Enslaved – Axioma Ethica Odini
Her ne kadar insanoğlunun nostalji sevdası yüzünden eskileri günümüzdeki çoğu şeyin üzerinde tutup, yenilerin değerini fazla bilmediğimizi düşünsem de, bunun arkasındaki mantığı anlamam pek zor olmuyor. Tarih boyunca değeri yaşarken bilinmemiş, yoksulluk içinde göçüp gitmiş ressamların, yazarların say say bitmeyecek kadar çok olmasına rağmen sanırım hala kimse arka sokağında oturup kendince resimler yapan yaşlıca adamın bir gün dünya çapında bir sanatçı sayılacağına pek ihtimal vermiyor. Metal müzik de bu tarz yaklaşımlardan payını alıyor elbette. Olayı bir tartışma boyutuna çekmemek için isim vermeden devam edeceğim; fakat günümüzde müzik yapan ve her ne kadar sevilseler, övülseler de zamanında yaptıklarıyla haklı olarak fazlasıyla el üzerinde tutulan isimlerin metal müziğe verdiği kadar, belki de daha fazla katkı veren isimlerin sırf hala aktif müzik yaşamlarına devam ettikleri için “daha az efsane” olarak görülmelerini bir haksızlık addediyorum.
Tepede ENSLAVED başlığı olunca yazının nereye doğru gittiği oldukça bariz, değil mi? Ivar Bjørnson ve Grutle Kjellson adındaki iki dahi manyağın daha 13-14 yaşlarında kurduğu ENSLAVED, bana sorarsanız metal dünyasındaki herhangi bir grup kadar saygı duyulmayı hak ediyor.
Madem yukarıya ”Axioma Ethica Odini” yazdık, onu odak alarak devam edelim. Özellikle bu albümü seçmemin sebebi, aslında ENSLAVED’i nihayet çoğunluğun gözünde de hak ettiği en üst seviyeye taşımış olması. ”Ruun” veya ”Vertebrae” müthiş albümlerken (ki hatta kişisel zevkime göre bundan daha iyi birer albümlerken) ”Axioma Ethica Odini” henüz piyasaya bile tam olarak çıkmadan, yayınlanan ilk single Ethica Odini ile ENSLAVED’in adını o ana değin olduğundan birkaç seviyeye yukarıya çekti.
Boş şarkısı olmayı bırakın, mükemmelin bir tık altına inen birkaç dakikası bile olmayan bir albüm için elbette ki bu çok da şaşırtıcı değil. Vertebrae’de prodüksiyonun da etkisiyle tüm albümü ele geçirmiş görünen krautrock esintilerinin albümün yegane odak noktası olmaktan çıkıp kusursuz bir dengede salınan terazinin kefelerinden birine oturmasıyla birlikte ENSLAVED’in en güçlü olduğu olduğu yön de kendini iyiden iyiye belli etmeye başlıyor: besteleri.
Metal dünyasında elbette ki nefis bestelere imza atan birçok müzisyen, birçok grup var; fakat birkaç tanesi bu işi farklı bir seviyeye çekerek besteciden ziyade bir hikaye anlatıcısı rolü üstleniyorlar. Şarkıyı tüm enstrümanlarıyla, sözleriyle öylesine bir bütün halinde ortaya çıkartıyorlar ki hem bu elementleri birbirinden bağımsız düşünmek imkansız hale geliyor, hem de bir şekilde birinden birini resimden çıkartınca bile hikayenin ana hatları ayan beyan ortada olmaya devam ediyor. Giants’ta devlerin ayak seslerini, Ethica Odini’deki o içsel çekişmeleri, Lightening’deki hayalkırıklığıyla iç içe girmiş nefret ve fedakarlığı hiç İngilizce bilmeseniz de, sözlere hiç bakmasanız da iliklerinize kadar hissedebilmenizin sebebi bu ustalık işte. Zamanında BATHORY’nin yaptığını günümüzde MOONSORROW ile ENSLAVED’in hayranlık uyandırıcı bir adanmışlıkla devam ettirmesi, bilhassa ENSLAVED’in bu ruhu kaybetmeden metal müziğin sınırlarını zorlaması belki içinde bulunduğumuz tüketim çılgınlığı yüzünden birkaç ay taparcasına dinleyip sonrasında yerine yenisini koyduğumuz bir döngü içinde kayboluyor; fakat uzun vadede bunlar unutulacak, kolay kolay aşılacak şeyler değiller.
Ethica Odini gibi metal adı altında yapılmış en güzel “şey”lerden biri olduğunu düşündüğüm bir şarkıyla açılan “Axioma Ethica Odini”, daha gümbür gümbür şarkılarını albümün başı ve ortasına dağıtırken, kapanışa doğru ise sakin bir hiddetle sarmalanıyor. Özellikle son iki şarkıdan Night Sight‘ın o yumuşak melodilerinin arasındaki huzursuzlukları, Lightening’in giren temiz vokallerinin adeta çakan şimşek gibi anlık aydınlatmalarının sonrasında gelen gök gürültüleri ve yangınlar dinleyiciyi sarmalıyor, boğuyor. For this treason, I want to see them burn! diyen nakarata çıkarken hem vokallerin, hem müziğin tırmanışı adeta tüyler ürpertici.
Evet, ENSLAVED her zaman “Axioma Ethica Odini” kadar mükemmel albümlere imza atmıyor; fakat bu demek değil ki onlar mükemmel bir grup değil. Yaptığı işi durmaksızın ileriye götürmeye çalışan, yeni şeyler deneyen, neredeyse aralıksız üreten ve tüm bunları yaparken ne karakterinden, ne temsil ettiklerinden ne de köklerinden ödün veren; şu anda da, metal tarihinde de eşsiz bir oluşum var karşımızda ve değeri eninde sonunda fazlasıyla bilinecek. Yeni albümlerini bekleyebildiğimiz, haklarında bir şeyler karalayabildiğimiz için baya şanslı bir dönemdeyiz bana sorarsanız.
97/100
Unutulmamayı hakedecek güzellikte.
Büyülü bir albüm bu başka ne diyeceğimi bilemiyorum