Between the Buried and Me – Coma Ecliptic
BETWEEN THE BURIED AND ME (içine benim de dahil olduğum) bir kitle için bilhassa “Alaska“, “Colors“ ve “The Great Misdirect“ ile metal dünyasının progresiflik, hatta inovatiflik açısından başı çeken gruplarından biri haline geldiyse de, belki de bir bu kadar büyük diğer bir kitle içinse şarkı değil de ancak şarkı parçaları yazmayı bilen ve bunları geçişleri hiç önemsemeden peş peşe dizen, abartılmış bir grup. Elbette ki teknik beceri yönünden kimsenin pek bir şey söylemeye ihtiyacı ve imkanı yok; ama grup için hissedilen bu “ya sev ya terket“ bölünmesinin sebebini de bu kamplardan bir tanesine sıkı sıkı bağlı bir insan olarak bile anlamakta hiç zorluk çekmiyorum.
Sanırım BETWEEN THE BURIED AND ME’yi sevip sevmemek biraz rock opera kavramının hoşuna gidip gitmemesiyle alakalı. En zirvede görülen iki albümleri “Colors“ ve “The Great Misdirect“‘in tamamen birer şov albümü olması, müzikalitesini yanında dinleyiciye kendisini zaman zaman bir oyun izletiyormuş hissi vermesi bir tesadüf değil elbette; zira grubun en kuvvetli olduğu yan bu aslında. Müziklerini yalnızca duyusal bir boyuta hapsolmaktan çıkartabildiği derecede büyüyor BETWEEN THE BURIED AND ME, ve “Alaska“ sonrasında isimlerini duyurmaya başladıktan sonra ya şov ya da Parallax serisi gibi konseptler üzerinden yürümeleri boşuna değil.
“Coma Ecliptic“ ise yine bir konsept albüm olsa da müzikal açıdan grubun kendine on yıldır yarattığı bu konfor alanını nispeten terk ettiği ilk albüm olarak bir geçişi temsil ediyor. “Coma Ecliptic“, kendinden önce gelen albümlere nazaran dinlemesi çok daha kolay, zaman zaman yine grubun kimliğini belli ettiği anlar barınırsa da toplamda daha geleneksel olduğu söylenebilecek bir progresif metal albümü.
Grup konfor alanını terk ederken (ki cesur, ve olgunluklarını göstermek açısından iyi bir karar olduğunu düşünüyorum) bunun yanında bana sorarsanız büyük bir hata yapıyor “Coma Ecliptic“te ve bu her parçasının kusursuz bir uyum içinde olduğu bir grup halinde hareket ettikleri hissiyatının bazı yerlerde çok azalması. “Colors“ı ilk dinlediğimde kulaklarıma inanamayışım, “Colors Live“ DVD’sini ilk defa izlediğimdeki gözlerime inanamayışımın yanında çok önemsiz kalır mesela; çünkü böylesine bir oluşumun sanki tek bir elin parmaklarıymış gibi tek bir ritmin sağa sola kaçışmadığı bir yapıda varlık sürdürülmesi gerçekten akıl almaz gelmişti daha gençliğinin baharındaki bendenize, ve bu akıl almazlık “Coma Ecliptic“e kadar hiç şaşmadan devam etti. Şarkının ortasında bir at kişnediğinde bile durum böyleydi. Bu defa ise bazı şarkılarda Tommy Rogers’ın solo projesindeki personasının tüm BETWEEN THE BURIED AND ME’yi ele geçirdiğini üzülerek görüyorum. Bu demek değil ki Dim Ignition kötü bir şarkı, ve elbette ki böylesine yenilikçi bir grubun sürekli aynı tipte şarkılar yapmasını da beklemiyorum; fakat böyle anlarda yeni tipte şeyler de yapmıyorlar aslında. Yalnızca grubun ruhuna, ufak bir nebze de olsa, aykırı işler yapıyorlar.
Albümdeki rock opera hissiyatının yoğunlaştığı anlarda gözün önünde canlanıveren QUEEN hayranlığı zaten grubun konserlerinde cover’ladığı Bohemian Rhapsody’lerle somutlaşadursun, BETWEEN THE BURIED AND ME aslında benim bu memnuniyetsiz kişiliğimin yüzeye çıkarttığı şikayetlerimin pek de farkında olmadan bildiğine yakın bir yoldan devam ediyor aslında. King Redeem / Queen Serene gibi, Option Oblivion gibi nefis şarkıları yapabilecek çok fazla grup yok ortada halen. Rogers’ın açık konuşmak gerekirse hiçbir zaman üst seviyede olmayan brutal vokallerini daha seçerek kullanmaları, gitar tonlarının daha DREAM THEATER sularına kayması gibi işaretler gittikçe müziklerindeki ekstrem tarafların buharlaşmakta olduğunu işaret ediyor olsa da en azından bunu OPETH kadar keskin (ve itiraf etmek gerekirse zaman zaman fazlasıyla sıkıcı) bir şekilde yapmamış olmaları en azından bir süredir kendilerine çizdikleri yoldan 90 derecelik bir sapma yapmayacaklarını gösteriyor gibi.
Netice itibariyle grubu daha önce sevmiyordu iseniz yine sevmeniz için hiçbir sebep olmayan, daha önce seviyordu iseniz ise benim gibi aşırı huysuz değilseniz hayal kırıklığı yaşamayacağınız bir albüm “Coma Ecliptic“. Canım BETWEEN THE BURIED AND ME dinlemek isteyince açacağım albümlerden birisi, evet; ama ancak biraz daha geleneksel bir şeyler istediğimde. Bir de çok alakasız olacak; ama Blake Richardson hayvanı hazır grupta kimse kalmamışken VEKTOR’da çalsın istiyorum. Evet bu kadar.
79/100