Spirit Adrift – Divided By Darkness
Merhaba.
Bazı yan projelerin, proje sahiplerinin ana grupları kadar büyümesi, beklenmedik bir anda yerde para bulmak gibi, kiraladığınız düşük sınıf arabanın yanlışlıkla başkasına verilmesinden dolayı ek ücret istemeden şirketin size üst sınıf bir araba tahsis etmesi gibi, ne bileyim oy verdiğiniz adayın seçimi kazanması gibi bir güzellik bence. GATECREEPER ile karamsar death metalin güzel örneklerini sunan Nate Garrett’ın bir zamanlar her şeyiyle kendi ilgilendiği doom metal projesi Spirit Adrift projesi, artık dört başı mahmur bir grup ve geçtiğimiz aylarda yayımlanan Divided By Darkness, yılın keyifli gelenesel heavy/doom metal albümlerinden bir tanesi.
Bilmeyenler vardır; Nate Garrett’ın alkolizmin pençesinde ölümün kıyısına kadar geldikten sonra 2015’te alkolü bırakıp kendini müziğe adamasının sonucu olan Spirit Adrift’in ilk yılları, Nate’in kişisel buhranlarını, iç çatışmalarını ve mücadelelerini yansıtan, son birkaç senede türe eklenen yeni gruplarda gördüğümüz türden bir karamsarlık barındırıyor ve doom ağırlığı taşıyordu. Divided By Darkness ise geleneksel heavy/doom metalin modern yüzünde gördüğümüz büyük prodüksiyonlu caz-cuz gitarlar, tat kaçıran minör gamlar vb. özellikleri taşısa da Nate herhalde artık daha iyi bir ruh halinde ve Spirit Adrift artık biraz daha umutlu, biraz daha aydınlık ve heavy metal yönü bir tık daha ağır basan bir grup.
Curse of Conception‘da ipuçlarını bulabileceğiniz bu değişim, Spirit Adrift’i konumlandırması zor bir hale sokuyor. Yoğun NWOBHM etkisine, METALLICA‘dan JUDAS PRIEST‘e türlü esintilerine rağmen bu türdeki büyük isimlerden PALLBEARER gibi, biraz tek boyutlu kaldığı için beni sarmasa da KHEMMIS gibi isimlerle de benzeşen müzik devamlı değişip dönüşerek eski gibi tınlamaya çalışan yeni ve bayık bir gelenekselcilikten sıyrılınmasını sağlamış. Fakat bu zengin mönüye rağmen dengeli, Spirit Adrift için yapılabilecek en isabetli yorum herhalde.
Müziğin yanı sıra Nate Garrett’ın vokalleri de gerçekten zengin mi zengin. Melankolik temiz vokalleri de isyankar, öfkeli James Hetfield vokalleri kadar başarılı ve albümün sonlarında da ancak Ozzy’den beklenecek bir umursamazlık, delilik ve hezeyana geçiş yapmayı çok iyi becermiş. WITCH MOUNTAIN‘dan Kayla Dixon da Living Light şarkısında albüme farklı bir hava katıyor. Kısacası vokaller yanıyor. 80’lerdeki büyük metal klasikleri gibi duygudan duyguya geçiş konusunda çok rahat hareket ediyor grup ve her ne kadar biraz daha uzun -ki bunu da çok az albüm için söylerim- olmasını istesem de sekiz şarkı ve kırk iki dakika içinde hiçbir şekilde tekrara düşmüyor.
Odadaki filden bahsetmenin vakti geldi: Angel and Abyss. Herhalde bu yazıyı okuyup da ömründe Fade to Black‘i hiç dinlememiş birisi yoktur ve Angel and Abyss‘i dinler dinlemez aradaki benzerliği fark edecektir. Gerçekten Fade to Black gibi bir şarkı yazmak istemişler ve bunu Fade to Black gibi bir şarkı yazmaya çalıştıklarını gözümüze sokmadan becerebilmişler. Üzerine ekstra bir şey söylemeye gerek yok; senenin şarkılarından biri oldu benim için. Zaten albümün tamamı 80’lere selam çakan koca bir referans mektubu gibi ve bu şarkı da melankolisiyle, çift-gitar oyunlarıyla, sonlarındaki tempo artışıyla ve solosuyla bu hissi zirveye taşıyor.
İlhamını 80’lerin klasik metal albümleri arasında arayıp da yanlış bir sonuca ulaşmak çok kolay değil, ancak Spirit Adrift birbiriyle çok uyumlu şeyleri bir araya getirip hem tanıdık hem de taze bir şey yaratmış. Tortured by Time gibi (CATHEDRAL’in kaslı hali) tam manasıyla gelenekselci bir doom bestesinin peşine sert Hear Her‘ü koyup enfes bir denge kurmuş örneğin. Veya Born into Fire‘da yalnızca Black Sabbath’çılık oynamakla kalmayıp daha sert, katır kutur gitarlarla ileri taşımış bu formülü.
Konuyla alakası olmayan birinin bile rahatlıkla dinleyebileceği seviyedeki kulak dostluğu bir yana, 80’ler heavy/doom metaline hakim biri için barındırdığı ekstra lezzetle sürekli insanın eli gidebilir Divided By Darkness‘a. Nate nihayet huzur bulmuş gibi ve çocukluğunda çok sevdiği albümleri dinleyi onları yazan adamlara öykünmüş; ortaya da harika bir sonuç çıkmış. Mutlaka bir bakın.
87/100

Şüphesiz yılın sağlam albümlerinden ve bir önceki albümlerinin de önüne koyduğum bir iş.
Bu arada sitede bolca Black Sabbath referansı bulmak mümkün ama bence kendi başına bir Black Sabbath yazısının zamanı geldi. 🙂
Gerçekten sitede hiç Black Sabbath yok. Bunu bir düşüneyim. 🙂
Doom’la Heavy’yi güzel harmanlamışlar kesinlikle.