Toxik – Dis Morta
Merhaba.
1985’te kurulmasına karşın bugün konuşacağımız Dis Morta dahil yalnızca üç stüdyo albümü çıkarabilmiş Toxik ile birlikteyiz bugün. 1987 ve 1989’da iki canavar thrash albümü yapıp dağılan New Yorklu grup, 2007’de tekrar toplanmaya çalışıp beceremiyor. Kurucu ve orjinal kadrodan geriye kalan tek eleman olan gitarist Josh Christian, 2013’te Toxik ismini bir kez daha diriltip ufak ufak çalışmalara başlıyor. Hakikaten ufak ufak, zira Dis Morta‘nın bize ulaşması yaklaşık 9 sene sürüyor. Gerçi grubun son albümünün 1989’da çıktığını düşünürsek, 33 sene sürdüğünü söylemek daha doğru olacak galiba.
80’lerde iki albüm yapıp dağılmış bir thrash/speed metal grubunun 33 yıl sonra gelen geri dönüş albümü yani Dis Morta. Tadınız kaçtıysa, dede metal muhabbeti dönecek diye hayıflanıyorsanız endişelenmeyin; Dis Morta yapacak başak bir şey bulamayıp metale geri dönen yaşlı bir adamın acı çırpınışlarının çok ötesinde bir iş.
Geçtiğimiz haftalarda HEATHEN ile canlı izleme şansı bulduğum (aynı zamanda IMPERIAL TRIUMPHANT‘ın da davul teknisyenliğini yapıyordu; hemşehrilerine destek attı herhalde) Jim DeMaria dışında isimsiz müzisyenler bulup kadroya dahil eden Josh Christian, özellikle vokal tarafında turnayı gözünden vurmuş. Ron Iglesias daha ilk andan öyle bir gaz veriyor ki dinlediğiniz şeyin arkasındaki 30 yıllık hikayenin, önyargıların ve başka herhangi bir şeyin pek önemi kalmıyor. Modern prodüksiyonu da arkasına alan Iglesias, öfkeli ve kirli thrash vokaliyle delici falsetto çığlıkları arasında zahmetsizce gidip gelirken yakaladığı enfes dengeyle Dis Morta‘nın karakterini şekillendirmiş. Orta tempo chugga chugga rifler ve güvenli bir çift bas davuluyla yelkenini güvenli sularda açan giriş parçası sonrasında albüme esas itici gücü veren Feeding Frenzy itibariyle Iglesias’ın şovu da başlıyor. Akrobatik gitarları, enfes geçişleri ve Iglesias’ın gaz kere gaz vokaliyle albümdeki favorilerimden biri Feeding Frenzy.
Toxik’in iki albümünün birbirinden çok farklı karakterlerde olduğunu bilenler biliyor. Cayır cayır saldıran World Circus ve çok daha PANTERA tınlayan, groove riflerle donatılmış Think This arasındaki köprü gibi adeta Dis Morta. Eski hayranlar belki Christian’ın bu “aman iki albümün fanını da üzmeyelim,” tavrını ve 30 yıla rağmen pek de değişmeyen/gelişmeyen besteciliğini samimiyetsiz bulmuşlardır ama ben bazı şarkılarda hızlı ve teknik riflerle yardırıp Creating the Abyss gibi parçalardaysa daha ritmik riflerle oturup kalkmalı bir kanala geçen Toxik’i beğendim. Hatta biraz zorlayınca Creating the Abyss‘te MESHUGGAH bile duyabiliyorum ki beklenmedik bir sürpriz oldu benim için. Bir başka orta tempo Chasing Mercury de yine hem akılda kalıcı nakaratı hem de modern gruplardan aldığı ritim oyunlarıyla dikkat çekici.
Feeding Frenzy, Straight Razor veya Power gibi thrash parçalarında Josh Christian’ın virtüöz seviyesindeki gitarlarını dinlemek büyük keyif. Asidik, toksik ve fütüristik soloları peş peşe patlatıyor Christian. Vokal tarafında lehimize olsa da diğer enstrümanları biraz kopuk, biraz mekanik tınlatan prodüksiyon yüzünden aslında olduğu kadar etkili duyulamıyor ama eminim şu gitarları canlıda, birkaç metre mesadefe çalsa yüzüm erirdi herhalde bir noktada. Sadece keşke “hepsinden olsun,” mantığıyla birbirinden alakasız besteleri doldurmak yerine daha bütüncül, hatta belki motif tekrarlı bir albüm yazsaymış Christian. Bir şarkıda tekniğe, ötekinde et beyinli thrash metale, bir başkasında ritmik Pantera’cılığı soyununca insanın kafası karışıyor maalesef. Ayrıca neredeyse her parçanın ağırdan alan uzunca bir enstrümantal girizgahı olması biraz demode bir fikir değil mi gerçekten?
Toxik’in eski albümlerini biliyor, CORONER veya HEATHEN gibi grupların stilistik tercihlerini beğeniyorsanız Dis Morta‘nın teknik ve ritmik bestelerine coşmanız olası. Teknik, ritim tarafında sürekli insanı terse yatıran, bilinçli bir şekilde dağınık ve geleneksel thrash metal kalıplarının dışına çıkmayı birincil amaç belirlemiş bir albüm arıyorsanız Dis Morta‘ya şans verebilirsiniz. Ben grubun dev bir hayranı olmadığım ve beklentilerim altında ezilmediğim için keyifle dinledim ama çok sevdiğim bir grup 30 küsür yıl sonra böyle bir remix kaydıyla çıkagelse sevinir miydim, emin değilim.
79/100

Geri bildirim: BRUTAL ASSAULT 2022 – 2. Gün / Bölüm 1: Koşturmaca Başlıyor! – Metalperver