Brocelian – Guardians of Brocéliande
Merhaba.
Metalin kara koyunu olarak görülen senfonik metal, metal ögelerinin büyük oranda yerini klasik müzik ve opera dinamiklerine bıraktığı, beauty&beast dediğimiz, boru sesli beyler ve billur sesli beybilerin atışmaları şeklindeki vokalleriyle öne çıkan, birçokları tarafından metal olarak bile tanımlanmayan, fakat seveninin de azımsanmayacak kadar çok olduğu enteresan bir tür.
Sabit ve basit gibi görünen formülüne rağmen bu formülü kullanarak diğer grupların arasından sıyrılacak bir müzik yapmak pek kolay değil. Türün yapıtaşlarını belirleyen NIGHTWISH ve WITHIN TEMPTATION gibi grupların kopyası gibi görünmeden opera vokalini ön plana koyan bir senfonik metal yapmak imkansız ne yazık ki. Üstelik hem metali hem de klasik müziği iyi bilmek gerek ki bunlardan birini bile iyi bilmek iş. Kısacası hem epey dar bir kitleye hitap edecek, hem bu kitlenin dışındaki çoğunluk tarafından sürekli dalga geçilip aşağılanacak hem de çok büyük bir ihtimalle türün öncülerinin basit bir kopyası olacakken neden hala insanlar inatla senfonik metal grupları kuruyorlar zerre anlamıyorum ben, haha.
2008’de kurulup ilk albümünü 2014’te yayımlamış Alman Brocelian, her şeyi kitabına uygun yaptığında mutlaka doğru sonuca ulaşacağına inanmış belli ki ama kazın ayağı öyle değil. Her şeyden önce bu müziği yapmak için Tarja Turunen gibi, Floor Jansen gibi, ne bileyim Sharon den Adel gibi bir lidere ve gerçekten yetenekli bir vokaliste ihtiyacınız var. Brocelian vokalisti Susan Noto ise ne gruba öncülük edebiliyor ne de güç katabiliyor. Çoğu yerde müziğin ruhuyla hiçbir alakası olmayan bir tonda ilerliyor ve abes duruyor. Tabii bunda sözlerin abukluğunun da payı büyük. Söz videolarını takip edince e gene iyi söylemiş ya bu sözleri, diyor insan bir noktada. Yine de Now It’s Time veya The Signs gibi şarkılarda hoparlöre terlik fırlatası geliyor insanın bazen… Ehm, kısacası hiçbir özelliği yok Susan’ın ve ortalama bir eğitim almış herhangi bir vokaliste de söyletebiliriz Brocelian bestelerini; Susan mı söylemiş Suzan mı söylemiş anlamaz kimse. Müzik böyle olunca şaka kalitesi de düşüyor tabii. Bir de konuk vokal almışlar; Oliver Tim gerçekten döktürüyor Escape from Alcatraz‘da… Sinirim bozuldu artık, yemin ediyorum.
Sırf eğlencesine yazdığım bu yazıda ciddi analizlerde bulunmayı hiç istemiyorum aslında ama ara sıra gelen, bir potansiyel olabileceğini hissettiren kimi anlar yüzünden bir şeyler söylemek gerek. Mesela grupta gerçek bir kemancı var. Fakat prodüksiyon o kadar uyduruk ki insan synth zannediyor Kay C Hanım’ı. Hala dünyada öyle bir şey kaldı mı bilmiyorum ama hücum kayıt mı aldılar, tüm kanallar aynı seviyede olsun abi bir şey deneyeceğiz, mi dediler, ne yaptılarsa herhangi bir enstrümanı ayırıp dinlemeye çalışmak mümkün değil. Gitarlar da özellikle solo bölümlerde bazen deli ediyor insanı. Uzatmayayım, Now It’s Time‘ın başını açıp dinler misiniz? Grupla ve kayıtla ilgili yanlış her şey, bu şarkının ilk dakikasında açığa çıkıyor çünkü.
Kaynakların yanlış kullanımı gibi bir şey ya Guardians of Brocéliande ve ben bu albüme, siz de bu yazıya vakit ayırarak bu yanlışı zincirleme bir hale getirdik şu an. Nightwish’e bayılıyor ve ne bileyim, herhalde başınıza sert bir darbe aldığınız için elinizde Nightwish varken gidip Nightwish’e ve muadillerine aşırı benzeyen ama asla o kadar kaliteli olmayan dandik bir şeyler dinlemek istiyorsanız Brocelian’a bir bakın tabii ama bence böyle bir durum varsa önce bir doktora danışsanız daha yararlı olabilir… İnsanlık namına sesleniyorum: Dur Brocelian!