Ablaze My Sorrow – Among Ashes and Monoliths
Merhaba.
Emeklilikte yaşa takılan İsveçli melodik death metal topluluğu Ablaze My Sorrow, 2006’da dağılıp 2013’te tekrar birleştikten sonraki 2. albümü ile yeniden karşımızda.
Melodik death metalin kendisi kadar eski bir topluluk aslında Ablaze My Sorrow. 1996, 1998 ve 2002’de çıkardığı üç albümle türe katkısını verip dönemin metalcore çılgınlığı, heavy/thrash metal önderliğinde bütün metal türlerinin düşüşü ortamında dağılan ekip ile ilgili yıllar içerisinde kafamda yer eden düşünceler pek olumlu değil açıkçası. Fazla formülize, güvenli ve heyecansız bir melodik death metali anlayışına sahipler ve Among Ashes and Monoliths de olumlu bir iz bırakamadı düşüncelerimde.
Aslında gayet de iyi açılmıştı albüm ve My Sorrow ile isim parçası olan ikili itibariyle heyecanlandırmayı başarmıştı. Hızlı, akıcı bir fikre (biraz HYPOCRISY riflerini andırıyor) sahip My Sorrow, hem enerjik hem de köprülerindeki klavye sayesinde epik bir yerden girmemizi sağlıyor albüme; hala favorilerimden biri bu anlamda. Arkasındaki Among Ashes and Monoliths ise canavar bir blast-beat / tremolo kombosuyla girdikten sonra temposuyla belli bir heyecanı korusa da aslında ana fikri genişletmeyi başaramadığı için yavaş yavaş kaybediyor enerjisini. Dörtlük/nakarat x2 üzerine köprü/solo + nakarat formülüne bağlı parçalar, melodik death metal türünün sınırlandırmalarıyla birlikte iyice yaratıcılıktan uzaklaşıyor zaten ama daha ikinci şarkıda da tekrar ve sıradanlığa düşmesini de beklemiyordum Ablaze My Sorrow’un.
Sallanmaya başladığı noktada temiz vokallere sahip, daha Amerikan bir tarz benimsenmiş, KILLSWITCH ENGAGE gibi metalcore gruplarını akıllara getiren Black Waters girince dengesini tümden kaybedip yuvarlanmaya başlıyor albüm. Grit de aynı rifi tekrar ede ede 03:39 gibi aslında hayli kısa bir sürenin ne kadar uzatılabileceğini gösterip özel göreliliğin gerçekliğini kanıtlıyor bir kez daha. Sanki grup 1993-2003 arası dışında hiç müzik dinlememiş gibi, karşımıza çıkan her fikir kabaca bu on yılın baskın melodik death metal fikirlerinden ibaret. Yalnızca AT THE GATES kadar keskin tınlamıyor Ablaze My Sorrow; onun yerine daha derin, bas gitarın da öne çıktığı bir prodüksiyon ile sıcak bir kayıt almışlar. Bu prodüksiyon tercihi albüme ayırdığım zamanı biraz daha arttırdığı için pozitif bir özellik olarak görülebilir belki. Zorlanıyorum olumlu bir şey söylemekte gördüğünüz üzere.
Tabii 25 sene önceye sıkışmış bir İsveç melodik death metal albümünde ne olmazsa olmaz? Kadın konuk vokal! Merak etmeyin, Her Cold Embrace‘te o da (Jonna Enckell) bariz IN FLAMES – DARK TRANQULLITY çakması orta tempolu çift gitar melodileri üzerinde hülyalı bir dans sergiliyor. Yani… Bu üç noktalı ucuz şeyi yazmadan önce bir paragraf döşemiştim aslında ama sildim sonra. Bu ucuzluğu tamah eden, kendini sınırlandırmış kalitesiz dinleyicilerden olmayın ya; tek söylemek istediğim bu galiba. Ulan ride zili bile bire bir ya. Ayıp ulan artık.
Göteborg formülüne Amerikan, -core temelli prensiplerin yedirilmesi, daha önce örneklerini gördüğümüz üzere özellikle Kuzer Amerika dinleyicisinde karşılık bulabiliyor fazlasıyla. Ne var ki melodik death metalin iyisini kötüsünden ayırabilen (çok şükür) bir dinleyici olarak Ablaze My Sorrow’un bu ucuz numaraları beni zerre etkilemiyor. At the Grave of Giants‘ın devamlı (hakikaten, break-down‘a kadar durmuyor) tekrar eden tremolo gitarının ne kadar “90’s melodic death metal generator” ürünü olduğuna, My Cavernous Deep‘in modern olacağım derken Dark Chasms‘ın DÜMDÜZ At the Gates olmasına hiç girmiyorum bile artık ki At the Gates bile bu kadar düz At the Gates’lik yapmıyor bir süredir.
Uzattıkça detay detay bir şeylere sinir olup söylenmeye devam edeceğim galiba, o yüzden bitireyim. Gitaristlerin birkaç keyifli fikri ve davulcunun kayıtta attığı terin hatrına daha da düşürmedim puanı ama tam da böyle formülize, uyduruk albümler yüzünden melodik death metal boklanıyor işte senelerdir; bazı gruplar türü bir yerlere götürmek için kendini paralar, görece sınırlı kabul edilen türün prensipleri içerisinde mükemmele ulaşabilmek için çırpınırken bazıları da onların fikirlerinden 100’er gram karışık yaptırıp akşam Survivor karşısında otururken kıt kıt atıyor ağzına. Satış sitesi ilanlarında “playstation 3 ile takas olur mu gardaş?” diye mesaj atıyor millete, ne bileyim, Doblo’sunu modifiye ediyor. Survivor izlemiyorsanız Ablaze My Sorrow da dinlemezsiniz. Bu seviyeye getirdi bu albüm artık beni, hadi bakalım.