Kostnatění – Oheň ho​ř​í tam, kde padl

Merhaba.

26 Mayıs’ta yeni albümünü çıkarmaya hazırlanan Kostnatění’nin haberi önüme düşünce geçen yıl çıkan bu akıl almaz işin hakkını veremediğimi düşünerek hem biraz Oheň ho​ř​í tam, kde padl övmek hem de bu vesileyle Kostnatění’yi Metalperver okuyucusuna tanıtmak istedim. Bugün, hakikaten de başka bir örneğini duyamayacağınız, kelimenin tam anlamıyla biricik bir EP konuşacağız.

D. Lyons, ilk eserini 2018’de yayımladığı fakat kuruluş tarihini paylaşmadığı Kostnatění projesinde çatır çutur bir black metal icra ediyor. Her ne kadar hem isim olarak hem de eserlerinde Çekçe kelimeler kullansa da kendisi aslen Amerikalı. 2019’da kendi imkanlarıyla hazırladığı ilk albümüyle yeraltında kendini gösterdikten sonra bugün konuşacağımız EP’yi SERPENT COLUMN‘ların, WORMLUST‘ların, SKÁPHE‘lerin bulunduğu Mystískaos üzerinden paylaştı ve önümüzdeki Cuma günü çıkması beklenen Úpal öncesinde HATH, AN ABSTRACT ILLUSION, DEFEATED SANITY gibi progresif ve teknik isimleri çatısında barındıran Willowtip Records‘a transfer olarak beklenen sıçramayı gerçekleştirdi. Bu isimleri sıraladım, çünkü Kostnatění’nin vizyonu, hedefleri hakkında çok net fikirler edinmek mümkün bu sayede.

“Değişikli black metalmiş, bana gelmez,” deyip sayfayı kapatmadan önce bir paragraf daha direnin, çünkü eminim en az bir tur da olsa bu EP’yi dinlemeye ikna edebilirim sizi. Daha doğrusu Kostnatění edebilir. Nasıl mı? Gelin EP’deki ilk parçanın sözlerine bir bakalım:

Çay benim çeşme benim
Aman derdimi deşme benim
Hakikatli yar isen
Aman önümden geçme benim
Al yazmam dalda kaldı
Amanın gözlerim yolda kaldı
Yıkılası meyhane
Aman sarhoşum nerde kaldı

Çeviri değil, direkt sözler bu. Kostnatění, Çay Benim Çeşme Benim, Plevne Marşı ve Şu Dalma’dan Geçtin Mi? gibi klasik Türk bestelerini alıp bunları hayvan gibi şiy yapmış. Nasıl ifade edebileceğimi hala bulabilmiş değilim gördüğünüz üzere; aradan bir buçuk yıla yakın zaman geçmesine rağmen her dinleyişte şaşırıp biraz da sinirleniyorum. İki türkü bir marştan bu kadar iyi bir işin nasıl çıkarabildiğini kestiremiyorum hala. Bu arada EP adı Çekçe ama Türkçe çevirisi düpedüz Ateş Düştüğü Yeri Yakar anlamına geliyor. Troll müsün, şakacı mısın nesin kardeşim.

Bir dönem Türk rock müzisyenlerinin yaptığı şeyi black metale uyarlayan Kostnatění, bu alanda hem bir ilk hem de bestelerin özünü koruduğu için rahatça benimseyip bağrımıza basabileceğimiz türden bir iş çıkarıyor. Parçaların sonuna eklediği kısa bağlama partisyonlarından tutun da pırıl pırıl Türkçe telaffuzuna, kapak tercihi olarak İstanbul’daki Şehzade Camii’nin tavanından bir görüntü kullanmasına kadar her detaya dikkat edişine şapka çıkarmak lazım. Tabii seçtiği parçaların hikayelerini araştırdığına eminim; 1293 yılında (rumi takvime göre tabii, yoksa 1877-1878 arası savaş) yaşanan Osmanlı – Rus Savaşı’ndan ilhamla yazılan Plevne Marşı, Aydın yöresinde işgalcileri püskürten ve Kurtuluş Savaşı’mıza büyük katkı veren Yörük Ali Efe için yazılmış Şu Dalma’dan Geçtin mi? gibi eserler, black metalin agresif doğasıyla birleştiğinde patlayıcı anlar barındıran parçalara dönüşmüş. D.Lyons sadece iyi bir metalci değil, iyi de bir müzisyen belli ki ve Türk müziğine uygun düzenlemelerle, çok doğal bir şekilde istediği şekilleri vermiş bu bestelere.

CHAOS MOON davulcusu Jack Blackburn’e de bir parantez açmadan olmaz. Standart bir blast-beat davulculuğunun çok ötesinde, sıklıkla akla en son gelmesi gerekeni ilk yapmak üzerine dayalı sapıkça bir anlayışla çalıyor davulunu Blackburn. D.Lyons’un zaman zaman radikal ahenk düşmanı gitarlarını iyice abuk bir çerçeveye sokup Kostnatění müziğini dissonant çizgiye çekiveriyor. Artık takvimler mi uymadı, başka bir sorun mu oldu yoksa bilemiyorum ama yeni albümde Blackburn yerine RIPPED TO SHREDS insanı Andrew Lee çalacakmış davulu. Biraz endişeliyim doğrusu, çünkü Blackburn’un bu hoyrat, saldırgan davullarının verdiği tadı ararım mutlaka.

Puan vermeyeceğim, çünkü gönlümden 100/100 vermek geçiyor ve o kadar da çıldırmak istemiyorum. Tabii insan üzülüyor bizden niye çıkmıyor, biz niye yapmıyoruz diye ama bir noktada da bir şeyler beklediğimiz insanların aslında biz olduğumuzu görmek lazım galiba. Bir şeyler değişsin istiyorsak önce kendimiz harekete geçmeli, irade göstermeliyiz. Çek taklidi yapan bir Amerikalıdan Türk türkü ve marşlarına black metal yorumları da dinlediğimize göre bu dünyada olmaz diye bir şey olmadığını görmemiz lazım; o yüzden gidin oy verin ve hangi türkümüzden iyi black metal çıkar, derhal araştırmaya başlayın. Bu kadar kel alaka bir kapanış da yok yalnız, haha.

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇