Cult of Luna and Julie Christmas – Mariner
Akıl dışı metamorfik güçleriyle dünyanın en büyük büyücülerinden Kirke’in Odysseus’u Siren Kayalıkları hakkında uyardığı, ancak Odysseus’un bu uyarıyı dikkate almasına rağmen tayfasının kulaklarını balmumu ile tıkaması emrini verdikten sonra kendi kulaklarını tıkamadan, gemisinin ana direğine sıkıya sıkıya bağlatarak bu bölgeden geçtiği rivayet edilir. Pek çok gemicinin sonunu getiren kötü şöhretli korkunç varlıklar olan Sirenler’in davetkar şarkılarını yalnızca o duymuş, tayfaya durmaları, gemiyi Siren Kayalıkları’na doğru çevirmeleri için boğazını yırtarcasına bağırıp çağırmasına, kendini paralamasına ve yalvarmasına karşın tayfa rotayı koruyarak hem kendi hayatını hem de Odysseus’unkini kurtarmıştır…
New York’da Sludge, yeni dönem doom ve post-rock söz konusu olduğunda önünde ceket iliklenen Julie Christmas’ın sesini ve tarzını denizde geçen ürkütücü öykülerde her zaman kendine yer bulabilen bu korkutucu ve büyüleyici varlıklara benzetmişimdir. Suyun hemen üzerine çökmüş yoğun bir sis tabakasının arkasından, çok uzaklardan seslenen Julie, içinde bulunduğunuz çıkmazdan sizi çekip çıkarabilecek bir kurtarıcı, güvenli bir liman gibi görünse de sese yaklaştıkça ve sis tabakası dağıldıkça aslında bir felakete doğru sürüklenmekte olduğunuz ayyuka çıkar ama iş işten geçmiştir çoktan. “Ne tatlı kızmış, sesi de çok şeker,” diye dinlemeye başlanılan bir BATTLE OF MICE albümünün sonunda neler yaşanabildiğini şimdi burada anlattırmayın bana.
İsveçli Cult of Luna da bu büyüleyici ses karşısında kendini kaybetmiş olacak ki ta İsveç’ten kalkıp Julie Christmas ile ortak bir albüme imza atmış. Cult of Luna bilmeyenler için öyle büyük bir sludge hayranı olmamama rağmen (dünya bir yana, ISIS bir yana tabii) Cult of Luna’yı – özellikle Vertikal ve Somewhere Along the Highway’i – ayrı bir yere koyduğumu belirteyim. Bu grubun post-hardcore etkileri altında bu kadar yoğun atmosferli, bu kadar güçlü ve daha ilk dinleyişten dinleyiciye tokat gibi çarpan işler ortaya koyabilmelerini çok kıymetli buluyorum. Neyse, zaten bilenler biliyor grubun nasıl bir cevher olduğunu.
“Bilinmeze doğru yolculuk” fikri ile yoğrulmuş konsept bir albüm olan Mariner, eskinin büyük gemicileri gibi bilinmeyen sulara yelken açıyor. Bir noktada suların sonuna ulaşan Mariner’in karinasının suyla temasını kaybetse de boşlukta süzülmeye başlıyor ve fizik kanunlarını alaşağı ederek, nereye ulaşacağı hakkında bir fikri olmadan atmosferin dışına çıkarak yoluna devam ediyor.
Havada asılı durabilen acayip atmosferler yaratarak albümlerine ruhani boyutlar katma konusunda bambaşka bir seviyede bulunan Cult of Luna, Mariner’de funeral dooma varan düşük tempolu, çile çeken gitarlar eşliğinde yine muazzam bir hava yaratmış. Mariner, bir aralıktan kafayı çıkartıp temiz hava solumaya müsaade etmeyen bir kasvet perdesine sarılı ve Julie Christmas’ın grupla tamamen iç içe geçen performansı Mariner’i çok başka bir noktaya getiriyor.
Julie’nin sınırları olmayan bir vokal becerisi var. Kimi zaman yolunu kaybetmiş naif bir su perisinin tatlı tonlarında seslenirken kimi zaman ise duygudan yoksun bir varlığın donuk sesiyle kimsenin duymak istemeyeceği şeyler söylüyor. Albümün tepe noktalarında ise performansı kendisini istasyona bağlayan halatı kopmuş, uzayın derinliklerine doğru hızla savrulan bir astronotun son çığlıklarını andıran bir yok oluş temsiline dönüşüyor. İşin daha da güzel tarafı ise Mariner’daki vokalin yalnızca Julie ile sınırlı kalmaması. Cult of Luna’nın alışık olduğumuz haşin vokalleri de -özellikle Chevron bu konuda enfes bir denge tutturmuş- sık sık karşımıza çıkıyor ve hali hazırda Julie tek başına bile çok yeterliyken albüme çeşitlilik katarak Mariner tecrübesini daha da güçlü bir hale getiriyor. Cult of Luna çalsın, Julie Christmas söylesin, gibi pek de homojen olmayacak sonuçlar doğurmaya müsait bir yaklaşımdan ziyade gerçekten tek bir grup gibi hareket etmeleri çok takdir edilesi doğrusu ve Mariner’in gücünü sağlayan şey de bu aslında.
Her biri bir öncekinden daha uzun 5 şarkıyla 55 dakikaya yaklaşan süresiyle göz korkutucu gibi görünmesine karşın besteler o kadar ince ince işlenmiş ki albümün hiçbir anında odak kayması gibi bir duruma mahal verilmiyor. Özellikle “The Wreck of S.S. Needle” bu konuda aklımı kemirmeme sebep olacak kadar iyi bir örnek. Hiç acele etmeden ve fakat hiç de uzatmadan o kadar güzel yükseliyor ki, Cult of Luna’nın groove becerisi ve sarmal beste zekası ile Julie Christmas’ın ruh hastası performansı ancak birkaç dinleme sonrasında anlaşılıyor. Zaten bu kavrayış sonrası delirmemek elde değil.
Kısacası 2016 yılının sonlarında dinlemeye başladıktan sonra kimselere söyleyemediğim, hep kendime saklamak istediğim, konsepti (özellikle sözlere girmek istemiyorum ki siz keşfedin) ve iki dev ismin müthiş performanslarıyla aradan geçen süreye rağmen her dinleyişte tekrar tekrar aklımı alan bir albüm Mariner. Daha önce bu isimleri duymamış olabilirsiniz, atmosfer kelimesini duyunca vücudunuzda çıyanlar yürüyormuş hissine kapılıyor olabilirsiniz, yavaş müzikler ruhunuzu emiyor olabilir ve hatta benim gibi genel anlamda sludge sevmeyen bir dinleyici bile olabilirsiniz ancak Mariner’e mutlaka bir şans verin; bu mükemmellikten kendinizi mahrum bırakmayın.
Ulan sen ne kadar inanılmaz bir işsin böyle be. Kritiği editlemek gibi bir kılçıklık yapmayacağım ama 100 ya bu.
Fellik fellik bu albüm kadar iyi doom metal albümü arıyorum ama Julie Christmas’sız olmuyor. Var mıdır böyle delirmeli albüm?
Şuna bir bak istersen: https://metalperver.com/2017/04/05/bathsheba-servus/
Bir mariner değilmiş ama çok çok iyi albüm. Teşekkürler.
Doom değil ama David Maxim Micic’in “Bilo III” albümündeki vokalleri pek benzetiyorum ben buradakilere.
Son 2-3 gündür tekrardan deli gibi sardım bu albüme, başka bir şey kulağımın yanından geçsin istemiyorum. Şaheser yahu!
Ne zaman Cult of Luna haberi görsem açıp bir tur dinliyorum ben de. Cult of Luna yeni EP mi yapmış demek ha dur önce bir tur Mariner dinleyeyim o zaman da sonra yenisine bakarım.
Geri bildirim: Tek Atış: Star Garbage – Cut the Cord – Metalperver
Geri bildirim: Tek Atış: Unverkalt – The Boundary – Metalperver
Geri bildirim: Cult of Luna – The Raging River [EP] – Metalperver