My Dying Bride – A Map of All Our Failures
90’ların başında doom metalin yeni bir forma kavuşmasına ön ayak olan gruplar içerisinde en çok yerden yere vurulanı şüphesiz My Dying Bride (MDB) oldu hep. Her zaman sınırları belli sularda gezmeleri, yöneltilebilecek en sert eleştirilerin hedefini bu konuya kaydırdı sıklıkla. Grubun ilk on yılında çıkardığı albümler ile kavuştuğu ihtişam, ileriki dönemde sabit, heyecansız bir seviyeye inmesi bu eleştirileri ortaya atanlara haklılıklarını kanıtlayabilecek bir dayanak noktası da sağlamış oldu. Milenyum sonrasında çıkan yeni grupların yarattığı modern tınılar sayesinde türü şekillendiren grupların demode kalma çekincesiyle radikal değişikliklere gitmiş olmalarına aldırmayan My Dying Bride’ın yıllarca eleştirilere kulak asmadan, demode kalmayı göz önüne alarak bugün geldiği noktaya baktığımda bir kez daha neden favori 90’lar doom grubumun My Dying Bride olduğunu ve gruba yönlendirilen eleştirilere neden katılmadığımı bir kez daha anlamış bulunmaktayım. Zira yedi-sekiz yıllık bir geçiş, değişim ve farklılaşma sürecinin ardından, 2012’de gelen A Map Of All Our Failures ile yeniden zirveye çıktı gönlümde.
Bir doom metal albümüne açılış olarak mükemmel yakışmış olduğunu düşündüğüm cenaze çanları ile açılan, doom/death metal rifleri ve Aaron’dan She is the Dark dönemlerinden beri duymadığım öfkeli vokalleriyle Kneel Till Doomsday klasik bir MDB şarkısı. Albümün devamındaysa çok büyük bir bölümü düşük tempolarda seyreden, senfonik, Aaron’ın şiirsel vokal melodileri ile beklediğimden çok farklı şarkılarla karşılaşmak beni hem şaşırttı hem de memnun etti. Belki biraz ileri gidiyorum ama özellikle son şarkı Abandoned as Christ, My Dying Bride’dan dinlediğim en iyi şarkılardan bir tanesi. Her iki bölümündeki ayrı ayrı muhteşem ana rifler bir yana, sona doğru Aaron’ın yine yükselip “Where was God when I most needed him?” çığlıkları bile yıllardır kulağımın bir köşesinde duruyor.
My Dying Bride’ın marka hareketlerinden biri olan orta-tempolu ve bol ataklı davullarının başına, grubun en önemli albümlerinden bazılarında da baget sallamış Shaun Tyler-Steels’in geri dönmüş olması özellikle bu albüm için çok büyük bir artı. Kanımca Shaun düşük tempolarda geçişleri nasıl dolduracağını iyi bilen bir davulcu. Özellikle The Light at the End of the World albümündeki performansıyla aklımda yer eden Shaun’un benzer yapıda bir albüm için seçilmiş olması muhtemelen bilinçli bir tercih olsa da dinleyici olarak benim için hoş bir sürpriz oldu. Favori My Dying Bride gitaristim olan Hamish’in gitarlarının yanı sıra gruba bir önceki EP’de katılan bir başka Shaun (Macgowan)’un Within Presence of Absence ve A Map Of All Our Failures gibi şarkılarda iyice öne çıkan klavye ve keman performansı da gerçekten büyüleyici.
Tüm bu orkestranın şefliğini üstlenen Aaron’ın vokalleriyse kimi zaman bir şiir dinletisi hissiyatı verecek kadar sakin ve durgun, kimi zamansa müziğin kabarttığı uç duyguları patlatıp bütün irini akıtacak kadar sivri ve sert. Her şarkının ayrı bir hikayesi ve mistik bir havası olması ise çeşitlilik anlamında yine albümün artılarından. Özellikle Like a Perpetual Funeral, Hail Odysseus ve yukarıda da belirttiğim Abandoned as Christ, hala açıp açıp dinlediğim şarkılardan.
Çok büyük bir doom/death devinin, yıllardır yapılan kısmen haklı eleştirilere verdiği harika bir cevaptı A Map of All Our Failures. Kim bilir neden; hatırlayasım ve hatırlatasım geldi.