Lorna Shore – … And I Return to Nothingness [EP]
Merhaba.
Deathcore bir süredir küllerinden doğan Simurg gibi kanatlarını savurup gökyüzünü kırmızıya ve siyaha boyuyor. Black metalden devşirilen senfonik ögelerin, teknik hakimiyetin ve yüksek temponun entegresiyle birlikte, milenyum başlangıcında ekstrem metal ne yapacağını bilemez haldeyken ortaya çıkan o abuk şeyden çok daha akıllı ve güçlü bir müziğe evrilmiş durumda olduğu bir sır değil. New Jersey çıkışlı Lorna Shore ise herhalde hem türü hem de objektif olarak metali takip edenler arasında yeni nesil deathcore müziğinin zirvesinde bu aralar.
Öncesinde de yavaş yavaş etkilemeye başlamışlardı etraflarını ama ilk stüdyo albümünü 2015’te yayımlayan grubun bu kadar kısa bir süre içerisinde çıktığı seviyeyi görmezden gelmenin, önyargılı davranmanın alemi yok. Büyük büyük de konuşmayayım tabii; ben de bu yıla kadar Lorna Shore ile çok sınırlı bir ilişki kurdum ve an itibariyle günah çıkarıyorum sizlere. 2020’de çıkan Immortal sırasında zamanın ruhunu yakalayamamış olmak beni üzüyor ama pandemi bahanesinin arkasına sığınabiliyorum kendimce. Yine de çıktığı dönemde insanlar akıllarını kaybederken onlarla birlikte dinleyip coşamadığım için hayıflanıyorum. Aynı şey belirli oranda … And I Return to Nothingness EP’si için de geçerli. 2021 çıkışlı, sadece 3 parça içeren bu 18 dakika, kümülatif olarak sadece Spotify’da yaklaşık 31,5 milyon defa dinlenmiş. Akıl almaz bir başarı değil mi bu sizce de?

Üstelik de türlü çeşit dramanın içerisinde yakalıyorlar bu başarıyı. Kabaca özetlemek gerekirse 2. stüdyo albümü sırasında (2017) son kurucu elemanlarını (bas ve vokal ikilisi) da kaybeden Lorna Shore, vokal tarafında bir darbe de Tom Barber’ın (CHELSEA GRIN) yerine gelen CJ McCreery’den yiyor. Eski kız arkadaşının başlattığı bir sürecin sonunda ortaya çıkan toksik, istismarcı ve tacizci karakteri, hızlıca gruptan şutlanmasına yol açıyor. Ortalığı kasıp kavuran Immortal‘dan sadece bir ay önce vokalin kovulması hiç hoş değil ama neyse ki araya pandemi giriyor. Grup 2021’de 1994 doğumlu Will Ramos’un mikrofona geçtiğini duyurup To the Hellfire parçasını paylaşıyor. Ardından da …And I Return to Nothingness EP’si geliyor. Özellikle son bölümü deathcore tarihine geçmeye aday olan To the Hellfire önderliğinde çıtayı biraz daha yukarı taşımayı başarıyorlar. Bu nasıl bir vokal be kardeşim:
Her eserinde biraz daha büyümeye çalışıyor sanki Lorna Shore ve bu üç parça, senfonik düzenlemelerinden brutal break-down kısımlarına, vokal performansından gitarların teknik riflerine, davulun hızına kadar her şeyiyle daha büyük hissettiriyor gerçekten de. Ramos bir röportajında “hem break-down tayfayı mutlu etmek hem de death metal kitlesini tatmin etmek istediğimiz bir EP yazmak istedik,” gibi bir laf ediyor ki …And I Return to Nothingness‘i en iyi anlatan ifadelerden biri bu galiba. Hakikaten görkemli bir death metal altyapısını çok iyi yazılmış break-down kasisleriyle bir off-road macerasına çevirmişler. Of the Abyss‘in epik girişi ve beklenmedik hızlara çıkan blast-beat partisyonlarının arasında dönen ritim oyunlarla çıldırmamak imkansız örneğin. Üstelik bazen gitarlarla birlikte vites öyle yükseliyor ki FLESHGOD APOCALYPSE gibi isimlere yakınsayan anlar çıkıyor ortaya. Ramos’un vokali ve melodik synth. işçiliği yüzünden kaynaması muhtemel ama Austin Archey’in hiper hızlardaki davulu EP’nin bel kemiğini oluşturuyor desek bence abartmış olmayız. Özellikle kapanış parçasındaki sololarıyla göz dolduran DeMicco da
Ulan çok üşeniyorum kurcalamaya ama devamlı da karşıma çıkıyor, ne menem bir şey ki bunlar gibi bir durumdaysanız bu üç parça bile Lorna Shore’un neden bu kadar büyüdüğünü ve her yerde karşınıza çıktığını anlatmaya yetecektir. Eğer türün sıkı takipçisi değilseniz vokallere alışmak uzun sürebilir ama zaten elemanlar da bir önceki albümlerinin enstrümantal versiyonunu da paylaştılar mesela; öz farkındalıklarının yüksek olduğunu da söyleyebiliriz bu noktada. Zaten bir süre sonra avuçlarının içinde ezmeye başladıklarında Ramos’un vokali çekeceğiniz acının en doğru ifadesi olacağından vokale de alışırsınız bence. Yeter ki deathcore deyip geçmeyin ve bir şans verin; bu karanlık ve senfonik adamlar, çok doğru bir yolda ilerliyorlar!
90/100

Metalperver’i ayakta tutmak için aşağıdaki düğme üzerinden PATREON’a ulaşabilir ve destek olabilirsiniz:
Lorna Shore benim de cok fazla populer oldugu icin elimin tersiyle ittigim gruplardan biri. Bu EP ile bir sans vereyim madem. Slaughter to Prevail icin de benzer dusuncelerdeydim, ta ki adam akilli dinleyene kadar.
Ben Immortal albümünün enstrümantal versiyonunu dinleyerek sevdim esasında Lorna Shore’u. Bu EP ile de vokale ısınmış oldum diyebilirim. Gruba girmek isteyenlere (öyle değil lan) bu yolu önerebilirim. Şimdi Immortal’ın normal halini dinleyince batmıyor hiç vokaller.