Decapitated – Nihility
Gökhan YAZAN
Hem teknik death metal, hem biraz groove hem de epey sert; en sevdiğim.
Blast-beat, death metal davulunda en çok kullanılan ritm türlerinden biridir. Önüne gelen ‘’blast-beat atıyorum,’’ diyemez. Her çalabilen de hakkını veremez zaten. Gerçekten blast-beat’i hakkını vererek çalmak lazım. Metalde hayatı bulmuş biri olarak sürekli keşfe çıkıyorum ben de. Bir sürü grup var; hangi birine baksam, hangi birine şans versem diye şaşkın şaşkın dolaşıyorum çeşitli mecralarda. Ucuz riflerin altındaki blast-beati duyunca lanet ediyorum davulcuya da, rifi yazana da… Decapitated böyle değil. Bol bol riff, bol bol blast beat; hiç çekinmeden yardırıyorlar.
İnsan özlüyor… Yeni hallerini ne kadar beğensem de eski hallerini özlediğim gruplar var. Katatonia, Opeth, Steven Wilson’un şimdi yaptıkları… Benim için Decapitated da o gruplardan birisi. Decapitated’ın yeni albümü Anticult’u ne kadar beğensem de, içimden ‘’bir Nihility, bir Winds of Creation değil’’ diye geçirmekten kendimi alamıyorum. Ama beğensek de beğenmesek de gruplar zaman içinde, üyelerinin değişmesiyle, tarzlarında da ufak veya büyük değişikliklere gidebiliyorlar. Şimdi burada ‘’Nerde o eski Decapitated be’’ duyarı yapmayacağım.
‘’Names’’, bence bir başyapıttır. Efsane, şaşkınlık yaratacak kadar teknik olmasa da, death metal denildiğinde aklıma gelen şarkılardan birisi. Nihility albümünün en beğendiğim yanı davul ve gitar tonları. Dinlerken özellikle bas davul kafamın içinde bir patlama yaratıyor. Kesinlikle en yüksek sesten bir tık aşağı inemiyorum bu albümü dinlerken. Beklenmeyen ataklar, sağdan soldan gelen sesler, ve dur-kalk bölümleri hayretler içinde dinliyorum.
Metalde, şarkılar git gide ağırlaşmıyor. Blast beat’in ne kadar hızlı çalındığıyla, palm mute’nin ne kadar ağır basıldığıyla, vokalin ne kadar kalın olduğuyla alakalı değil ağırlık. Ağırlık bir denge gibi, güzel şeyleri nerede ne kadar kullandığında alakalı. Nihility benim dinlediğim en ağır albümlerden biri. Özellikle tonlar bu albümü bu konuma getiriyor. Vokalinin baya kalın olduğunu söyleyebilirim, bir tık daha kalın olsa slam de söyleyebilir gibi. Tam dengede.
Şimdiki Decapitated’ı dinlerseniz, davulların bu kadar belirgin olmadığını göreceksiniz. Hayat acımasız. Bir çok genç sanatçı daha yapacak çok fazla şeyi varken ölüp gidiyor. Decapitated davulcusu Vitek de bir otobüs kazasında hayatını kaybeden önemli müzisyenlerden. Hem de daha 23 yaşındayken… Vitek, Nihility’nin müthiş davullarını çalarken sadece 18 yaşındaydı.
Spheres of Madness da gerçek bir death metal klasiği. Kafayı duvarlara vurarak kafa sallama isteği uyandırıyor. Albümün de en basit şarkısı olmasına rağmen üstelik. Decapitated, ne kadar teknik death yazsa da, groove metal ögelerini de barıdıran bir grup. Şimdilerde groove zaten daha baskın ama o zamanlarda da groove kısımları vardı. 39 dakika boyunca; death metalin uyandırdığı şiddet arzusu, üstün tekniğinin tatmin ediciliği, groove metalin verdiği bir şeyler kırmak, sağa sola atlamak isteğiyle baş başa kalıyorsunuz. Resmen bir seans, heavy metal terapisi gibi bir şey. Albümde olumsuz olarak bas hissedilmiyor diyebilirim. Fakat bu kadar sert ve sıkı bir ses sergileyen albümde basın yokluğu da hissedilmiyor.
Bir de Napalm Death – Suffer the Children cover’ı var. Aynı şarkıyı bir de Decapitated yorumuyla dinlemek çok hoşuma gidiyor. Ne kadar anlatamasam da, muazzam bir death metal şöleni bu albüm. Rahatlıkla en sevdiğim 10 albüm içine koyarım. Groove ve death severseniz, ikisinin birleştiği bir yerdesiniz. Mutlu kafa sallamalar.
90/100