Kardashev – Liminal Rite
Merhaba.
Deathgaze. Günde en az 10-15 yeni grupla tanışan biri olmama rağmen Kardashev öncesinde henüz bir deathgaze grubuna denk gelmediğimi itiraf ederek başlayayım. 2012’de kurulan Amerikalı grup 2015’te yayımladığı ilk albümünden beri albüm bazında sessizdi; fakat geçen haftalarda çıkan Liminal Rite, Kardashev adının ekstrem metal dünyasının en ücra köşelerinde bile yankılanmasını sağlayan bir gürültü koparmayı başardı.
Aslında 2020’deki The Baring of Shadows EP’siyle bu yeni türün öncülüğünü yapmışlar ama ben de birçokları gibi o EP’yi atlamışım. Liminal Rite ise uğraşsanız bile hakkında bir şeylere denk gelmeden internette rahat dolaşamayacağınız kadar yayılmış durumda. Medeniyetler geliştikçe enerji tüketiminin artacağını savunan ve bununla ilgili teoriler üreten astrofizikçi Nikolai Kardashev’den adını alan bir grubun kariyeri ilerledikçe çevreye yayılıp karbon ayak izini yükselterek enerji tüketiminin artmasına katkıda bulunmasıysa ilginç bir denk geliş.
Son yılların keyifli içeriklerinden olan müzik reaksiyon videolarıyla YouTube‘da belli bir kitleye ulaşan Mark Garrett, en amatöründen en profesyoneline kadar tüm davulcuların takip ettiği Drumeo‘daki işleriyle tanıdığımız Sean Lang gibi yaratıcı isimleri kadrosunda barındırsa da aslında fikir gitarist Nico Mirolla’dan çıkmış. Tabii sadece shoegaze ve death metal pratiklerini birleştirerek eli yüzü düzgün bir iş yapmak kolay değil; Kardashev de bunu fark etmiş olacak ki post-metal, post-hardcore türlerinden de faydalanarak bu birleşmeyi çok daha uyumlu bir şekilde gerçekleştirmeyi başarmışlar. Sonuçta da ortaya Liminal Rite gibi hem literatür hem de kulakların bayramı açısından 2022’nin en önemli albümlerinden biri çıkmış.
Demans yüzünden gerçeklikle bağı her gün biraz daha incelen bir adamın nostaljik duygularla yaşadığı özlem, keder ve yitip gitme halini yansıtan parçalardan oluşan Liminal Rite, müzik tarafındaki taze ve yenilikçi fikirleri yoğun bir konsept ile işleyerek sanki daha da bir meydan okuyor dünyaya. Müzik devamlı değişip dönüşürken sözlere odaklanmak pek kolay değil ama müziğe hakim olan o acı-tatlı atmosfer zaten merak ettirip sözlere doğru itiyor insanı. Tabii bir de Mark Garrett diye bir gerçek var.
Mark Garrett, aklınıza gelebilecek pek çok vokal tekniğinde (metal sınırları içerisinde) üst seviyedeki hakimiyetiyle albümün anlatı çatısını çok sağlam ve aynı ölçüde de dışarıdan zengin, şaşalı gösteren bir biçimde kuruyor. Black metal çığlıkları, death metal kükremeleri, Apparitions in Candlelight‘ın düşük tempolu kısımlarındaki gibi LEPROUS vari kırılgan temiz vokaller ve sludge/post-hardcore türüne ait, kontrolsüz öfke patlamalarıyla her parçayı olduğundan daha büyük ve daha çok şey anlatan bir hale getiriyor Garrett. Sean Lang’in yazdığı konsept, bu zengin vokal oyunuya birleşince de daha deathgaze tarafına ihtiyaç duymadan geçer notu kapıyor Liminal Rite.
Deathgaze etiketinin altında ise post-metal ve death/doom yakınsamalı, zaman zaman progresif death metal denilebilecek besteler çıkıyor karşımıza. ALCEST, RIVERS OF NIHIL, NE OBLIVISCARIS ve temponun düştüğü bölümlerde SWALLOW THE SUN ilk akla gelen isimler. Dış basında FALLUJAH ismi de öne çıkmış ama ben artık o grubu çok sevmediğimden midir nedir pek bağ kuramadım. Türler üzerinde bir müzik üretiyor Kardashev ve haliyle her dinleyici kendi paletindeki diğer gruplarla benzeşim kuracaktır belirli ölçüde. Örneğin Bohren & Der Club Of Gore saksafoncusu Christoph Clöser’in konuk olduğu kapanış parçası Beyond the Passage of Embers‘taki saksafon kullanımı direkt WHITE WARD‘u anımsattı bana.
Çiğ enerji ve yoğun duygular arasındaki bağı da, death metal ve shoegaze türlerinin arasında, varlığını hiç bilmediğimiz o bağı da enfes kurmuş Kardashev. Süresi ve gitar prodüksiyonu -maalesef bazen davul ile vokalin arkasında kayboluyor gitarlar- dışında handikap sayılabilecek hiçbir özelliği bulunmayan Liminal Rite, biraz fazla eklektik ve bu nedenle yılın albümü seçilebileceği, ağız tadıyla övülebileceği mecra sayısı sınırlı. Ne var ki sene sonunda pek çok listede Kardashev adını görüp şaşırmaktansa grubu cebinize koyup kendi listenizle başkalarını şaşırtmayı tercih edebilirsiniz. Bunun için tek yapmanız gereken şöyle birkaç gününüzü Kardashev’e ayırmak. Zamanınıza değeceğine söz veriyorum.