Röportaj: Hellripper!
Merhaba.
Uzun bir aradan sonra yeni bir röportaj ile karşınızdayım nihayet. Son dönemde hızla yükselmekte olan black/speed/thrash metal temsilcisi Hellripper‘ın arkasındaki James McBain’e ulaştım. Şu sıralar Abbath ve Toxic Holocaust ile turda olmasına rağmen zaman ayırıp sorularımı yanıtladı. Henüz Hellripper müziğiyle tanışmadıysanız ve blackened soslu speed/thrash metal seviyorsanız daha da geç olmadan Hellripper ile tanışın diyelim ve röportaja geçelim:
Korhan: Merhaba James, sıkışık takvimde bana zaman ayırdığın için teşekkürler. Öncelikle Warlocks Grim & Withered Hags için tebrik etmek istiyorum. Çok iyi bir albüm ve kendiminki de dahil olmak üzere birçok sene sonu listesinde yer verildiğini gördüm. Yeni albüm sonrası işler nasıl gidiyor senin için?
James: Herkese selam! Benimle konuşmak istediğin ve Hellripper’a ilgi duyduğun için teşekkürler. Her şey harika açıkçası. Şu an bir minibüsün arkasında, bir sonraki konsere doğru yoldayım ve bu uzun yolu daha çekilebilir hale getirdiğin için sağ ol haha. Son albüme gelen yorumlardan gerçekten memnunum ve insanların senenin albümü seçmesi veya listelerinde yer vermesi harika bir şey. Minnettarım.
Korhan: Yaptığın müzik ekstrem metal sahnesinin çok küçük, niş bir bölümünü kapsasa da çok sıkı hayranların olduğu bir alandasın. Bu türü sevenlerin müzik bilgileri azımsanmayacak derecede ve üstelik türün efsanevi isimlerinin bir bölümü hala turluyor veya albüm çıkarmaya devam ediyor. Böyle bir ortamda Hellripper’ın her defasında üzerine koyarak ilerlemesine ne diyorsun? Görece yeni ve solo takılan bir müzisyen olarak Hellripper’ın piyasadaki bu yadsınamaz etkisi hakkında ne söylemek istersin?
James: Aslında nerede durduğumu söylemek benim için zor, çünkü olayların tam merkezindeyim sonuçta ve dışarıdan bakmak çok kolay değil. Bir şekilde bu camianın içerisinde olduğum için çok mutlu olduğumu söyleyebilirim. Birbirinden canavar gruplarla aynı kutunun içinde olmak muhteşem.
Korhan: Solo demişken, beste yazımı aşamasıyla ilgili de bir sorum var. Diğer elemanlarla tartışıp orta yol bulmaya çalışmadan, canın ne istiyorsa onu çalmanın çok özgürleştirici bir tarafı olduğu kesin ama solo takılmanın dezavantajları da var mı sence?
James: Canım ne zaman, ne şekilde isterse öyle beste yapıyorum ve müziğimin tek hükümdarı olmak tabii ki çok iyi hissettiriyor. Temel handikap olarak yazım sürecindeki o kolektif ruhun, ortaklaşa bir şeyler yapma tutkusunun eksikliğinden söz edebilirim sanırım. Ayrıca tek başına olduğunuzda her şey olması gerekenden çok daha uzun sürebiliyor. Müzik dışındaki diğer şeylerle ve özellikle de iş/ticaret tarafıyla da sadece ben ilgileniyorum ve bu neredeyse tüm zamanımı alan bir iş. Kısacası Hellripper’a dair her şey benim kontrolümde ve bazen yorucu olabiliyor. Yine de şu anki çalışma yöntemlerimle mutluyum ve toplamda bunu kötü bir şey olarak görmüyorum.
Korhan: Ben de Metalperver için benzer bir durumdayım, o yüzden çok iyi anlıyorum seni. Peki yazdığın şeyleri değerlendirme noktasında nasılsın? Demek istediğim bazen hepimize 3. bir göz gerek ve devamlı üzerinde çalışırken kendi işlini değerlendirmek kolay olmayabiliyor. Demo kayıtlarını arkadaşlarına veya başka müzisyenlere gönderip önden onların fikirlerini alıyor musun? Bu konuda güvendiğin birileri var mı, yoksa hakikaten tümüyle tek başına mısın?
James: Evet evet, çoğu zaman fikirlerine güvendiğim birkaç arkadaşa hey, şöyle bir fikir var aklımda diye bir şeyler yolluyorum. Ortaya çıkan işe aman aman bir etkisi bulunmasa da insanların geri dönüşlerini önemsiyorum. Eğer geri bildirimleri bana mantıklı gelirse ufak tefek değişiklikler veya düzeltmeler yapıyorum ama baktım hiç onların söyledikleriyle uyuşmuyorum, olduğu gibi bırakıyorum haha. Yine de önden birilerine dinletmeye devam edeceğim mutlaka, bu önemli bir şey.
Korhan: Yaptığın müziği düşünürsek ben primitif bir bakış açısı, çiğ kayıt ve 80’ler havasını çok yeterli buluyorum ama bu türün sınırlarının çok geniş olmadığını itiraf etmek lazım. Senin bu işi uzun yıllar götürmek istediğini biliyorum ve 20-30 sene aynı şeyi çalmak pek de kolay olmayacaktır diye düşünüyorum. Sence ileride farklı türlerden ilham alan daha yenilikçi, modern veya merkezinden kopmuş bir Hellripper dinleme ihtimalimiz var mı?
James: Ben merkezden çok kayacağımı veya bir noktada bunun gerekli olabileceğine pek inanmıyorum. Bu biraz da kişiyle/grupla ve onların neyin otantik olduğuna dair fikirleriyle alakalı sonuçta. Eğer bir şarkı iyi yazılmışsa ille de inovatif veya sınırları zorlayan bir yapıda olmak zorunda değildir. Ben şahsen pop müzikten death metale kadar tüm müzik türlerine ilgi duyuyorum ve bir gün başka bir türden ilham alıp bir şeyler yazmak istersem bu benim için doğal bir süreç şeklinde gelişecek. Bence sırf yenilikçi olması için beste yapmaya çalışıldığında o iş patlıyor ve günün sonunda kulağa zorlama geliyor. İçten olduğun sürece ne çalarsan çal, insanlar anlar.
Korhan: Son albümün isim şarkısı, bugüne kadar Hellripper’dan duyduğumuz şeylere kıyasla epey yavaş, melodik ve hatta bir de gayda solosuna sahip epik bir şarkı. Şahsen en sevdiğim bestelerinden biri ve bence diskografinin açık ara en benzersiz işi. İleride bu tip deneysellikler duymaya devam edecek miyiz, yoksa bir defalık bir deneme veya challenge gibi miydi senin için?
James: Bunu duyduğuma gerçekten sevindim, çünkü hem yazarken çok eğlenmiştim hem de ortaya çıkan şeyden çok memnumum. Sana katılıyorum, bence de Warlocks Grim & Withered Hags Hellripper diskografisinin en sıradışı bestesi. Kesinlikle favorilerimden biri ama ileride bu minvalde başka bir şarkı daha yazar mıyım, şu an için bunu söylemek zor. Demin de söylediğim gibi içimden nasıl geliyorsa öyle yazıyorum ve pek plan yapmıyorum. Geleceğin ne getireceğini hep birlikte göreceğiz.
Korhan: Oldschool bir bakış açısı ve bence çok doğru. Senin DARKTHRONE, METALLICA, MOTÖRHEAD gibi eski tüfeklere bayıldığını biliyorum ve tıpkı Quorthon’un Viking temasını yedirişi gibi sen de gaydayla birlikte İskoçya’yı dahil ettin müziğine ve İskoçya’nın tarihinden, mitolojisinden hikayeler anlatmayı seviyorsun. Hellripper’ın beste anlayışını öğrendik, biraz da ilhamları hakkında konuşalım mı?
James: O kadar vaktimiz var mı?! Haha, o kadar çoklar ki. Açık söyleyeyim, DARKTHRONE, METALLICA BATHORY veya VENOM ve TOXIC HOLOCAUST gibi grupların Hellripper üzerinde “doğrudan” etkileri var. Zaten eminim bunu duyuyorsundur. Onların haricinde o kadar göz önünde olmayan ALICE IN CHAINS, AC/DC, TYPE O NEGATIVE, MANIC STREET PREACHERS gibi gruplardan da besleniyorum. Farklı müzik türlerinden farklı şeyler öğrenilebileceğini erken fark ettim. Prodüksiyon fikirleri, şarkı yapıları, gitar teknikleri… Her şey çok daha farklı olabiliyor ve bunları kendi müziğine adapte etmeye çalışmak çok keyifli. Çok fazla şey dinliyorum ve bir şekilde bana etki ediyorlar.
Korhan: Peki ya yeni gruplar? Aktif bir şekilde piyasayı takip ettiğini biliyorum, o yüzden bize 2023’ten favori üç albümünü sıralar mısın?
James: Tabii. Sırasız olarak:
Cloak – Black Flame Eternal
Gama Bomb – Bats
Final Gasp – Mourning Moon
Korhan: Seni çok da yormayayım ve her röportaj yaptığım müzisyene/gruba sorduğum bir soruyla kapatalım istersen. Daha önce hiç Hellripper dinlememiş birisine üç şarkı önerecek olsaydın bunlar hangileri olurdu?
James: Vay, bu gerçekten iyi bir soruymuş.
The Nuckelavee / All Hail the Goat / Warlocks Grim & Withered Hags‘i seçeeceğim.
Korhan: Hepsi bu kadardı James. Seni Metalperver’de ağırlamak benim için bir zevkti. Eklemek istediğin bir şey veya Türkiye’deki hayranlara bir mesajın var mı?
James: Çok teşekkürler Korhan, desteğine minnettarım. Hellripper’ı tüm sosyal medya mecralarında bulabilirsiniz ve Warlocks Grim & Withered Hags‘e bir kulak kabartırsanız sevinirim… All hail the Goat!