Kritik

Crawl Across the Sky – The Void Alone

Merhaba.

The Void Alone, Amerikalı post-metal müzisyeni Nathan Kwon’un Crawl Across the Sky projesi çatısı altında kaydettiği konsept bir albüm. 27 parçadan, ya da daha doğru bir ifadeyle 27 kısımdan oluşan, neredeyse manifesto seviyesinde iddialı, görkemli, güçlü ve büyük bir albüm hem de.

Fikir, bir kilise etkinliğinde yaşadığı obsesif-kompulsif anksiyete atağı sonrasında şekillenmeye başlamış Nathan’ın kafasında. Aslında black metal, doom metal gibi daha karanlık ve ekstrem taraflarda müzikler üreten biri olmamasına rağmen kafasında şekillenen fikirler, müziği de bu yöne sürüklemiş. Korku, çaresizlik, dehşet ve ölüm arzusu; zihinsel bir hastalığa sahip olmanın nasıl bir his olduğunu ifade etmek gibi bir motivasyonla, Nathan’a yeterince dua etmediğini veya yeterince inanmadığını söyleyen insanlara karşı biriken bıkklınlığı ve kızgınlığıyla yoğrulmuş, içindekileri özgürce döküp boşalttığı The Void Alone‘un dayanak noktaları olan hisler ve düşünceler, müziği de ekstrem yerlere götürmüş. İnanç sorgusu ve mental hastalık temaları bir yana, sosyal konularla ilgili de fazlasıyla mesaj içeriyor The Voide Alone. LGBT+ fobisinden tutun da bireysel sorumluluk ve toplum ilişkisine kadar birçok konuda söyleyecek sözleri var Nathan’ın.

Müzikal açıdan ise GODSPEED YOU! BLACK EMPEROR veya THIS WILL DESTROY gibi post-rock/metal topluluklarının atmosfer odaklı fikirleri, Crawl Across the Sky’ın da temellerini oluştururken çok daha ekstrem, hızlı ve agresif yerlere gitmekten de çekinmemiş Nathan. Sıkça konuşma arkası atmosferik düzenlemelerle geçilse de arada bol bol blast-beat ve brutal/scream arası canhıraş bir vokal duymak mümkün yani.

İki senenin sonunda Nathan yaşadıklarıyla yüzleşmeyi başarmış ve albümden, sözlerden anladığım kadarıyla çok daha mutlu ve pozitif bir noktada gibi. Tabii ne olursa olsun dinlemesi, anlaması ve incelemesi çok kolay bir albüm değil aslında. The Void Alone, acılar içinde bir adamın, intiharı düşünmüş birinin kendini ifade ediş biçimi günün sonunda ve fazlasıyla içsel bir iş. Yine de pek çok konuşma bölümünün arasında hem çok daha genel konulara ilişkin akla uygun çıkarımlarla ilgili hem de Nathan’ın müziğe daha çok odaklandığı anlar üzerinden bir şeyler söylemek mümkün.

The Void Alone, Rhea adında bir karakterin öyküsünü anlatan dokuz ayrı bölümden oluşuyor. Toplumsal sorumluluk yükü üzerinden alınmış haldeki, insanlık tarihinin canlı son üyesi Rhea, The Lonely Vessel‘da bulunduğu durumu özetleyip kısa bir çılgınlık anı (The Lonely Vessel II: A Challenger’s Elegy) yaşıyor. Arche itibariyle Nathan’ın brutal vokalini ve klavye destekli death-doom taraflarıyla ve GRAVEWORM gibi isimleri hatırlatan (özellikle scream vokali sayesinde) senfonik düzenlemeli, hızlı davullu black metal yönüyle tanışıyoruz. Nathan’ın müziği metal, rock ve ambient gibi zengin paletlerden pek çok rengi bir arada taşıdığından geçişler keskin olabiliyor bazen. Örneğin paldır-küldür giderken Waiting for Daybreak II: Dawn gibi tamamen ambient ve on dakikayı aşan bir parça, ,alışkın olmayan bünyeleri yorabilir. Fakat gözünü kapatıp hikayeye odaklanmak, atmosferi tecrübe etmek isteyenlere, sakin bir gündoğumu izlemenin ruhuna iyi geleceğini düşünenlere ilaç gibi gelecektir.

Son İnsanın Ahti’ndeki muhteşem saksafondan Day 3468: Forget Me Not‘ın melankolik piyanosuna, Rhea karakterinin dönüşümünden bu devasa eserin kapanışındaki I Am‘in enfes sözlerine kadar The Void Alone, bir şekilde zihnimde yer etmeyi başardı. Rhea‘nın konuşmalarıyla geçen kısımlar, tıpkı epik bir filmde olduğu gibi sadece ilk dinleyişte (hadi işlenen sosyal adalet vb. konulara çok uzak ve fikirsiz olduğunuzu varsayalım; birkaç defa dinlenir o zaman belki) etkili yalnızca ve işin ambien kısmını, ruhani boyutunu da düşününce The Void Alone defalarca dinlenebilecek, üst üste tüketilebilecek bir albüm olmaktan çıkıyor elbette. 85 dakikayı geçen süresiyle bir film boyutunda ve biraz da o kafayla dinlenilmesi gereken bir eser. İncelemek, eleştirmek için değil; tanıtmak için yazdığım bir yazı oldu bu daha çok. Denk geldiğim bu ilginç ve dokunaklı hikayeyi paylaşmak istedim.

Nathan’ın tüm diskografisine 5 dolar gibi bir ücret karşılığında Bandcamp‘ten ulaşmak mümkün. Boş bir vaktinizde, arkada sessiz oyun oynarken falan YouTube’dan bir çevirin; bir buçuk saatin sonunda olduğunuz yerden memnunsanız Bandcamp’e gidip Nathan’a destek olun. Böyle şeyler söylemekten hoşlanmam ama samimi, kişisel üretimleri desteklemek gerek.


Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 0 / 5. 0

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

2 thoughts on “Crawl Across the Sky – The Void Alone

  • Ilginc bir sekilde yogun bir Cradle of Filth etkisi hissettim. Bazi kisimlar da Deafheaven’i andiriyor.

    Yanıtla
    • Elemanın kafa yerinde değilmiş bellli ki ya, o yüzden çok da kurcalamadım detay detay ama bariz zaten Deafheaven taraflarından gelen o yeni akımdan esinlendiği. Sevindim bu tip işlerin bile ilgi görmesine ama. 🙂

      Yanıtla

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.