Pazar kısaları – 7
SELVANS / DOWNFALL OF NUR
SELVANS 2015 yılında çıkarttığı “Lupercalia” ile ve özellikle DOWNFALL OF NUR aynı yıl çıkarttığı “Umbras de Barbagia” ile isimlerinden epeyce bahsettirmiş gruplardı. Daha doğrusu DOWNFALL OF NUR tek kişilik, SELVANS da iki kişilik birer proje aslında.
2016 yılında birlikte çalışarak çıkarttıkları bu albüm ise bir intro, bir outro ve aralarında toplam yarım saatlik iki şarkıdan oluşuyor ve iki projenin de güçlü yanlarını ortadaki müzikte hissetmek oldukça mümkün. DOWNFALL OF NUR’un karanlığı ve atmosferi, SELVANS’ın ise o boğuk folk atmosferi bir araya gelip iki grubun müziğinin aritmetik ortalamasını çıkartmış ortaya adeta. Intro ve outro daha akustik ve daha “yerel” iken geriye kalan uzun süreli iki şarkı daha alışılageldik atmosferik black metal normlarında denebilir. İki tarafın da yaptıkları müzik tarzı konusunda yeterince bilgi sahibi olduğunu fazlaca belli edecek şekilde uzun sürelerine rağmen hiç sıkıcılaşmayan ve gitarların zaman zaman biraz monotonlaşabilmesine rağmen tekrara düşmeyip bir şekilde kendini soktuğu tuzaklardan çıkartabilmeyi başaran şarkılar ortaya güçlü bir albüm çıkmasını sağlıyor rahatça.
Atmosferik black metal sevenler de, folk black metal sevenler de hoşlarına gidecek fazlaca şey bulabilirler bu SELVANS – DOWNFALL OF NUR ortak çalışmasında. Şans verilmeli.
84/100
LETHE – The First Corpse on the Moon
Aslında mitolojide önemli bir yeri olmasına rağmen metal dünyasında “bir DARK TRANQUILLITY şarkısı” olarak tanınan Lethe nehrinden adını alan ve hem grup, hem de albüm adıyla bir anda ilgimi çekiveren avangart üçlüsü LETHE’nin ikinci albümü “The First Corpse on the Moon”. Kimi zaman (Down into the Sun ya da My Doom’da mesela) favori avangart albümlerimden birkaçına imza atmış MANES’i çok andırmalarıyla kalbimi çalsalar da kadın vokal kullanımıyla daha farklı bir yerde konumlanıyorlar aslında.
Daha alışılageldik metal pasajlarının yanında saksafon pasajlarına, daha elektronik müziğe kayan şarkılara ve hatta kulaklarım beni yanıltmıyorsa Fransızca rap ile şenlenen arkaplanlara (?) sahip oldukça değişimli, dönüşümlü hoş bir albüm “The First Corpse on the Moon”. Eğer ki MANES garipliğinin ağına düştüyseniz melankolide onların yanına pek yaklaşamıyor da olsalar LETHE’ye bir şans verebilirsiniz.
76/100
AELTER – IV: Love Eternal
Aslında pek rock da, metal de denemez AELTER için. Oldukça yoğun gotik etkileri barındıran kızıl bir balçık kıvamında bir darkwave albümü “IV: Love Eternal”. Uzun ve sürükleyiciliği tartışılır şarkılardan oluşan albüm sürekli yavaş temposu ile her dinleyicinin harcı olmayan bir iş aslında.
Her dinleyicinin harcı değil derken albümün dinlenilmek için dinleyicisinin bu tarz müziklerden çok iyi anlaması gerektiğini söylemiyorum elbette. Eğer ki sık sık tekrarlanan ritimler üzerinden hipnotik tınlamalar hoşunuza gidiyor, veya iyiden iyiye yavaş bir TYPE O NEGATIVE fikri ilginizi çekiyorsa “IV: Love Eternal” çok seveceğiniz bir albüm olabilir. Çok fazla kafalarını kaldırıp kendilerini göstermiyor olsalar da zaman zaman akılda kalıcı melodiler yakalanıyor ve bunlar albümün dinlenirliğini oldukça arttırıyor. Yine de genele bakıldığında AELTER her şeyden öte fazlasıyla ambient bir işe imza atmış; çekiciliği tek tek iyi veya kötü yaptığı şeylerden değil, yarattığı umutsuzluk atmosferinden beslenen bir albüm var karşımızda. Kötü bir kafa yaşayıp ayılana kadar sadece duvara bakmak istiyorsanız biçilmiş kaftan olabilir.
74/100