Klasik Bir Cumartesi: Drudkh – Autumn Aurora
Merhaba.
Yaklaşık 13-14 sene evvel, başka yazılarıma da konu olmuş ZID adlı naçizane metal dükkanında 70-80 dakika kadar dinleyip, inceleyip, o dönemli harçlığımın tamamını teslim ederek satın aldığım bir albümden, Autumn Aurora(AA)’dan bahsedeceğim bugün. Henüz lise sıralarındayken tanıştığım Ukrayna çıkışlı Drudkh’un bu sayfada kendisine yer bulabilecek pek çok başka albümü de var elbette ama Autumn Aurora benim ilk göz ağrım.
Kurulduğu 2002 yılından beri tam 10 albüm yayımlayan üretkenlikte sınır tanımayan Drudkh, atmosferik black metal gibi iki tarafı keskin bir kılıcı kullanmasına rağmen yaptığı hiçbir işte kendi ortalamasının altına çok düşmemeyi başarmış ve daha da önemlisi bu süreçte her zaman kendi yeraltı tavrını korumuş bu grup. Bu nedenle de aslında özellikle black metal düşünüldüğünde 2002 gibi çok yakın bir tarihte kurulmasına rağmen yeraltı piyasada saygı gören, değerli bir marka yaratmayı başarmış bir oluşum.
Black metali özünde olması gerektiği gibi bir isyan aracı olarak, dini, ahlakı ve toplumsal değerleri ayaklar altına almak için bir silah olarak kullanmanın dışında, farklı bir amaç güderek ele alan grupların riskli bir işe kalkıştığını ve büyük çoğunluğunun büyük çuvalladığını söylemek yanlış olmaz herhalde. Buna karşın önümüzde koskoca bir DRUKDH örneği olduğunu da görmezden gelemeyiz. Nitekim yüzünü tamamen doğaya dönmüş, kendi halk kültüründen beslenme konusunda hiçbir çekincesi olmadan çatır çatır blast-beat üzerine halk ezgisini yerleştirebilen ve modern kompozisyonlar ile kök black metal doğrularını enfes birleştirerek black metale pek alışamayan dinleyicileri de kendine çekebilen, ayrıca da black metali yalnızca “örgütlü dinler olmasa biz ne güzel doğaya hayran hayran yaşayacaktık, bok var bıraktık paganlığı,” sadeliğinde hissettirmesine rağmen bu çok öz tavır sayesinde black metal hayranlarını da avucunun içine almayı başarmış bir grup.
Autumn Aurora ise grubun 2. albümü ve bir noktada Drudkh’un manifestosu. Black metalin yalnızca kaos, günah, öfke ve isyandan ibaret olmadığının, black metalin çok daha farklı estetikleri de temsil edebileceğinin en büyük kanıtlarından bir tanesi. Elbette özellikle sonbahar temasının, rengi değişmeye, tutunduğu dallardan düşmeye başlamış yaprakların yarattığı melankolik ve duru bir his, black metalin o soğuk havası hala hissedilebilir durumda – ve zaten black metal hayranlarını da Drudkh’a saldırmaktan alıkoyan en önemli şey bu – ancak Autumn Aurora’nın en temel özelliği çoğunlukla umut taşıyan, hatta biraz da olanı takdir eden bir havasının olması. Bu olanı takdir ise black metalin asla kabullenmediği şeylerin takdiri değil elbette, tamamen doğanın ihtişamına, estetiğine ve görkemine takdir.
Doğanın sürekli kendini yenilemesi üzerinden yaratılan iyimser tavır ile bu takdirin birleştiği anlar yeterince haz duyumsatırken bir de bu formülün üzerine doğanın amansız gücünü yansıtmak için kullanılan black metal patlamaları eklenince Autumn Aurora’nın dinleyiciye yaşattığı müzikal zevk tanımı çok zor bir hale geliyor. “Glare of Autumn” ile sonbaharın yıkıcılığını tadıp hemen peşinden “Sunwheel” ile güneşin teninizi ısıtması hissini müzikle yaşayabilmek müthiş bir tecrübe. Son şarkı “The First Snow” ise yağan ilk kar ile sonbaharın sona erişini temsil ediyor ve gerçekten dinlediğim en iyi kapanış parçalarından bir tanesi.
Yeri gelmişken gruba dair sağda solda karşılaşabileceğiniz faşizan tanımlamaların grup üyeleri tarafından defalarca yalanlandığını belirtmek gerek. “Sunwheel” arattığınızda karşınıza çıkacak sembollerin, “Blood in Our Wells” albümündeki anti-semitizm metaforlarının çok işsiz internet trollerinin alakasız şeyleri bağdaştırma çabasından başka bir şey olmadığının altını çizip duruyor Drudkh. Ben zaten sanatı sanatçıdan bağımsız değerlendirme konusunda çok netim ancak olur da Drudkh’u yakından tanımak için internette dolanırken bu tip şeylere denk gelirseniz gözardı edebilesiniz diye naçizane not düşmek istedim buraya.
Black metal gibi black metal arayan kimseyi tatmin edemeyecek bir black metal albümü Autumn Aurora. Buna karşın özgün, yoğun atmosferli ve çok bütünlüklü bir fikrin black metal aracılığıyla ete kemiğe bürünmesi olarak bakıldığında gelmiş geçmiş en büyük albümlerden bir tanesi. Ben albümün görkemini yansıtabilecek bir yazı yazamadım, biliyorum ama siz ne yapıp edip Autumn Aurora’ya ve Drudkh’a mutlaka bir göz atın. Zira bu tür için bu albümden daha iyi bir seçenek bulma ihtimaliniz gerçekten düşük.
100/100
Fading’in kuş sesleriyle girmesinden itibaren kapanışı yapan The First Snow’ a kadar kusursuz bir yaratım. Gerçek bir klasik. Bizi splite boğmaktan vazgeçip bir albüm yapsalar yakında ne iyi olurdu.