Klasik Bir Cumartesi: Immolation – Close to a World Below
Merhaba.
Bu müziğe dair en sevdiğim şeylerden biri ne biliyor musunuz? Bazen bir şarkı çalmaya başladığında olan bitenin kavrayışıyla geçen o ilk birkaç saniyelik donukluk anından sonra aniden gelen, çene kemiğiyle burnun istemsizce birbirine yaklaştığı gazdan çıldıracak gibi olduğunuz o anları tecrübe etmek. Yani birileri bir yerde o kadar hayvan, o kadar METAL bir şeyler çalıyor ki siz yüz kaslarınızı kontrol edemiyorsunuz, surat ifadeniz kendilğinden METAL oluyor.
İlk dinlediğim zamanın üzerinden neredeyse 17 yıl geçti ve hala Higher Coward‘ın 35. saniyesinden itibaren, Close to a World Below tamamen sona erene kadar mimiklerimi kontrol edemiyorum.
Immolation, death metal tarihinin en hak ettiği değeri görmeyen isimlerinden biri. Roadrunner Records‘un günceli yakalamak uğruna hiç etmeye çalıştığı Immolation, neyse ki öyle kolay kolay yabana atılacak bir grup olmadı hiçbir zaman. 1991 çıkışlı ilk albümleri Dawn of Possession‘dan tutun da 2017’de yaptıkları son işleri Atonement‘a kadar istikrarı hiç bozmadan her albümüyle içimizden geçmeyi başaran Amerikalı dev ismin 90’ların ikinci yarısını gözden uzak geçirmsinden kaynaklı, death metalin ağır topları kadar sık anılmıyor olması canımı sıksa da Metal-Archives gibi hiçbir şeyden memnun olmayan, dikkat çekmek için sivri yorumlar yapıp duran zibidiler ile dolu bir ortamda bile grubun hiçbir albümünün puanının 80’den aşağı olmaması da Immolation’ın kantardaki ağırlığı hakkında ipucu veriyor. Daha aklı başında mecralarda ise Immolation denilince herkes ceketini ilikliyor zaten ki öyle de olmalı.
Grubun 2000 yılında yayımlanan 4. stüdyo albümü Close to a World Below, iki ayrı on yılda death metal başyapıtı çıkarma başarısını gösterebilen üst düzey bir gruba dönüştürüyor Immolation’ı. Başyapıt denemese de 2017’deki Atonement ile üç on yıla yayılan bir hayvan evlatlığından söz edebiliriz hatta. Neyse, albümün gazı ve heyecanı yüzünden oradan oraya savruluyor cümlelerim, biz albüme dönelim.
Artık böyle kapaklar yapılmıyor belki ama Close to a World Below‘un kapağı içeride bizi nelerin beklediğini çok iyi özetliyor. Açılıştan itibaren Robert Vigna ve Thomas Wilkinson ikilisinin müthiş bir hız ve uyum içerisindeki rif bombardımanı, aynı seviyedeki sapkın davulculukla birleşip ilk şoku yaşatırken bu dünyaya death metal yapmak için gelmiş bir zebani olduğuna yürekten inandığım Ross Dolan’ın ağzınıza sıçacağız ve bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey yok tavrındaki vokali, cehennemi bir çaresizliği daha da derinleştiriyor. Ani ve şizofrenik soloların devreye girmesiyle işkence katmanlanırken yılına göre zamanın çok ötesindeki uyumsuzluk pratikleri ise kaotik atmosferi öyle bir yüceltiyor ki insan bir süre sonra bitap düşüp cezasına boyun eğerek Immolation’ın asla sönmek bilmeyen alevleri arasında yitip gidiyor… Üstelik tüm bu söylediklerim, henüz sadece açılış parçasında olup bitenler!
2. sıradaki Father, You’re not a Father, kapanıştaki sekiz dakikalık epik isim parçasıyla beraber (ki albümün zirvesi o şarkıdır) tüm zamanlarda favori death metal parçalarımdan. Bu iki şarkıdaki rif saldırısı ve Alex Hernandez’in yaratıcı davulculuğu karşısında hala şaşırıyorum bazen. Zaten Alex’in bu tempodaki death metali tekdüze tınlamaktan çıkaran progresif, bol tom davullu performansı Immolation’ın oyununu bir üst seviyeye taşıyan önemli etmenlerden biri. Tempo düştüğünde bile Alex’in ritim hızı asla düşmüyor ve üzerine gelen her yeni rifin hakkını teslim edecek, geçişleri sivrileştirecek bir atak, bir vites değişikliği yapıp şarkıları enfes taşıyor. Blast-beat aralarına soktuğu öyle tom vuruşları var ki Immolation kadar perküsyon kullanan bir death metal grubu var mı diye düşünüyor insan. SUFFOCATION davulcusu Mike Smith’e de selam edelim buradan o zaman… Ne diyordum? Zerre hatırlamıyorum şu an ama zamanında albümün en eski kritiklerinden birini okurken percussive brutal death metal etiketi görüp şaşırdığımı hatırlıyorum, haha. Albümün en düşüp kalkan şarkılarından Father, You’re not a Father performansına bir baksanız yeter zaten yukarıdaki videodan. Deli gibi bir şey Alex Hernandez, gitarı takip edip bire bir çalmak ne ya.
Ross Dolan ayısına hiç girmeyeceğim ama onun bas gitarı üzerinden prodüksiyonu konuşmak lazım biraz. 1997’den itibaren günümüze dek tüm Immolation albümlerinde imzası bulunan prodüktör Paul Orofino, aslında önemli bir death metal prodüktörü olmamasına rağmen Immolation ile müthiş işler çıkarıyor. Close to a World Below‘un bu kadar canlı, bu kadar gerçek ve insanın üzerine üzerine gelen bir güç timsali gibi duyulmasında şüphesiz etkisi büyük ve özellikle Ross Dolan’ın bas gitarını çok belirgin hale getirip çılgın atan müziğin içerisinde kaybolmamasını sağlaması büyük iş. Alex’in her bir vuruşunu, Robert Vigna ve Thomas Wilkinson’ın neredeyse pena sesine kadar her şey duymak mümkün. 2000 belki çok eski değil gibi görünebilir ama böyle bir albüm için bu prodüksiyon, o dönem için çok üst düzey. 90’lardaki death metal albümleri gibi bir prodüksiyon bekliyorsanız çok şaşıracaksınız kısacası. Dolan’ın brutal vokali ise katmerin üzerindeki kaymak gibi, iskenderin üzerinde dökülen tereyağı gibi bir şey.
Albümü dinledikçe buraya bir şeyler yazmaya, saçma sapan benzetmelerle Close to a World Below‘a ne kadar coştuğumu anlatmaya devam edebilirim ama bunları kim okumak ister bilmiyorum, hshaha. Sonuça Immolation öyle gizli cevher statüsünde, bakın Metalperver size ne buldu vs. gibi bir şekilde sunabileceğim bir grup değil zaten ve 2000’lere damga vuran bir albümden söz ediyoruz burada. O yüzden bilen zaten biliyor ama Close to a World Below, death metalin altın çağının geçildiği bir dönemde çıkıp ateşi harlayan, death metali milenyuma taşıyan albümlerden biri ve her tür için her dönemde bu tip çılgınlıklara ihtiyacımız var devamlılık için. O yüzden de ilk dönem klasiklerinin yanında durmasa da ruhani açıdan onların gerisinde değil kesinlikle bu yüzyılda çıkan en özel birkaç death metal albümünden biri. Eğer şimdiye kadar dinlemediyseniz derhal dalmanızı, şiddetle öneriyorum…
Son olarak da şu ana kadar yazdıklarımdan anlamadıysanız diye Immolation dinlerken nasıl bir ruh haline girdiğimi özetleyen şu minik videoyu salayım hadi:
100/100

Bu düğme ne işe yarıyor dersiniz?
Kapağı gibi cayır cayır bir albüm hem teknik hem brutal çılgın tempo değişimleri blast beatler riff bombardımanı ve saf katıksız doğal death metal ağız sulandıran bir albüm None So Vile, Effigy of the Forgotten Consuming Impulse Altars of Madness gibi hayvanlıkların yanında yerini alan bir albüm
Immolation’ı iki kez canlı dinleme ayrıcalığına kavuşmuş bir kişi olarak yazdıklarının altına imzamı atarım. Death metalin sözlük anlamı olarak rahatlıkla yazabileceğimiz bir isim.
Hahaha sondaki video cidden Immolation’un hissettirdiklerinin özeti.