Krisiun – Mortem Solis
Merhaba.
1990’dan beri hizmet veren Krisiun, Brezilya’nın güneyindeki Porto Alegre’de doğup büyümüş üç kardeş tarafından yönetilen bir aile işletmesi olup 30 yılı aşkın süredir dünyaya death metal servisi yapan bir grup. Üç kardeş bunca yıl nasıl kavga etmeyip bir arada kaldılar, hala nasıl aynı kalitede death metal üretmeye devam ediyorlar anlamak pek kolay olmasa da eskilerin dediği gibi ölüm metalini ye, mezarlığını sorma!
12 albümdür tarifini değiştirmeden klasik bir death metal üretmeyi sürdüren Krisiun, yıllar geçse de ne dükkanını ne de lezzetini bozmayan dönercileri anımsatıyor bana. Öyle biçimcilik ile uğraşıp Instagram hesabı açmakla, menüyü değiştirmekle, dükkanın bir köşesine gramafon koymakla vs. yeni nesile kendini sevdirme derdi gütmeden beyaz ekmeği, köz biberi ve domatesiyle löp döneri basar verir ya hani eski ekol dükkanlar, Krisiun da death metal konusunda tam olarak bunu yapıyor bence. Bir yerde döner yenilirken hemen o uyuz tipler gibi araya girin ve “Yalnız şekerim esas bu döneri Kolesne Camargo kardeşlerden yiyeceksin!” diyerek herkes boş boş suratınıza bakarken gevrek gevrek gülün. Yapın bunu.
Sırf gülelim eğlenelim diye yapmıyorum tabii bu şakaları. Mortem Solis ile bir kez daha anlıyoruz ki Krisiun usulü death metal tanıdık, konforlu ve en önemlisi de ilk gün nasılsa bugün de tada sahip. 30 yıllık dükkan elbette kimi noktalarda bakım istiyor. Lezzet artık hiç şaşırtmıyor ve servis de kusursuz olmaktan uzak; fakat bu devirde kaliteyi bozmadan yoluna devam işletmelere sahip çıkmazsak ileride çok ararız o tuz ve yağ oranı dengeli, %70 dana, %25 kuzu ve %5 kuyruk yağı olan death metali. İnsanın alışmaya, sıkılmaya müsait yapısı “amaan, hep aynı Krisiun işte,” kategorisine itiyor onları belki ama ben bunun biraz haksız bir değerlendirme olabileceğini düşünüyorum.
Şaka kaldırmaz bir anlayışla her saniyesi ciddiyetle icra edilen death metal, farklı bir keskinliğe ve cazibeye sahip. Krisiun besteleri de bu şekilde her an silahların konuşabileceği gergin bir ortam yaratıyor. Kardeş olmalarını geçtim; 32 yıldır birlikte çaldıkları için artık müzikal anlamda birbirlerinin ciğerini bilen Camargo biraderlerin katışıksız death metal bestelerindeki akıcılık seviyesi, ritim duygusu üst düzeyde. Artık alıştığımız o groove kafasına girip 80’lerden fırlamış bir rifi daha teknik süslemeler ve kimi zaman senkoplu davul ritimleriyle birleştirince düzenli, kakofonik tınlamayan death metalin de ne kadar etkili olabileceğini gösteriyorlar.
2000 çıkışlı Conquerors of Armageddon‘daki gibi, HATE ETERNAL ile kıyaslanmalarını sağlayan bir teknik veya hız şovu barındırmıyor belki ama zaten Krisiun’un da bu saaten sonra kimseye bir şey kanıtlamasına gerek yok artık. Yine canavar blast-beat ritimleri ve hızlı taramalarla dolu ama bestelerde orta tempolu, şeytani kısımlara da rastlıyoruz. Hatta keşke daha çok rastlasaydık, çünkü sonlara doğru dinamizm açısından kan kaybetmeye başlıyor albüm. Worm God‘ın girişindeki atmosferi sürdürecek orta tempolu tam bir parça veya Dawn Sun Carnage ara faslının hakkını verecek şöyle epik bir parça, Mortem Solis‘i son bölümde daha canlı kılabilirmiş ama dümdüz ilerlemeyi tercih etmiş Krisiun.
Krisiun kadar köklü ve çok sayıda albüme sahip bir grup olunca o uzun geçmişin oluşturduğu referans noktasının neresinde durduğuna göre değerlendiriliyor yeni işler; bu açıdan bakınca da Mortem Solis, Swords into Flesh (bence albümün yıldızı), Tomb of the Nameless, War Blood Hammer gibi şarkılarda eskiyi aratmıyor ve kalanı da öyle tamamı doldurma, yalapşak parçalar değil keisnlikle. Death metal açlığınızı bizi bilen biliyor tarzı bir esnaf lokantasının aile sıcaklığı yansıtan ortamında, şatafatsız ama lezzetli bir porsiyonla gidermek isterseniz adres Ijuí, Rio Grande do Sul. Krisiun diye kime sorsanız gösterir.
Alman otomobili benzetmesi yapacaktım ama dönerci daha güzelmiş. 🙂 Yine yenilik peşinde koşmayıp güvenli sularda yüzüyor ve kötü sürprizler yapmıyor. Kendi güçlü soundunda standart bir albüm daha. Ve o standardı seviyoruz. 🤘🏻