Kritik

Dvne – Voidkind

Merhaba.

Metal Blade transferi ve muhteşem Etemen Ænka ile rüştünü ispatlamıştı ama açıkçası İskoç sludge ekibi Dvne’un kaç atımlık kurşunu kaldığını merak ediyor, ilk iki albümle yakaladığı başarıyı sürdürüp sürdüremeyeceğine dair şüpheler taşıyordum. Üzerinde fikir birliği sağlanmış çok güçlü albümler zaten hep bir sonrası için bu tip endişeleri de yanlarında getirirler. Ne var ki artık Dvne de her albümünde iyi bir şeyler ortaya koyacağına dair güven veren, bundan dolayı da insanda heyecandan ve bakalım bu sefer ne yapmışlar merakından başka herhangi bir şüphe, endişe doğurmayan o ender, o özel gruplardan birine dönüşüyor. Voidkind çıkalı üç ay kadar oldu ve ben nihayet hakkında konuşacak kadar dinlediğime, özümsediğime inandırdım kendimi. Kapıda kaldınız, şöyle içeri geçelim.

Progresif, sludge, stoner ve post-metal unsurlarıyla bezeli bir müzik üretiyor Dvne; erken dönem MASTODON‘un, THE OCEAN‘ın ve nicelerinin bulunduğu bir ilham kuyusundan beslenerek gerçekleştiriyor bunu. Voidkind, kadroda bir klavyeci değişikliği olmasına karşın grubun kendi sesini, tınısını koruduğu, ufak değişikliklerle kazanan formüle devam ettiği bir albüm. En göze batacak olan o olduğundan hemen söyleyelim: Post-metal etkisi iyice azalmış. İnşa süreçlerinin kısalmasıyla birlikte daha direkt, hatta bazen aceleci hissettiren besteler sürekli olarak hareket halinde.

İlk parça Summa Blasphemia‘dan göreceğiniz üzere zaman kaybetmek istemeyen bir Dvne var karşımızda. Kwisatz Haderach referansından benzetmelerle yolu kısaltmış gibi sanki Dvne. Hem gitar hem de vokal tarafında (biri temiz, biri harsh dediğimiz kırçıllı, kirli vokalden sorumlu) grubun yükünü taşıyan Dan Barter ve Victor Vicart’ın gitar işçiliği, şapka çıkarılacak cinsten. Sert, etli rifler, neredeyse kaygan sıfatını kullanacağım enfes ritim akışları, teknik sololar, atmosferi yoğunlaştıran kırılgan, temiz geçişler, birbiri etrafında dolanarak sarmal halinde yükselen kısa inşalar derken gitar tarafında baş döndürüyorlar gerçekten. Eleonara itibariyle birbirinden akışkan, akılda kalıcı fikirleri arka arkaya sıralamaya başlıyorlar ve ben favori melodimi, favori rifimi seçmekte bugün bile zorlanıyorum. Tekrarı hiç abartmamışlar ki çoğu zaman o harika gitarlar ağıza çalınan bir parmak bal etkisi yaratıyor. Neyse ki hemen arkasından yine benzer güçte bir şeyler geliyor da, hayıflanacak vakit bulamıyor insan.

Davulcu Dudley Tait ise giderek underrated listesinin üst basamaklarına tırmanıyor şu sıralar, zira Voidkind her ne kadar enfes gitarlarıyla sürüklese de Tait’in ritmik lokomotifliği, albümü çok daha dinamik kılıyor. Güç veya öfke ile anılacak ciddi bir patlama yaşatmasa da yumuşak kısımlarda bile ritmi çok net ve belirleyici bir şekilde kurgulamış. Eleonara‘nın ve Reliquary‘nin senkopları, her şarkıda karşınıza çıkabilecek LEPROUS vari hi-hat oyunları, Abode of the Perfect Soul‘un harika tom davulları, Sarmatae‘nin tamamı ve genel anlamda sıkça değiştirdiği ritimleriyle Dvne’u bir basamak yukarı taşıyor. Ben Etemen Ænka‘da da bayılmıştım kendisine, fakat burada işi daha da ilerletmiş. Prodüksiyon tarafındaysa biraz hacimsiz kalıyor davullar ne yazık ki; özellikle tom kullanımının coştuğu epik Abode of the Perfect Soul‘da daha kükreyen, daha yeri göğü titreten bir davul duymak isterdim doğrusu.

Fazla yumuşak kalan, metalcore gibi tınlayan ve ayrıksı duran Plērōma dışında zayıf parça içerdiğini düşünmediğim Voidkind, her ne kadar yukarıda direktliğini övmüş olsam da toplamda biraz uzun hissettiriyor. 58 dakikalık devasa bir iş bu ve hem şarkı bazında (mesela kapanışı yapan Cobalt Sun Necropolis) hem de toplamda süresini biraz aşmış. Merkezinde din kavramının bulunduğu, çoğunlukla abstrakt bir söz yazımı ile, belli belirsiz mesajlar verdiği temasını içlerine sinecek şekilde işlemek için de uzatmış olabilirler ama az biraz törpülenerek toplam süre 45 dakika civarlarına çekilse çok daha vurucu olacakmış düşüncesini aşamadım ben. Kıyaslamak gerekirse Etemen Ænka neredeyse 70 dakikaya uzanıyordu ama onda böyle bir sorun yoktu. Daha kompakt, daha keskin bir albüm yazmak istese dahi kolay kolay bir saatin altına düşemiyor Dvne, bunu görmüş olduk.

En güçlü parçalarıyla diğerlerinin arasında bariz bir fark olması, prodüksiyonun tam manasıyla tatmin etmemesi ve biraz uzaması haricinde progresif/sludge seven, The Ocean, THE CONTORTIONIST, Mastodon, TOOL, CULT OF LUNA gibi grupları bağrına basmış herkes için 2024’ün en iyilerinden biri Voidkind. Şahsen sene sonu listeme alacağıma eminim, o yüzden de geciktirdiysem de iyice oturtmak istedim kafamda albümü. Dvne, Altın Yol’u gerçekten gördü mü bilemiyoruz ama seçtiği bu yolda sonuna kadar yanlarındayım ben.

87/100


Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 4.8 / 5. 5

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.