Decapitated – Anticult
Merhaba.
Patreon’daki en ejderha destekçilerimizden Eren’in isteğiyle bugün bir dönemin teknik death metal, şimdinin ise death/groove metal devi Amerikalı Decapitated’ın 2017’de yayımladığı son albümü Anticult‘a göz atacağız. Metalperver’i desteklemek, abone olmak ve güzelliklerinden faydalanmak için sizleri de PATREON‘a bekliyoruz, diyor ve devam ediyoruz. Gelin.
Bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere henüz 12 yaşındayken, kendinden dört yaş büyük ağabeyi ve 2005 yılında gruptan ayrılacak vokalist Wojciech ile birlikte kurdukları Decapitated’ta davul döven Vitek’in, talihsiz bir otobüs kazası sonucu 2007 yılında aramızdan ayrılmasından sonra Decapitated başka bir gruba dönüştü. Teknik death metal olarak başlayan grubun dönüşüm sinyallerini önceden de görmüştük ama Vitek sonrasında Decapitated çok daha sade, steril ve groove odaklı bir death metal ile farklı bir yola girdi ve Vitek’in ölümüyle sarsılan hayranların büyük bir kısmını daha da üzdü.
2014’te yayımlanan Blood Mantra albümünün çıktığı zamanları çok net hatırlıyorum. Grubun bu ikinci dönemindeki tertemiz prodüksiyon, muazzam bir groove ve jilet gibi gitarlarla yarattıkları o cam bardak yiyormuş hissi veren katır kutur müziğe büyük yükselmiştim. Sadece ben değil tabii, grubun geçirdiği değişime burun kıvırmayıp bu yeni halini veya türü seven birçok hayran da bağrına basmıştı Blood Mantra‘yı. Çünkü hala eski Decapitated’tan – minicik kırıntılar şeklinde olsa dahi – bir şeyler hissediliyordu o albümde ve gelecekte bu iki anlayışın harmanı, fantastik bir şeyler gelebileceğine dair umutlandırıyordu. 2017’de gelen Anticult ise eski Decapitated’in tamamen öldüğünü duyuran albüm oldu bana sorarsanız.
Bu değişim sonrası özgünlüğünü ve teknik gücünü kaybedip çok daha jenerik bir metal yapmaya başlayan Decapitated’ın güncel vizyonunu iyi özetleyen bir albüm Anticult. Sayıp sövmeye başlayacakmışım gibi duruyor bir önceki cümle ama tam öyle değil aslına bakarsanız. Gitarist Vogg’un birçoklarının bildiği PANTERA hayranlığı – adamın Pantera dövmesi var – ve Dimebag sevgisi, stiline de doğrudan bir etkisi var ve hem groove hem de solo anlamında Anticult dinlerken Pantera duymamak imkansız. Tabii siz de benim gibi eğer Pantera’yı seviyorsanız bu harika bir şey.
Tamamen ritim gitar, yüksek tempo ve groove temelinde olduğu için, her ne kadar teknik açıdan pek doyuruculuğu olmasa da Anticult‘tan keyif almamak zor. Her şarkı sıkı bir inşa süreciyle güçlü bir açılış sonrasında freni patlamış bir kamyon havasında, paldır küldür ilerliyor. Kill the Cult ve Earth Scar gibi üst düzey ritim dersi tadındaki bestelerle gaza gelmemek, coşmamak imkansız. Tabii arada da Dimebag etkili sololar, ağır geçişler var ve onlar da iyice harlıyor ateşi. Tertemiz bir prodüksiyon, çok basit ve hemen içine çekilebilecek ritimlerle bayır aşağı müthiş ter attırıyor Decapitated albüm boyunca.
Buna karşın çeşitlilik veya yaratıcılık adına Anticult‘tan geriye ne kaldı iki yılın ardından derseniz Fatih Erkoç’tan Ellerim Bomboş derim ancak. İnceleme öncesi yeniden hatırlamak için albümü açmadan önce Anticult ile ilgili aklımda cırıc cıc cırıcı cıc cıcıc cıccırı şeklinde özetleyebileceğim tarama fikirleri vardı ve albümü dinledikten sonra da bunun üzerine pek bir şey eklenmedi doğrusu, haha. Sabun köpüğünün dik alası gerçekten bu anlamda Anticult.
Ne istediğinize göre değeri değişebileceği için kesin bir ifadeyle net bir puan vermek zor; ver baba yüksek tempo cıncırı metal coşkusunu, diyorsanız, çok da kafanızı yormadan esip gürlesin, yaksın ortalığı istiyorsanız Anticult keyifli ama sadece ve sadece bu amaç doğrultusunda iyi bir albüm maalesef. Biraz özgünlük, yaratıcılık veya çeşitlilik isterseniz Decapitated’in isminin bugünlere taşıyan, teknik death metal şovu tadındaki ilk iki albüme göz atmanızda fayda var.
69/100

Geri bildirim: Yerli Pazarı: Carnophage – Monument – Metalperver