Riverside – Acoustic Session [EP]
Merhaba.
Wasteland ve Love, Fear & Time Machine albümlerini incelerken de benzer şeylerden bahsettiğim için kendimi tekrarlıyor gibi olacağım ama Riverside gibi içsel ve insanı burkan gruplara dışarıdan bakıp donuk, hissiz cümleler yazabilmek kolay değil. Eh, Polonyalı topluluğun tanıtıma ihtiyaç duymayacak kadar büyük olduğunu da düşününce, insan nereden başlayacağını bilemeyebiliyor.
Riverside’ın en sevdiğim yönü müziğini basit, kolay dinlenebilen seviyelerde tutması ve içindeki melankoliyi melodram sınırını aşmadan aktarabilmesi herhalde. Bir de akustik olunca iyice yalınlaşıyor her şey tabii ve tadından yenmez bir hal alıyor.
Acoustic Session EP’sinde üç tanesi grubun son albümü Wasteland‘den olmak üzere toplam beş şarkı var. Diğer iki şarkı ise Riverside’ın en bilinen, en sevilen ilk beş şarkısı arasında yer alan Out of Myself ve 02 Panic Room. Harika şarkı seçimleri, Mariusz Duda’nın ön plandaki vokali ve yumuşacık piyano ve gitar melodileriyle yine hayranların canını sıkacak bir iş yapmış Rvierside.
Tabii ilginç tercihler ve farklılıklar yok değil. Özellikle son sıradaki Wasteland – Live Intro çok ilginç bir iş olmuş. Bu yazıyı okuyacak kadar grupla ilgiliyseniz biliyorsunuzdur albüme adını veren sekiz buçuk dakikalık epik şarkıyı. Grup enteresan bir fikirle bu şarkıya canlı kaydedilmiş, atmosferik bir giriş hazırlamış. Sert bir rüzgardan oluşan fon üzerine belli belirsiz piyano vuruşları, Mariusz’un öksürmeleri (evet) ve Michał Jelonek’in bir hayalet gibi müziğin üzerinde süzülen kemanıyla, dokuz dakikalık süresine ve müzikal açıdan çok az şey barındırmasına rağmen gayet akıcı bir parça. Gerçi bir şeyler gelecek beklentisiyle dinleyip çok da yükselemedim başlangıçta ama sonradan kendimi rüzgarın sesine kaptırıp rahatlayınca aktı gitti.
Kişisel olarak Out of Myself‘in agresif tarafını çok sevdiğim için akustik versiyonuna ısınamadım tam ama onun dışında dört dörtlük bir EP Acoustic Session. Son albümü sevdiyseniz ve Riverside ismi sizin için önemli şeyler ifade ediyorsa ıskalamayın ve bir yarım saat ayırıp bu hülyalı, ilginç işe bir bakın.