Antropomorphia – Merciless Savagery
Merhaba.
1989’da kurulup ilk albümünü 1998’de çıkaran, sonra da uzun bir ara verip 2009’da yeniden toplanan ve aradan geçen on yıllık süre zarfındaki dördüncü albümünü konuşacağımız biraz enteresan bir gruplayız bugün. Hollanda death metalinin eski isimlerinden Antropomorphia, son albümlerinde gördüğümüz gibi yine black metal ile dirsek temasında bir death metal icra etmeye devam ediyor.
2017’de yayımlanan Sermon ov Wrath‘in bıraktığı yerden devam eden Merciless Savagery, melodik black metale temas eden karanlık bir death metal albümü ve kompozisyon noktasında biraz geçmişten seslenmesine, kimi fikirleri bu müziği fazla tüketenler için biraz demode görünmesine ve besteleri tekdüze olmasına rağmen aslında keyifli bir albüm.
Grubun en büyük silahı tremolo gitarlar ve herhalde ekstrem türlerin başına gelen en güzel şeylerden biri olan bu teknikten şikayetçi değilseniz Merciless Savagery‘yi sevmeme gibi bir ihtimaliniz düşük. Harika bir miksajla desteklenen bu gitarlar, Ferry Damen’in kükreyen brutal vokaliyle birleşince ortaya türü seven her metalcinin rahatlıkla coşacağı besteler çıkmış. Ferry biraz tek boyutlu ama zaten ek bir hisse de ihtiyaç duymuyor adamların müziği. Womb Ov Thorns, Cathedral Ov Tombs (özellikle kapanıştaki tremolo nefis) veya ağır başlayıp sonradan sapıtan Wailing Chorus Ov the Damned gibi şarkılar orta tempo çiftkrosoğlu davulların üzerindeki tremolo melodilerle yükselen ve yükselten şarkılar… Yalnız bu ov takıntısı nedir, ben de bilmiyorum.
Albümün %90’ı bu formülden oluşsa da gitar işçiliği bundan ibaret değil ve şarkılara farklı bir hava katan ilginç sololarla karşılaşmak mümkün. Gerçi bu sololar da biraz garip durmuyor desem yalan olur. Fakat esas sorun davullarda ve enerjisiz davullar yüzünden o cağnım melodiler boşa akıyor gibi hissediyorum bazen. Albümün genelinde de bir tık zayıf kalsa da kimi anlarda, örneğin Apocalyptic Scourge‘da davul biraz vitesi arttırsa hemen ortalığın annesiyle yakın ilişkiler kurmaya başlayacağız ama kimi anlardaki rudiment tatbikleri dışında özellikle blast-beat konusunda epey zayıf kalıyor Marco Stubbe. Sorry Marco, bizde böyle.
Womb ov Thorns, Cathedral ov Tombs ve Luciferian Tempest (sonu sürprizli), şimdilik en sevdiğim ve Antropomorphia formülünün en başarılı olduğuna inandığım şarkılar oldu. Gitar temelli, bol tremolo kullanımlı, hafif orta-tempoda ve dinlerken insanı yormayan bir şeyler arıyorsanız Merciless Savagery‘ye bir bakın mutlaka, yoksa bu topa girmek o kadar da şart değil.