Nyss – Princesse Terre (Three Studies of Silence and Death)
Yine fazlasıyla black metal’e düştüğüm şu günlerde süregelen yoğunluğumdan mıdır nedir, kafamı fazla yormayacak albümler daha çok ilgimi çekmeye başladı. Amansız bir takipte olduğum (ve özellikle black metal sevenlerin de aynısını yapmasını şiddetle tavsiye ettiğim) İtalyan Avantgarde Music plak şirketi de bu açıdan müthiş bir kaynak gerçekten. Atmosferik, karanlık ve ekstrem birçok grubu bünyesinde barındıran ve yer altından bu tarzda grupların iyilerini çekip çıkartmak konusunda rakipsize yakın olan şirketin bana son dönemde DZÖ-NGA’dan sonra en büyük getirisi de Fransız ikili NYSS oldu.
Black metal’de deneyselliğin başını alıp gittiği günümüzde, eskinin standartlarında deneysel kaçacak kimi gruplar kulağa oldukça çiğ gelmeye başladı ve NYSS de bunlardan bir tanesi. Aslında müziğine ambient, dungeon synth, hafif de olsa rock etkileri bile sıkıştıran gruba şu anda deneysel demeye pek dilim varmıyor açıkçası. Nasıl sınıflandırdığımız da elbette çok önemli değil aslında; önemli olan NYSS’in 2016’da çıkarttığı dört tane EP’den (?) sonra ilk uzun süreli stüdyo albümünde ne kadar iyi bir iş çıkarttığı.
Albümün adından da tahmin edebileceğiniz üzere “Princesse Terre (Three Studies of Silence and Death)” (ki bundan sonra tüm ismini yazmacayağım takdir edersiniz ki) yalnızca üç şarkıdan oluşuyor. Toplamda yarım saatlik bir süreye ulaşan bu üç şarkının her biri, beste yapılarının birbirlerine benzememesi sayesinde kendi karakterini ortaya koyabiliyor, ki bu da böyle bir albüm için gayet önemli.
Ambient bir giriş ve sonrasında kısa bir konuşma pasajı ile açılan I, bu pasajın ardından gayet temiz bir sertliğe bürünüyor ve bu temposundan da pek ödün vermeden ilerliyor. Blast beat’lerin pek eksik olmadığı ve bu konuda gayet doyurucu bir yapıya sahip olan “Princesse Terre”, aynı zamanda klavyeyi de bonkörce kullanarak yoğun bir atmosfer yaratma çabası içine giriyor. Bu çabanın yersiz olduğunu da söylemek zor; senfonikliğe hiç bulaşmadan, karanlığı adım adım derinleştirmek için kullanılan synth’ler, vokallerin amansızlığıyla da birleşince yine albüm adının teşhir ettiği ölüm temasının boşuna olmadığını hissettiriyor. İsmin bir diğer parçası olan sessizliği ise NYSS’in ustaca kullandığı ambient pasajlar temsil ediyor. Zaten yarım saatlik kısa bir süreyi kapsayan albümde neyse ki fazla uzatılmamış ve konseptin bir parçası olmaktan fazla bir rol verilmemiş bu pasajlar, üzerine de II’nin sonunda giren ve vokalden ziyade ilahivari ayin kelâmlarına yakınsayan temiz vokaller yaratılan atmosferi perçinlemek için hedefin on ikiye yakın noktalardan vurulması anlamına geliyor.
Açık konuşmak gerekirse fazla bir beklentim olmadan dinlemeye başladığım “Princesse Terre” dinledikçe dinlemek istediğim, ve dolayısıyla kritiğini yazmayı da adım adım erteleyip durduğum bir albüm haline geldi. Nihayetinde hak ettiği şekilde tanıtabildim mi, buralarda fazlasıyla black metal albümü över olduğum için onların çoğundan ayırt edilecek denli iyi olduğunu yeterince ifade edebildim mi bilmiyorum; o yüzden bu son satırlarda bari açık açık yazayım dedim. Black metal seviyorsanız bence mutlaka bir şans verin.
84/100
Bu albüm daha çok dinlenilmeli.