Djevel – Tanker Som Rir Natten
Merhaba.
14 Mayıs 2021’de, şu albümle aynı gün çıkmıştı Tanker Som Rir Natten. Hatta Discord tarafında iki albümü de dinlemiş, okurlarla birlikte üzerine laflamıştık biraz. Sonra ne olduysa ben aradan ancak üç ay geçtikten sonra dönebildim Djevel’e. Geç olsun, güç olmasın diyerek dalalım bakalım Norveçli Şeytan’a.
İsminin ışıltısızlığından tutun da on senede yedi albüm çıkarmasına kadar birçok detayıyla aslında Djevel’i biraz itici bulduğumu itiraf etmem gerekiyor. İkinci dalga black metali, hatta doğrudan TAAKE‘nin, DARKTHRONE‘un, CARPATHIAN FOREST‘ın, BURZUM ve MAYHEM‘in, yani Norveç black metalinin modern yansıması şeklinde müzik yaptığı, formülü ve sınırları basit olduğu için bu seri üretim hali anlaşılabilir belki ama Trånn Ciekals’in kurucusu olduğu, son dönemde kadroya gay bir insanı öldürmekten dokuz yıl, dört ay kadar hapis yatmış, tüm o Norveç black metali dramalarının merkezindeki isimlerden davulcu Faust’u katmış Djevel’in biraz tribünlere oynadığını, biraz poz kestiğini düşünüyorum.
Tabii bu düşüncelerim, grubun müziğiyle bir tutamayız ve Tanker Som Rir Natten‘i de ilk başta gene dayayacak 90’lar tnbm pilavını, kaynatacak çorbasını, gibi önyargılarla dinlediysem de kendi şeytanlarımla savaşıp daha objektif ve düzgün bir değerlendirme yapabileceğime inandığım bir noktaya geldiğimi hissettiğim için okuyorsunuz bu satırları. Uzatmayalım, dalalım albüme.
İsmi, kapağı ve soğuk melodileriyle geçmiş Djevel albümlerine kıyasla ateşi daha harsız, daha soğuk ve mesafeli bir albüm Tanker Som Rir Natten. Tabii erken dönem Norveç black metalinde bu tip melankoli örtüsüne sarılmış yalnız albümlere rastlıyoruz fazlasıyla, o yüzden grubun iç dünyasındaki değişim dışında bir şaşırtıcılıktan söz edemeyiz. Buna karşın sonsuza uzayan şarkı isimlerini çevirdiğinizde, sözleri biraz kurcaladığınızda yine alabildiğine kafir, din düşmanı ve kutsalın çarkına çomak sokma arzusuyla kıpır kıpır bir albüm olduğu anlaşılıyor. Öyle saçı üniversiteye yeni girdim kızılına boyatmış depresif kız black metali değil yani; meleklerin kanatlarını parçalayıp onları özgürleştirmekten, Hristiyan’ın düştüğü yerde duran kafirlerin yüzlerine esen sert Norveç rüzgarlarının ferahlatıcılığından, ay gökyüzünü kapladığında ölecek olan toprak anadan arta kalanlarla yakılacak dev ateşlerden bahsediyor Trånn ve arkadaşları. Sadece bu sefer biraz daha melodik, melankolik ve sadece bir müziğin altına gizlemişler.
Bu kısmı özellikle vurgulamak istedim, çünkü ne yazık ki çoğu dinleyici ne dinlediğinin farkında olmadan tüketiyor albümleri. Alabildiğine saf ve net, kararlı bir black metal albümü Tanker Som Rir Natten. Zaten biraz da bu yüzden daha fazla şans verip 30 derece sıcaklarda bu dondurucu melodilerle kendime çifte azap çektirdim diyebilirim. Sıradan bir 2. dalga kopyacılığının ötesine, inancının tutkusu ve sözlerindeki ciddiyetle geçiyor Djevel.
Müzik adına söylenecek şeyler ise sadece bazı kısımları yukarıda saydığım gruplara benzetmekten ibaret olacağı için aslında pek de bir şey yok. Faust’un dinamik davulculuğu ve Trånn‘ın gitar-vokal-söz tarafındaki mahirlikleri sayesinde ortalamanın üzerine rahatça çıkıyor zaten Djevel müziği. Bir bahsedilmesi gereken detay Trånn‘ın mikste iyice gerilerde bırakılmış, bu belli belirsiz hali sayesinde de albümün üzerine ilginç bir uçuculuk, dünyadışılık atmosferi ekliyor. So Kvitrim’in çığlıkları ise alışageldik 90’lar kulak tırmalayıcılığından biraz daha olgun bir tonda ve bu bas çığlıklarla (ki bas gitarı da o çalıyor zaten, adama hep basıve… neyse) albüme hakim olan orta temponun üzerinde rahatlıkla hakimiyet kuruyor Kvitrim. Mannevond veya Hjelvik’i aratmadı diyebilirim. Hadi belki Mannevond’un yırtıcılığı yok Kvitrim’de ama zaten müzik de Mannevond dönemi kadar kavgacı değil şu noktada.
İddiasız gibi görünmesine rağmen ince işlenmiş bir albüm Tanker Som Rir Natten. Kimi parçaların çıkışlarındaki baskın rolü haricinde albümde var mı yok mu anlaşılmayan enfes bir synth. kullanımı, akılda kalıcı orta tempo melodilerle kar fırtınası tadındaki blast-beat geçişlerinin dengesi, hiç şakası olmayan sözler ve güçlü vokaller derken alıp yürüyor gerçekten. Bence haddinden çok daha uzun ve ayıla bayıla dinlesem de ikisi de 10 dakikayı aşan son iki parçadan biraz kırpmak, belki altı yerine beş parçayla çıkmak gibi bana kalsa şöyle ederdim, böyle yapardım dediğim yerleri yok değil ama bir black metal hayranını asla üzmez gibi görünüyor. Hatta bir önceki albüme kıyasla bu yeni Djevel’i daha da çok sevdiğimi itiraf edeyim hadi.
Siz de çıktığı dönemde benim gibi çok ilgilenemediyseniz bu yanlıştan dönün bir an evvel ve kafirliğinizi Tanker Som Rir Natten‘in günahkarlık marşlarıyla katmerleyin.
85/100
Metalperver’e destek olmak isterseniz aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreon’a göz atabilirsiniz:
Kapanış şarkısını gece boyunca istem dışı beliren düşenceler ile sayısız kere dinledim, 2.şarkının introsu -ne kadar da Enslaved bir şarkı- için gençliğimi yakarım.
Yarıyıl listesinde 1.sıraya Mare Cognitum’u yazmıştım ancak bu albümü sürekli, hiç sıkılmadan dinlediğimi fark ettim ve bir süredir senenin en özel albümü konumunda benim için. +20 dinlemeden sonra bile hala her seferinde aynı pastoral melankoliyi iliklerime kadar hissediyorum.
Ayrıca şarkı sözleri mükemmel.
1. Yatağıma düşen melekleri, kırık kanatlar ve dikenlerle salıvereceğim
2. Ay gözlerim, parlayan yollar bacaklarım olacak ve burada sonsuza kadar yürüyeceğim
3. Her şeyi gören göze taç, her şey olan bir oğula bin diken
4. Gece boyunca süren düşünceler
5. Ay ölümcül bir dansla güneşi kararttığında, toprak anadan son bir vals istiyorum
6. Bizi yanan bir gökyüzünden karşıya geçiren kanatlar, bizi eve götüren kanatlar
Şarkı sözleri ne ya şarkı isimleri olacaktı. Anlamışsınızdır siz zaten ama içim rahat etmedi 😀
Zamanında dinleyebilmiş olsaydım yılsonu listeme alırdım muhtemelen.
Bence iyi, dinlenir.Çöplük bir grup değil sonuçta.Rifler klasik black metal.