Kritik

Morbid Saint – Swallowed by Hell

Merhaba.

Metal tarihinin ilginç gruplarından biri Morbid Saint. Kariyerine 80’lerin ortasında, dev heavy metal gruplarının parçalarını yorumlayarak başlayan grup, 1990’da tarihe geçecek bir debut yayımladı. Doğru dürüst bir stüdyo desteği olmadığından aslında daha çok bir demo kalitesindeki Spectrum of Death, bugün bile hala çok etkileyici ve death/thrash metal türünün ortaya çıkmasındaki önemli albümlerden biri olarak kabul edilmekte. Bildiğiniz üzere 90’ların başı death metalin peydah olduğu, DEATH‘lerin, MORBID ANGEL‘ların, OBITUARY‘lerin ortalığı kasıp kavurduğu bir dönem. Morbid Saint ise DEMOLITION HAMMER, NUM SKULL, MERCILESS gibi gruplarla birlikte ne tam thrash ne de tam manasıyla death olarak değerlendirilemeyip iki cenahın da özelliklerini barındıran mutant birliğinin arasına katılmış, 90’lar ekstrem dünyasına hükmetmesi beklenen isimlerinden biriydi. Wisconsin civarlarında Death ile birlikte verdikleri konserler de grubun tanınmasında önemli rol oynamış, Death ile takıldıklarına göre çok acayip çocuklar bunlar algısı oluşmuştu.

Maalesef beklentiler beklenti olarak kaldı. Morbid Saint, 2. albümünü yayımlayamadan dağılıp gitti ve tek albümlük bir efsane olarak tarihin tozlu sayfalarına karıştı. Ancak 16-17 sene sonra iki gitar ve vokalin toplanmasıyla tekrar birleştiler ve 1992’de çıkması planlanan, 20 seneden uzun bir süre depoda bekleyen Destruction System ile beraber Morbid Saint efsanesi geri döndü. İlk albümden bile daha brutal, daha sert bir işti ve dinleyenlerin çoğu ulan şöyle albüm bekletilir mi o kadar sene, hayıflanması yaşadı. 3. albüm içinse bir 9 yıl daha beklemek zorunda kaldık ama nihayet geçtiğimiz hafta yayımlanan, 40. senesine girmiş bir grubun 3. albümü konumundaki Swallowed by Hell, kulaklarımızı şenlend… Yav yalan olmasın, çok da şenlendiremedi.

Alman sahnesinin agresif temsilcilerine benzer, hızlı ve öfkeli tınlasa da death metal tarafı tümüyle törpülenmiş bir Morbid Saint ile karşı karşıyayız. Grubun yaşadıklarına uygun ismiyle Rise from the Ashes, hiçbir şüpheye yer bırakmayan bir thrash metal bestesi. SLAYER referanslı davulculuğu, hızlı taramaları ve Tom Araya ekolünden gelen vokaliyle o kadar net, o kadar düz ki ilk dinleyişteki şaşkınlığımı hala hatırlıyorum. Özellikle Pat Lind’in o yırtıcı vokaliyle öne çıkan, Scars, Assassin gibi 7 dakikaları zorlayan şarkılardaki dinamizmiyle büyüleyen o zeki, sınırları zorlayan grup gitmiş, yerine dümdüz thrash çalan bir grup gelmiş. Sene 2024’te bu kadar sade bir iş de tabii biraz şey. Anladınız işte.

Direkt televizyon için çekilmiş ucuz bir korku filminden, ne bileyim Mortal Kombat II‘nin ara sahnelerinden fırlamış gibi duran o sözüm ona şeytani konuşma sekansıyla açılan Swallowed by Hell‘in cringe hallerinden, aslında keyifli bir bas solosuyla açılıp meraklandıran fakat sonrasında yine azaldıkça üzerine su konulduğu için rezalet bir şeye dönüşmüş uyduruk tabldot yemeği gibi bir şeye dönüşen Bloody Floors‘dan, Fuck Them All‘un hiç kimseyi o şekil edebilecek bir hali olmamasından veya bestelerin genelindeki zeka yoksunluğundan kısa sürede yorulduğumu itiraf etmeliyim. Yabancı tabiyle et ve patates, yani temel ve gündelik bir thrash metal fikrine o kadar uzak biri değilim ama 60’ına yaklaşan adamlardan biraz daha eli yüzü düzgün bir şey bekliyorum. Şu albümü 20 yaşında, retro sevdalı üç genco çıkarsa aferin lan, hadi gidin iki bira daha için derdim ama Morbid Saint’sin sen ya.

Neyse ki arada Burn Pits gibi, Bleed Them Dry gibi daha canlı şarkılar var da biraz daha çekilir bir hale geliyor. KREATOR vari bir hız/öfke kombosunu doğru tuşladığında hatırı sayılır bir etki çıkıyor ortaya ama dediğim gibi hem nadiren gerçekleşen bir şey bu hem de 47 dakikalık bir vasatlık / ortalamalık deryasındaki o üç-beş dakika da arada kaynıyor. Jay Visser & Jim Fergades ikilisinin gitarları hem hızlı hem de o agresif Alman thrash metalinin insanın peşini bırakmayan, durmak bilmeyen saldırganlığını iyi yansıtıyor. Hatta ne yalan söyleyeyim, her şarkıya birer ikişer yapıştırdıkları sololar da hiç fena değil. Ne var ki her şey o kadar formülize ve düz ki sağlam performanslar da kurtaramıyor.

Uzatmayayım, dinlediğim en sıkıcı thrash metal albümlerinden biri oldu Swallowed by Hell. Morbid Saint’in yıllar sonra doğru düzgün bir kayıt alıp düzgün bir şirketle çalışması (promo bile yollamışlar ya, helal) sevindirici belki ama dinlerken de yazarken de bayağı sıkıldım açıkçası. Tüm aklı, yaratıcılığı, sofistike düşünceleri bir kenara bırakıp dümmdüz thrash dinlemek istiyorsanız bir alternatif olabilir belki ama Morbid Saint’ten daha fazlasını bekleyen biri olarak 2024’ün hayal kırıklıklarından biri benim için. Dinledim, yazdım ve bir daha aklıma bile getirmeyeceğim muhtemelen.

57/100


Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 1.8 / 5. 6

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.