Cloak – Black Flame Eternal
Merhaba.
2019 civarlarında metal dünyasına güçlü bir ivmeyle giriş yapmış veya yeni albümünde başarılı bir grafik yakalayıp yükselişe geçmiş pek çok grup, pandemi nedeniyle ivme kaybedip hem maddi hem de manevi zarara uğradı. 2019’da çıkan 2. albümü The Burning Dawn ile hatırı sayılır bir kitleye ulaşan Amerikalı Cloak da emeğinin ekmeğini doğru dürüst yiyemeden karantinaya girenler arasındaydı. Müzikal olarak TRIBULATION, WATAIN, WORMWITCH gibi gruplarla kıyaslanan Cloak’un potansiyeli yüksek ve Season of Mist‘in daha ilk albüm öncesinde grubu kanatlarının altına alması tesadüfi bir hamle değil. 2017 ve 2019’da peş peşe albümler çıkaran grubun müziğine tümüyle ikna olduğumu söyleyemem aslında; bence gotik atmosferli, rock ilhamlı, az biraz black metalli işlerin tavanı belli -onu da Tribulation yaptı zamanında- ama eskisine kıyasla iki kat ara vermek Cloak’un zanaatını geliştirmesine, karakterini oturtmasına yardımcı olmuş gibi. Peşin peşin söylemek gerekirse Black Flame Eternal, 10. yılını geride bırakan gruptan duyduğum en oturaklı, en içime sinen anları barındırıyor.
Cloak her zaman black metale yakın duran besteler yazdı ama bazen orta tempolu gotik rock fikirlerini müziğine eklemlendirmek uğruna hızından, öfkesinden haddinden fazla taviz veriyor ve o noktada da beni hızlıca Tribulation’a itiyordu. Black Flame Eternal‘da nihayet black metal ruhunu kucaklamayı, büyük oranda agresif kalmayı başarmışlar. O gotik atmosfer, orta tempolu parçalar ve rock’n’roll tavrı tümüyle kaybolmamış; ince bir tül gibi giydirilerek Cloak müziği istediğim kıvama gelmiş. Pandemi öncesi çıkan ve biraz fazla Tribulation kokan, bir süre sonra tekrara düşüp bayan işlerini ortalama bulduysanız ve daha sert, daha direkt şeyler bekliyorsanız tıpkı benim gibi Black Flame Eternal‘ı bağrınıza basacağınıza eminim.
50 dakika süresini görünce geçmiş tecrübelerden yola çıkarak endişelendiysem de bir anda parlayıp tutuşan Ethereal Fire gönlüme su (benzin diyelim) serpti. Yumruk sıktıran orta tempolu marş vari kısımlar, temiz gitarlar ve tam manasıyla bir black metal taarruzundan söz edilemese dahi deride ciddi yanıklara neden olup ciğerleri zehirli gazla dolduracak bir ateşin kıvılcımını çakan o saldırgan tremolo gitarlar arasındaki denge enfes. With Fury and Vengeance‘da devreye bir de groove giriyor ki sadece bu iki şarkı itibariyle bile Cloak’un kendini geliştirdiği, sınıf atladığı bariz ortada. 2000’ler SATYRICON‘ından izler taşıyan bu 2. parça, bence albümün en iyilerinden biri.
Orta tempo çift bas davuluna oturan Shadowlands‘de solo gitarın da kendini göstermesiyle yine farklı, fakat aynı kapıya çıkan bir yol izliyor Cloak. Bir anda müziği kesip gotik metalin o fısıltılı konuşma vokallerine geçtikleri kısımlar, Invictus ve Holy Dark‘ın gotik rock/metal ile black metal arasında sürekli gidip gelen, bu sırada da ateşi diri duran canlı yapıları derken ilk yarı akıp gidiyor. Yağ gibi kayıp giderken karayollarının bir türlü asfalt ile aynı seviyede tutamadığı bir rögar kapağına denk gelip jant yamultmuşçasına insanın tadını kaçıran Seven Thunders‘ın upuzun girizgahı bile, nihayet sona erdiğinde patlayan o serkeş d-beat ile teselli buluyor.
The Holy Dark ise grubun black metal köklerine ne kadar sıkı tutunduğunu görmek adına en iyi örnek. Söz gelimi Tribulation’dan Watain’e doğru bir kaymadan söz edilecekse direkt bu şarkı örnek gösterilebilir. Baştan sona hızlı, tremolo gitarlar ve şarkıya komuta eden net vokallerle bezeli; rif üzerine rif ile geldiği 1:50 ve sonrasında grubun Erik Danielsson’dan ne kadar etkilendiğini rahatlıkla duyabilirsiniz.
Her şey güzel hoş, fakat Black Flame Eternal bir türlü birlikte adını geçirdiği o büyüklerin akılda kalıcılık seviyesine, tekrar tekrar dinlenebilme gücüne çıkamıyor. Doğru tasarlanmış, düzgün kumaş kullanılmış, şık ve rahat bir takım elbise gibi Black Flame Eternal; fakat Watain’in veya Tribulation’ın ne kadar özel gruplar olduklarını düşünürsek onları özel kılan o albümler de sanki kişiye özel dikilmiş, direkt vücudunuzun bir parçası gibi hissettiren kıyafetlerdi ve Cloak henüz zanaatinde o noktaya gelebilmiş değil. Saatlerce de dinleseniz (ki sadece bugün arka planda 4 tur dinlemişim) belirli bir nakarat, bir melodi bırakmıyor geride. Bu da azımsanmayacak bir eksiklik.
Ben Cloak’un iyi bir yolda olduğunu ve ilhamını black metalde aradığı takdirde kendi sesini daha rahat bulabileceğini düşünüyorum. Black Flame Eternal bu yöne doğru atılmış önemli bir adım ve eksikleri olmasına rağmen yazıda bahsi geçen grupları seven çoğu dinleyiciyi tatmin edebilecek bir albüm. Böyle gittikleri sürece karşılık bulurlar ama bir üst basamağa çıkmak istiyorlarsa daha fazlasına ihtiyaç duyacakları da bir gerçek.