatta ilk albümün 2017’de geldiğini düşünürsek… Neyse, girmeyelim bu matematik hesabına. Kısacası For the Fallen‘dan beri neredeyse hiç durmadı Karl ve arkadaşının anısını yaşatmak için bu maceraya atıldığını düşününce herhalde bunu en iyi şekilde yaptığını söylesek yanlış olmaz.
Kısa sürede arka arkaya albümler sıralayan Memoriam’ın müziği hakkında öyle inanılmaz tespitlerde bulunmak, söylenmeyeni söylemek çok kolay değil. BOLT THROWER elemanları, Bolt Thrower ruhunu yaşattıkları bir death metal icra ediyorlar, konu aslında bu kadar basit. “Savaşa doğru, bir kez daha!” haykırışıyla açılan albüm, İngiliz death metalinin en büyük ustalarından bazılarını barındıran Memoriam’ın savaş temasını merkeze oturtmuş şakasız death metal anlayışını kaldığı yerden devam ettiriyor.
Açıkçası ben biraz For the Fallen Memoriam’cısıydım ve son albüm Requiem for Mankind incelemesinde belirttiğim üzere grubun bu çok net, fakat haliyle biraz da tekdüze tarzından bir miktar baymıştım. Neyse ki To the End, Memoriam’ın bugüne kadar yaptığı en dinamik, en zengin albüm herhalde. Seri üretime geçtiği, her albümde üç aşağı beş yukarı aynı şeyi yaptığı ve nostalji ekmeği yediği için eleştirip yerden yere vurmama (sonra da beni topa koyardı herhalde eski death metalci tayfa) ramak kalmış gibi hissettiğim Memoriam’ın To the End ile taş gibi bir albüme imza atmış olduğunu görmek hem bu MASSACRE, BENEDICTION, Bolt Thrower referanslı cayır cayır İngiliz death metaline her daim aç kulaklarıma bayram ettirdi hem de gönlüme su serpti.
Dinamizm, geniş bir aralığa yayılan tempo ve gitar işçiliğinde kendisini gösteriyor. Standart bir savaş death metali coşkusuyla açılan Onward into Battle sonrasında eğer hafızam bana oyunlar oynamıyorsa Memoriam tarihinin en hızlı parçası This War is Won‘a geçiyoruz ve her biri neredeyse benim yaşım kadar uzun zamandır death metal yapan dede dede adamların dur durak bilmeyen gövde gösterine şahit oluyoruz. IMMOLATION vari bir tarama ile ana rifi enfes bu şarkının.
No Effect ile yine bilindik Memoriam rayına oturduk zannederken bu defa da Failure to Comply‘ın başındaki, bu topraklardaki insanların çok yakından tanıdığı bir anons ile (“Dağılmazsanız müdahele edeceğiz… Bu alanda gösteri yapmak yasaktır! BAS GAZI BAS, AL BUNU AL!” şeklinde özetlenebilir) beklenmedik ölçüde politik sulara giriyor Memoriam. Black Lives Matter hareketine ve yaşanan rezaletlere kayıtsız kalmamış Memoriam ve nakaratta “Daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor?” diye haykıran Karl Willets’e katılmamak için gerçekten biraz fikirsiz, biraz kötü kalpli olmak lazım.
Vay be, babalar neler yapmış şaşkınlığı iyice yerleşirken bu sefer de -yine eğer hafızam beni yanıltmıyorsa- Memoriam tarihinin en ağır, en düşük tempolu bestesi olan Each Step (One Closer to the Grave) giriyor. Artık bu seneki ASPHYX kaydından mı gaza geldiler, yoksa Failure to Comply‘ın dramatik etkisini iyice köklemek mi istediler bilemiyorum ama resmen büyük savaş filminde savaşın merhametsizliğini seyirciye özetleyen o ağır çekim, müzik altı sahneleri gibi bir drama, bir doom havasıyla matem yerine çeviriyor Memoriam ortalığı. İsim şarkısında ise tom davullar eşliğinde vites yükseliyor zannederken yine death/doom temposuna inen verse kısımlar sayesinde, cenaze temposunu ve atmosferini koruyor. Bu parçadaki pinch harmonics işleri tam 90’lar death/doom zaten; tadından yenmiyor.
Böyle böyle akıp gidiyor kısacası tüm albüm. Önceki iki albümde monotonluktan (2. albüm The Silent Vigil‘i yazmaya bile üşenmiştim, düşünün) ve fabrikasyondan sıkılmış biri olarak To the End‘in inişli çıkışlı haline bayıldım açıkçası. Tabii ki yine çok standart, kas hafızası ve yılların tecrübesiyle muhtemelen beş dakikada yazılıp geçilmiş parçalar da var ama (Vacant Stare‘ın ilk yarısı falan ne öyle ya cırıcın cırıcın) albümün geneline bakınca bu defa çok daha yaratıcı, dinamik ve anlatacak bir şeyi olan bir Memoriam görüyorum ben; bu da beni fazlasıyla memnun ediyor. Memoriam yaratıcılığıyla, yenilikçiliğiyle övülecek, tavanı yüksek bir grup olmadığı için alabileceği puan da sınırlı ama death metal seven herkesi tatmin edebilir To the End. Şahsi favorim hala For the Fallen ama benim gibi grubun ilk baştaki heyecanının giderek azaldığını düşünen taraftaysanız To the End çok iyi hissettirecektir eminim. Oh be Memoriam!